Reklam
Kategoriler: İç Açı

Merdan Yanardağ: Sorularımızı sorabilmemiz için uygun ortam yaratılmadı

Reklam

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Habertürk yayınına çıkan TELE 1 TV Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ, yayın hakkında değerlendirmede bulundu.

Programın aynı şekilde devam etmesi halinde ikinci yayına katılmayacağını belirten Yanardağ, “Programın ilk arasından sonra duruma müdahale ettim. Arkadaşlar da beni desteklediler. Eğer bu şekilde giderse programın ikinci bölümüne gerek olmadığını, benim katılamayacağımı belirttim” dedi.

Yanardağ, “Ben iyi hazırlandığı kanaatinde değilim. Çok kötü ve dağınık hazırlanmıştı. Yani siz bir soru soruyorsunuz, o kendi sigorta şirketinden söz ediyor. Siz bir başka bir şey söylüyorsunuz, Kolombiya’dan gelen uyuşturucu ticaretinin nereye ve nasıl gittiğini hala herhangi bir soruşturma yapılıp yapılmadığını yapılmışsa bunları sonuçların ne olacağını söylüyorsunuz, o Gürcistanlı veya Ukraynalı mafya liderleri nasıl yakaladığını anlatıyor. Bence bir kendini savunma psikolojisi içindeydi ve hiçbir zaman durumu hakim olamadı” diye konuştu.

“Programa gideceğim zaman bir benzer bir sorunun çıkabileceğini düşündüm”

Merdan Yanardağ şunları söyledi:

“Şimdi Habertürk’teki program ve ardından gelen sosyal medya tartışmalarına biraz değinmek istiyorum. Şimdi değerli seyirciler sürede çok sayıda eleştiri var. Ben hepsini saygıyla ve sevgiyle karşılıyorum. Alıyorum ve kabul ediyorum. Bu başka bir şey. Ama büyük bir bölümü büyük bir yanlışlık üzerinden geliştirilen eleştiriler… Çok sayıda destek var, doğru yaptığımızı söylüyorlar ki bana gelenlerin büyük bir çoğunluğu destek niteliğinde ve doğru bir tutum takındığıma ilişkindir. Ben bu programa gideceğim zaman bir benzer bir sorunun çıkabileceğini düşündüm, göze aldık. Attığım tweette de belirttim ve fakat Habertürk’teki programın yani oradaki arkadaşları hiçbir biçimde üzmek istemem ama hem formatı hem de moderasyonu kırmak istemem ama kötüydü.”

UYGUN ORTAM YARATILMADI

“Birinci bölümde, “Size ilk sözü verelim, neler oluyor?” gibi genel soru üzerine tamamen Süleyman Soylu’ya ayırdılar. Şimdi her şeyden önce şunun altını çizmek lazım. Biz oraya soru sormaya gittik. Tartışmacı veya yorumcu değildik. Programın ilk arasından sonra duruma müdahale ettim. Arkadaşlar da beni desteklediler. Eğer bu şekilde giderse programın ikinci bölümüne gerek olmadığını, benim katılamayacağımı belirttim. Çünkü bir soru soruyorsunuz ve ancak sonuna doğru bir soru sorulabiliyor. O da fiili bir müdahaleyle, programı yöneten arkadaşımız Kübra Par, iyi bir arkadaşımız iyi bir televizyon yayıncısı ve fakat büyük bir stres altında programa girdi. Bütün Türkiye bu programı izliyordu. Birinci bölümü olduğu gibi Süleyman Soylu’ya ayırdı. Şunun altının çizilmesi lazım, bizim sorularımızı sorabilmemiz için uygun ortam yaratmadı. Yani ancak fiili durum yaratarak araya girerek bu soruları sormak mümkün olabiliyordu.”

SİZ SORULARA CEVAP VERMEYEN BAKAN OLARAK KALIRSINIZ

“Ben kendi adıma en başta şunu söyleyeyim, sormak istediğim bütün soruların neredeyse tamamını sordum. Tele1 Ana Haber’de de bu sorular yayınlandı. Bazı televizyon kanalları ve internet sitelerinde gazeteciler toplam 2 buçuk dakika konuşmuş gibi gerçeklikle hiçbir ilgisi olmayan sadece, ‘Ya bu tam istediğimiz gibi olmadı’ tepkisine oynayan haberler yapmışlar. Bunlar doğru değil. Biz gösterdik sadece benim sorularım 15 dakikayı aşıyor ve değerlendirmeyi de içeren sorular.”

ARKA PLANININ BİLİNMESİ LAZIM

“Arada biz müdahale ettik. Hatta o müdahale sırasında ikinci bölümde Fatih Altaylı da geldi. Fatih Altaylı da benzer bir görüşü paylaştı. Ben programın iyi gitmediğini ve böyle olamayacağını belirttim. Dolayısıyla arada yaşananların, arka planda yaşananların bilinmesi lazım. Büyük bir stüdyo, çok kalabalık bir teknik grup var. Yine stüdyo içinde onlarca danışman var. Bakanın danışmanları bir dosya hazırlıyorlar. Dosyalar hazır gazete kupürleri gelmiş falan ama orada bir dağınıklık vardı. Kendini savunmaya çalışan neredeyse hali bir sanık psikolojisiyle hareket eden bir bakan vardı. Sonuçta şunu söyleyebilirim. Biz sorularımızı sorduk İsmail Saymaz sorunlarını sordu. Ben sorularımı sordum. Diğer arkadaşlar sordu. Sayın Bakan bunları yanıtlamadı. Sonuçta ortaya şöyle bir tablo çıktı. Yani inandırıcılığını büyük ölçüde aşındıran soruların büyük bir bölümünü yanıtlamadan oradan kalkan bir Bakan vardı. Ben belli bir aşamada kendisine söyledim. ‘Biz yarın televizyonlarımızda, gazetelerimizde de kendimizi anlatırız ama siz buradan bu sorulara cevap vermemiş, bu soruları bu sorulara açıklık getirmemiş cevap vermemiş bir bakan olarak kalkarsınız’ dedim. Benim yapabileceğimin en genel değerlendirme budur”

Reklam

Önceki Haberler

Ölümünden 38 sene sonra Behice Boran

Boran’ın önce Yön Dergisiyle sonra, Milli Demokratik Devrim (MDD) tezleriyle ve yine TİP içindeki Doğu…

11 Ekim 2025 13:11

María Corina Machado: Emperyalizmin Venezuela’daki Nobelli kapak kızı

Onun “demokrasi şampiyonu” imajı, kulağa hoş bir melodi gibi gelse de gerçek başka. Demokrasi, sadece…

11 Ekim 2025 12:49

Nobel Barış Ödülü’nü alan Machado, ödülünü Trump’a ithaf etti

2025 Nobel Barış Ödülü’nü kazanan Venezuelalı Maria Corina Machado, "davamıza destek verdi" diyerek ödülünü ABD…

10 Ekim 2025 18:26

İddia: Belediye konserleri izne tabi olacak

AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Meclis açılışındaki yerel yönetimlerle açıklama sonrası belediyelerin konser ve tanıtım gibi hizmetlerinin…

10 Ekim 2025 17:59

Trump’ın Nobel Barış ödülünü alamaması Beyaz Saray’ı sinirlendirdi

Beyaz Saray, Nobel Barış Ödülü’nün Trump yerine Venezuela muhalefet liderine verilmesine tepki gösterdi. Trump’ın “7…

10 Ekim 2025 17:03

CHP’nin kazandığı Bayrampaşa seçimi iptal edildi

İstanbul 8. İdare Mahkemesi, Bayrampaşa Başkanvekili seçimlerine dair AKP'nin başvurusu hakkında olumlu karar verdi. CHP'nin…

10 Ekim 2025 16:59
Reklam