Pandemi döneminde emekçi kadınlara düşen daha fazla yoksulluk ve işsizlik oldu
Evde kal çağrılarına karşın milyonlarca emekçi gerekli önlemler alınmadan, sağlıksız koşullarda çalışmak durumunda bırakıldı. Pandemi sürecinden en fazla etkilenen kesimlerin başında ise kadınlar yer alıyor.
Pandemi bütün dünyada etkisini sürdürürken kapitalizmin insanlığa bir gelecek sunmadığını da bir kez daha gözler önüne sermiş oldu. Sağlık hizmetlerinin ticari bir faaliyete dönüştürüldüğü ülkelerde sağlık sistemi pandemiye yanıt verememekte, pandeminin derinleştirdiği kriz ekonomiyi sarsmaya devam etmektedir. Ancak pandemi bir kez daha iddia edilenin aksine aynı gemide olmadığımızı da orta çıkardı. Her kriz döneminde olduğu gibi büyük sermaye grupları karlarını arttırırken öte yandan milyonlarca emekçi işsizlik ve yoksulluğa mahkum edildi. Evde kal çağrılarına karşın milyonlarca emekçi gerekli önlemler alınmadan, sağlıksız koşullarda çalışmak durumunda bırakıldı. Pandemi sürecinden en fazla etkilenen kesimlerin başında ise kadınlar yer alıyor.
Pandemi döneminde kadın istihdamı azaldı
Kapitalizmde kadın istihdamı sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda belirlenmektedir. Kadın istihdamını teşvik adıyla süslenen ve kadınlara lütufmuş gibi sunulan istihdam paketlerinin altında yatan gerçek kadınların düşük ücretlerle, esnek ve güvencesiz çalışmak zorunda bırakılmasıdır. Kriz dönemlerinde ise ilk işten çıkarılan yine kadınlar olmaktadır. TÜİK’in yayınladığı verilere göre pandemi sürecinde kadınların işgücüne katılımı yüzde 7, kadın istihdamı ise yüzde 5,1 azaldı. DİSK-AR tarafından hazırlanan geniş tanımlı işsizlik verilerine yer verilen raporda ise Nisan 2019 ile Nisan 2020 arasındaki bir yıllık dönemde kadın iş gücü yüzde 13.9 oranında, kadın istihdamı ise yüzde 11,9 oranında azaldı.
Pandemi döneminde ev işçisi olarak kayıt dışı ve güvencesiz çalışan kadınlar işsizlikten en fazla nasibini alan kesimi oluşturuyor.
Ev İşçileri Dayanışma Sendikası’nın (EVİD-SEN) araştırmasına göre, ev işçisi kadınlar hem evde hem işte yoğun şiddete maruz bırakılıyor. Yapılan ankete katılan ev işçisi kadınların yüzde 83,7’si sigortasız çalışıyor. İşçilerin yüzde 56,8’i salgın döneminde işten, yüzde 5,2’si ücretsiz izne çıkarılmıştır. Her 10 ev işçisinden 9’u bu dönemde gelir kaybına uğramıştır. Ev işçilerinin yüzde 43’ü borçları nedeniyle haciz, icra vb. sorunlarla karşılaşıyor.
Emekçi kadınların yüzde 81’inin çalışma düzeni değişti
Pandemi nedeniyle okulların ve kreşlerin kapanması, hasta, yaşlı bakımı ve ihtiyaçlarının artması kadınların çalışma şeklinin değişmesinde önemli faktörler olarak öne çıkmaktadır. DİSK-AR’ın DİSK’e bağlı sendikaların üyeleri arasında yapmış olduğu “COVİD-19 İşçileri Nasıl Etkiledi?” raporuna göre, çalışma düzeninde değişiklik olmayan erkeklerin oranı yüzde 40,7 iken; kadınlar arasında bu oran yüzde 19’a düşüyor. Raporda ‘’Kadın çalışanlarının yüzde 81’inin çalışma düzeni değişmiştir. Sırasıyla kadınların yüzde 23’ü kısa çalışma yaptığını/yapmakta olduğunu, yüzde 27,4’ü işe dönüşümlü gittiğini/gitmekte olduğunu, yüzde 8,4’ü ücretli mazeret izni kullandığını söylemiştir. Ayrıca kadın üyelerin yüzde 10,6’sı evden çalışmaya geçtiğini belirtmiştir.
TÜİK’in verilerine göre ise kadınların resmi ortalama çalışma süresi 39,5 saatten 35,4 saate geriledi.
Emekçi kadınların yoğun çalıştığı sağlık, eğitim, gıda gibi sektörlerde çalışma koşulları ağırlaştı
Kadınların yoğun çalıştığı sağlık, eğitim, gıda gibi sektörlerde çalışma saatleri uzamaktadır. Özellikle pandemi ile mücadelede ön safta olan sağlık çalışanlarının çalışma koşulları ağırlaşırken, ailelerinden uzak kalma zorunluluğu ise bir başka sorun olarak karşımıza çıkıyor. Sağlık çalışanlarına yönelik şiddet ise bir başka sorun olarak karşımızda durmaktadır.
Pandemi sürecinde kadınlar daha da yoksullaşıyor
Pandemi sürecinde artan yoksulluk yine en fazla kadınları vuruyor. Yapılan araştırmalar Türkiye’de emekçi kadınların yüzde 49’unun asgari ücret ve altında ücret aldığını göstermektedir. Pandemi sürecinde ise kayıtdışı çalışma artmış ücretler gerilemiştir. İstanbul Politik Araştırmalar Enstitüsü tarafından hazırlanan rapora göre Türkiye’de yoksulluk sınırının altında 10,5 milyon kişi yer alırken, bu nüfusun yarıdan fazlasını ise kadınlar oluşturuyor. Rapora göre, yoksul kadınların yüzde 84,6’sı hiçbir şekilde çalışmazken, sadece yüzde 15,4’ü çalışma hayatı içinde.
Özellikle eşinin ya da bir başka ferdin gelirine bağımlı olan ev kadınlarının sayısı her geçen gün artarken, bu grup içerisindeki kadınların bağımlı oldukları geliri elde eden fertlerin yarıdan fazlası, salgınla birlikte işsizlik tehditi ile karşı karşıya.
Pandemi ile birlikte kadınların ev içindeki iş yükü arttı
Türkiye’de 12 milyona yakın kadın ev kadını olarak tanımlanmakta ve işgücü verilerine dahil edilmemektedir. Çocuk, hasta ve yaşlı bakımı ile ev içi rollerinin kadınların temel görevi olarak görüldüğü bu düzende işsiz kalan kadınlarda ev kadını olarak geleneksel rollerine geri dönmüş ve bu sayı artmıştır. Pandemi sürecinde kadınların ev içinde ki iş yükü ise artmıştır. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı kapsamında yapılan bir araştırmaya göre Mayıs ayında salgın nedeniyle evde kalma sürecinde gerçekleştirilen anket, okulların kapanması, çocuk, yaşlı ve hasta bakım ihtiyaçlarının artması, mal ve hizmetlere erişimde ortaya çıkan zorluklar nedeniyle “hane içi üretim ve bakım” emeğine eşi görülmemiş bir artış olduğunu ve bu talep artışına cevap veren temel aktörün kadınlar olduğunu gösteriyor. Araştırmaya göre salgın döneminde artan iş yükü kadınlar için günde 2,9 saatten 4,5 saate, erkekler için günde 0,3 saatten 1,1 saate çıkıyor.
Yapılan araştırmalar ve yayınlanan raporlar mevcut sermaye düzeninin kadınları ucuz işgücü olarak gördüğünü açıkça ortaya koymaktadır. Kadınların kurtuluşu için eşitlikçi bir düzen kurulmalıdır.