8 Mart emekçi sınıflarındır!
07-03-2021 09:51Uluslararası Kadınlar Günü ilk kez 1911 yılında Paris Komünü’nün kırkıncı yıldönümü olan 19 Mart’ta kutlanır. Almanya ve Avusturya’da kadınlar için, 1848 devrimi anısına da tarih 19 Mart’tır. Amerikalı sosyalistler Uluslararası Kadınlar Günü’nü Şubat’ın son pazar günü kutlamaya devam ederler.
Umut Kuruç
8 Mart kimindir? Sınıflarından bağımsız bütün kadınların mıdır? Ya da bütün kadınların sınıfsallıklarından bağımsız ortak çıkarı olduğunu ifade eden “hepimiz kadınız, aynı saftayız” ne kadar doğrudur? Tarihsel mirasımız gerçekten böyle bir kız kardeşlik üzerine mi inşa edilmiştir?
Bu tarihsel miras, Avrupa aristokrasisinin midir? Yoksa 1789’da “Ekmeğimiz nerede?” sloganıyla Versailles’a yürüyen kadınların, 1793’te Jakoben’lere katılan Rose Lacombe’un mudur?
1914’te başlayan 1. Dünya Savaşı ile yayın organı “Kadınlara Oy Hakkı” adlı yayın organının adını “Britanya” olarak değiştiren ve yeni sloganını “Kral, Ülke, Özgürlük” olarak belirleyen, “Barıştan bahsetmek, bana göre vatan hainliğidir.” diyen Sufrajetler’in midir? Yoksa 1915’te Üçüncü Uluslararası Konferansını toplayarak sonuç bildirgesinde “Kahrolsun zenginlerin güç ve serveti için milyonları kurban eden kapitalizm! Kahrolsun savaş! Sosyalizm için ileri!” diyen, sosyalist kadınların mıdır?
Aleksandra Kollontay “Kadın Sorununun Toplumsal Temeli” isimli kitabında bu soruya 1909 yılından cevap veriyor: “Birleşik’ bir kadın hareketinin, özellikle de sınıfsal çelişkiler üzerine kurulu bir toplumda, gerçekleşmesi mümkün müdür? Bu iki grup [proleterler ve burjuva kadınlar], her ne kadar ‘kadınlara özgürlük’ ortak sloganından yola çıksalar da, amaçları, çıkarları ve savaşım yöntemleri bakımından birbirlerinden tümüyle ayrılmaktadırlar. […] Siyasal haklar, seçim sandıkları ve parlamentoda bir sandalye… İşte burjuva kadın hareketinin ulaşmak istediği tek hedef budur gerçekten! Ama kapitalist sömürü düzeninin korunduğu bir bağlamda salt siyasal eşitlik, çalışan kadınları sefaletten, onları hem bir kadın, hem bir insan olarak baskı altında tutan bu cehennem yaşamından kurtarabilecek midir?”
8 Mart, 1917 ile de tarihe mıh gibi çakılmıştır. İnsanlığın en ileri sıçrayışı olan büyük Ekim Devrimi’nin fitilini ateşleyenler, yüzyıllar boyunca sınıf kardeşleri kadınların tarihsel mirasını doruk noktasına taşımıştır: Petrogradlı işçi, emekçi kadınlar… Ekim 1917 ile birlikte bütün dünyanın emekçi kadınları için de mirasın büyütüldüğü, kutlandığı gün 8 Mart olmuştur.
Bu tarihsel birikim 1793’te Jakoben’lere katılan ve kadınların haklarının işçi sınıfının haklarından bağımsız olmadığını söyleyen Rose Lacombe’un kurduğu Devrimci Kadınlar Kulübü’dür. Avrupa’da 1848 Devrimleri sırasında barikatlarda savaşan, 1871 Paris Komünü’nde en ön saflarda yer alan kadınlardır. Ataerkil ilişkilerin ancak kapitalizmin yıkılmasıyla ortadan kalkacağının mümkün olduğunu söyleyen Paris Komünü’nün Paris Savunması ve Yaralılara Yardım Kadınlar Birliği’dir. 19. yüzyılda İngiltere’de ağırlıklı olarak çamaşırhanelerde, tekstilde ve ciltçilerde çalışan ve grevler örgütleyen kadın işçilerdir.
Elbette kadınlar, 20. yüzyıl başlarına kadar önemli tarihsel ilerlemelerde önde olmuşlardır. 1789’da Paris’te Fransız Devrimi’nin ateşini yakanlar arasında “Ekmeğimiz nerede?” sloganıyla Versailles’a yürüyen kadınlar, 1793’te Jakoben’lere katılan Rose Lacombe’un kurduğu Devrimci Kadınlar Kulübü emekçi sınıflardan kadınların çıkarını savunur. Kadınların haklarının işçi sınıfının haklarından bağımsız olmadığını söyler. Avrupa’da 1848 Devrimleri sırasında barikatlarda savaşanlar, 1871 Paris Komünü’nde en ön saflarda yer alanlar arasında yine kadınlar vardır. Paris Komünü’nde kurulan Paris Savunması ve Yaralılara Yardım Kadınlar Birliği ataerkil ilişkilerin ancak kapitalizmin yıkılmasıyla ortadan kalkacağının mümkün olduğunu söyler. 19. Yüzyılda İngiltere’de ağırlıklı olarak çamaşırhanelerde, tekstilde ve ciltçilerde çalışan ve grevler örgütleyen kadın işçiler, 1838’de Çartist hareket içerisinde yer almaya başlayarak 1842’de İngiltere’deki genel greve katılırlar.
Elbette 8 Mart’ı bu büyük mirasın tarihi olarak sabitleyen 1917’nin eski Rus takvimine göre 23 Şubat’ında, Miladi takvime göre 8 Mart günü “ekmek ve barış” sloganıyla yürüyen ve büyük Ekim Devrimi’nin kıvılcımını yakan kadın işçilerdir…
New Yorklu tekstil işçileri 1857’nin 8 Mart’ında, kötü çalışma koşullarının ve 10 saatlik iş gününün kalkması ve kadınlar için eşit işin kabul edilmesi için yaptıkları eylemi büyük ses getirir.
1908’de yine New York’ta 15 bin kadın işçi insanca çalışma koşulları ve oy hakkı için eyleme geçer. Bir yıl sonra Amerikan Sosyalist Partisi bir bildiri yayınlayarak 28 Şubat’ta ulusal kadınlar gününü kutlar. Ulusal Kadın günü ABD’de 1913’e kadar her yıl Şubat ayının son Pazar gününde kutlanır.
ABD’de sosyalistler, oy hakkı mücadelesini kadınları sosyalizme örgütleme mücadelesi ile birleştirmeye çalışmaktadır. ABD’li sosyalist kadınların ulusal kadınlar günü, Avrupa’daki sosyalist kadınların mücadelesiyle uluslararası bir çağrı haline gelir. Bunun arkasında yatan birikim Avrupa’daki işçi kadınların tarihteki büyük mücadeleleridir.
1907’de Stuttgart’ta Birinci Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı 52 delegeyle toplanır. Aleksandra Kollontay’ın bu konferansa dair aktardıklarına göre, o yıllarda İngiltere en fazla örgütlü kadın işçiye sahip ülkedir. Kadın işçiler Sosyal Demokrat Federasyon’un üyesidir. Avusturya’da sendikada örgütlü kadın sayısı 42 bin, Almanya’da 120 bindir. Bütün engellemelere ve baskılara rağmen 10 bin 500 kadın işçi Sosyal Demokrat Parti’ye katılmıştır. Kadın işçilerin sosyalist dergisi olan Die Gleichheit’in (Eşitlik) dağıtım sayısı 70 bindir. Sosyal Demokrat hareket içerisinde yer alan kadınların sayısı Finlandiya’da 18 bin 600’dür. Belçika’da 14 bin, Macaristan’da 15 bin kadın işçi sendika üyesidir.
1910 yılına gelindiğinde işçi sınıfı mücadelesi hızla büyümüştür. İkinci Enternasyonel’in Sekizinci Kongresi’nden bir ay önce İkinci Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı bu kez 100 delegeyle Kopenhag’da toplanır.
Kadınların işçi sınıfı hareketi içerisindeki sayısı ve gücü de büyümektedir. 1910’da Almanya Sosyal Demokrat Partisi’nin kadın üye sayısı 82 binden fazladır. Eşitlik 80 bin baskı yapmaktadır. Avusturya Sosyal Demokrat İşçi Partisi’nde bir yıl içerisinde kadın üye sayısı ikiye katlanarak 1910’da 14 bin olmuştur. Sendikalardaki kadın üye sayısı 44 bindir ve işçi kadınların gazetesi 20 bin baskı yapmaktadır. Finlandiya’da İşçi Partisi’ne üye olan kadınlar 16 binin üzerindedir. İngiltere’de sendika üyesi kadın sayısı 200 binden fazladır. Avrupa’da işçi sınıfı hareketi büyürken, kadınların sınıf mücadelesindeki sayısı ve gücü artmakta, Alman sosyalist kadınların öncülüğünü yaptığı kadınların sosyalizm mücadelesi bütün kıtada ve ABD’de ivme kazanmaktadır.
Konferansta Alman sosyalist kadın öncülerden Luise Zietz’in uluslararası kadınlar günü önerisi, Clara Zetkin’in desteğiyle kabul edilir. Uluslararası kadınlar günü sosyalist kadınların inisiyatifiyle karar altına alınmış ancak henüz belirli bir tarih saptanmamıştır.
Uluslararası Kadınlar Günü ilk kez 1911 yılında Paris Komünü’nün kırkıncı yıldönümü olan 19 Mart’ta kutlanır. Almanya ve Avusturya’da kadınlar için, 1848 devrimi anısına da tarih 19 Mart’tır.
Amerikalı sosyalistler Uluslararası Kadınlar Günü’nü Şubat’ın son pazar günü kutlamaya devam ederler.
Birinci Dünya Savaşı’na karşı 1915’te Clara Zetkin’in önderliğinde İsviçre Bern’de toplanan Üçüncü Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı’nın yayınladığı sonuç deklarasyonunda şu sözler yer alır: “Kahrolsun zenginlerin güç ve serveti için milyonları kurban eden kapitalizm! Kahrolsun savaş! Sosyalizm için ileri!”
Rusya’da da Uluslararası Kadınlar Günü, sosyalist ve işçi kadınların mücadelesinin günüdür. Eylemler, yürüyüşler ve toplantılar devam eder. Eski Rus takvimine göre 23 Şubat, Miladi takvime göre ise 8 Mart günü, Petrograd’da, kadınlar fabrikalardan çıkarak “ekmek ve barış” talebiyle sokaklara dökülür. Kadınlar, savaşa, insanlık dışı yaşam koşullarına ve çalışma şartlarına karşı başka bir düzen için sokaklardadır. Bu tarihten 4 gün sonra Şubat Devrimi gerçekleşir. Büyük Ekim Devrimi artık kapıdadır.
Bu tarihle birlikte Sovyetler Birliği’nde sosyalizmin kazanımı olarak kutlanan 8 Mart, başta Avrupa olmak üzere bütün dünyada da Uluslararası Emekçi Kadınların mücadele günü olacaktır.
Türkiye’de 8 Mart ilk kez 1921 yılında komünist kadınlar tarafından Ankara’da anılır. 1975 yılının 8 Mart’ında İlerici Kadınlar Derneği (İKD)’nin kuruluş çalışmaları sürmektedir. İKD’li kadınlar Türkiye’de ilk kamuya açık 8 Mart anmasını bu tarihte İstanbul Osmanbey’deki Dostlar Tiyatrosu’nda yüzlerce kadının katılımıyla gerçekleştirir.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart’ın “Dünya Kadınlar Günü” olarak anılmasını kabul eder ancak burada ne işçi sınıfının sosyalizm mücadelesinden ne de 1917’nin 8 Mart’ında Petrogradlı işçi kadınlardan bahsedilir… 1990’larla birlikte uluslararası sermayenin emekçilerin haklarına dönük saldırısı artarken, sosyalizmin çözülüşü ile birlikte işçi sınıfının yanı sıra kadınların kazanımları da kaybedilmeye, gerici ideolojilerin kadınların yaşamındaki etkisi hissedilmeye başlamıştır. BM’nin “Küresel Normlar ve Standartlar: Kadına Yönelik Şiddete Son Verilmesi” belgesi yayınlanır. Ancak ne kadına yönelik şiddet, ne kadınların yoksulluğu, ne emek piyasasındaki olumsuz koşullarında herhangi bir iyileşme olmaz. Aksine, sömürü ve şiddete sosyal ve ekonomik hak gaspları eşlik eder…
8 Mart sınıfsaldır ve kadınların kurtuluş koşullarının ancak toplumsal bir kurtuluşun sağlayacağı zeminde mümkün olduğunun ifadesidir. Bu da ancak bütün üretim ve bölüşüm ilişkilerinin değişmesini ve yeni bir toplumsal düzeni hedefleyen “sosyalist bir kurtuluş programı”yla mümkündür. Yukarıdaki satırlarda özetlenmeye çalışılan tarihsel birikim bunu açıkça ortaya koymaktadır.
Kapitalizme karşı düzen değişikliği için mücadele eden sosyalistlerin ve işçi sınıfının bize bıraktığı miras, 8 Mart’ın güçlü ve gerçek bir birikime, sağlam bir iradeye dayandığını göstermektedir. Bu tarihsel gerçek bugün her zamankinden daha fazla sosyalist kadınlar tarafından vurgulanmalıdır.
Bugün bağlamından kopartılarak “kutlanan”, sermayenin liberal ve gerici ideolojik salgılarına ve manipülasyonuna açık hale gelmiş olan Dünya Emekçi Kadınlar günü emekçi sınıflarındır ve geri alınmalıdır!