Dünyanın her tarafını saran pandemi, hayatımıza daha önce hiç olmayan ya da çok fazla yaygın olmayan durumları kattı. Bunların başında ise evden çalışma sistemine geçiş oldu.
Son bir buçuk yılda hastalıktan korunmak için çoğu zaman evlerimizden çıkmadık ya da çıkamadık. Ama hayat belli ölçülerde devam ettiği için büyük bir kısmımız çalışmak zorundaydı. Bu süreçte mavi yakalı dediğimiz ve daha çok üretici konumda bulunan işçiler, neredeyse bütün pandemi süreci boyunca önceki sistem ile çalışmaya devam etmiş ve buradaki üretim, kar gibi alanlarda artışlar yaşanmış, hatta normalin üzerine çıktığını da çoğu zaman hep birlikte gördük.
Türkiye’de çalışan sayısı giderek artan ve toplumun büyük bir kesimini oluşturan ‘beyaz yaka’ diye tanımladığımız emekçiler içinse durum biraz daha karışık bir hal aldı. Kapanma süreci ile birlikte evden çalışma sistemine geçen beyaz yakalı emekçiler birçok sorun, problem ve hak gaspları ile karşı karşıya kaldılar.
Beyaz yakalıların bu problemleri her geçen gün artarken bu problemleri çözmek ve yaşanan hak gasplarına karşı beraber mücadele edilmesi gerektiği vurgusu da ön plana çıktı.
‘Bağlantıyı kes!’ hareketi de bu alanda emekçiler için ortak mücadeleyi sağlayacak platformlardan birisi. Biz de direkt olarak bu süreçte hak gaspları yaşayan ve bunlara karşı ortak mücadele zeminini kuran ‘Bağlantıyı kes!’ hareketi ile hem beyaz yakalı emekçilerin yaşadıkları problemleri hem de bu durumlara karşı nasıl mücadele edilmesi gerektiğini konuştuk.
Bağlantıyı kes hareketini bize kısaca anlatır mısınız?
”Beyaz yakalı” olarak adlandırılan ofis çalışanlarının mesai saatleri dışında çalışmama hakkı için başlattığı bir mücadele alanıdır. Mesai saatlerinin belirsizliğine itiraz ile başlattığımız bu hareket, diğer tüm hak ihlallerine karşı da mücadeleyi kendine hedeflemiştir.
Peki bu hareketin çıkış noktası nedir?
‘Bağlantıyı kes!’ hareketi pandemi sürecinde evden çalışmanın da yaygınlaşması ile mesai saatlerimizin belirsizliği üzerinden bir itiraz olarak ortaya çıktı. Ancak mesai saati belirsizliği sorunu, beyaz yaka olarak tanımlanan çalışanların pandemi döneminde karşılaştığı bir sorun değil, öncesi de var ama bu süreçte daha da fazlalaşıp belirginleşerek diğer hak gasplarıyla birlikte bizleri adeta köleleştirip robota çevirmiştir. Bağlantıyı kes hareketi patronlara ve sermayeye karşı sesimizi yükselttiğimiz bir çalışma olarak çıkmıştır.
Beyaz yakalı emekçilerin bu kadar hak gasbına uğramasının nedenleri nelerdir?
Bizlerin en büyük handikaplarından biri de hak gasplarını normalleştirmemiz. Aslında bize kabul ettirilen ya da ettirilmeye çalışılan şey, hakkımız olanı bir lütuf gibi görmemiz ya da bunun bize böyle olduğunun kabul ettirilmesi. Bizler emeğimizin karşılığını alırken bunun bize sunulan bir nimet olmadığını biliyoruz. Sağlıklı koşullarda çalışmak, yemek, yol, kreş gibi insani ihtiyaçlarımızın işveren tarafından karşılanması bizlerin hakkı. Pandemi sürecinde bu haklarımızın birçoğu ya verilmedi ya da çok fazla kesintiye uğradı. Evden çalışanlarımız, iş yerlerine gitmek zorunda kalmadıklarına şükretti ama bunun yanında evdeki harcamalarımız arttı; internet, doğal gaz/yakacak, elektrik ve su faturaları vb. tüm bu giderlerle ilgili bir düzenleme yapılmadı, masraflar şirketler/işverenler tarafından karşılanmadı. Mecbur olmadığımız halde evlerimizi ofis ortamına dönüştürmeye çalıştık. Yine de toplu taşımaya binip iş yerlerine gitmediğimiz için şükrettik! İş yerinde çalışmak zorunda olanlarımız ise sağlıksız koşullarda yolculuk edip, sağlıksız koşullarda çalışmaya zorlandı. Bütün bu haksızlıklar yetmezmiş gibi bir de işten çıkarılma tehditlerine maruz kaldık. Beyaz yakalıların en çok maruz kaldığı sorunlardan biri olan mobbing de pandemi sürecinde arttı. İşten çıkarılma tehditleri, sözde işten çıkarmaların yasaklanmasına rağmen devam etti ya da kod-29 ile önümüze sunuldu.
Yapılan anketler ofis çalışanlarının ölüm oranlarını göstermekte. Tüm bu haksızlıkları hepimiz yaşadığımız halde sesimizi yükseltememiş olmamız, bizleri bundan sonrasında daha da ağır koşullarda çalışmaya zorlayacaktır. Hak gaspları ardı arkası kesilmeden devam edecektir. Tüm bu hak gasplarına ses çıkartamamış olmamız, sermayenin bizi köleleştirme cürreti bulmasına sebep olmaktadır.
Beyaz yakalı emekçiler dayatılan hak gasplarına karşı nasıl mücadele etmeli?
Bizler hakkımız olandan fazlasını istemiyoruz ve bunun için sesimizi yükseltmemiz gerektiğini biliyoruz. Sesimizi duyurabilmemizin en iyi yolu da yan yana gelebilmek. Ortak paydamız insani koşullarda çalışmak ve insanca yaşamak, bunun için de birlikte yükselteceğimiz sesin büyük bir güce dönüşeceğine inanıyoruz. Fiziksel olarak yan yana gelemediğimiz süreçte bir Twitter hesabı üzerinden sesimizi duyurmaya çalıştık, sesimizi duyanlarla sesimizi çoğaltalım ve yükseltelim diyoruz.
Beyaz yakalıların yaşamış olduğu problemleri ülkenin problemlerinden ayırabilir miyiz?
Bizler bu toplumun dışından birileri değiliz, yaşadığımız sorunlar, toplumun birer üyesi olan bizlerin sorunları, toplumsal sorunlardır. Beyaz yakalılar hayat pahalılığıyla, sağlık sorunlarıyla, ülkenin sorunlarıyla ve diğer tüm sorunlarla mücadele ediyor. Bizleri toplum içinde sanki başka bir zümreye aitmişiz gibi ayrıştıranlar bizler değiliz/olmamalıyız. İşverenler/patronlar bizler toplumda farklı bir statüye sahipmişiz gibi bir illüzyon yaratmaya çalışıyor.
Bağlantıyı kes hareketinin hedefleri nelerdir? Pratik olarak nereye oturmasını hedefliyorsunuz?
Bir Twitter hesabı üzerinden başlattığımız bu hareket çeşitli itirazları/eylemleri gerçekleştirmek istediğimiz ve örgütlediğimiz bir çalışma. Bizler önce mesai saatleri dışında çalışmayı reddediyoruz. Sonrasında elimizden alınmaya çalışılan hakları geri almak ve hatta bize yeni sorumluluklar yükleyen bu yeni çalışma düzenini reddediyoruz. Taleplerimizin yerine getirilmesi için, kolektif akılla yürüttüğümüz eylem sürecini başlatmayı hedefliyoruz. Süreç içerisinde, uğradığımız haksızlıkları ortadan kaldırmak ve elimizden alınan ve alınmaya çalışılan haklarımızı geri almak için bir mücadele hattı örmek istiyoruz.
Emekçiler bu yaşanan karanlık süreçten nasıl kurtulur?
İnsanca ve sömürüsüz yaşamak için mücadele etmeliyiz. Bireysel olarak mücadele etmenin zorluğu kadar karşılığı olamayacağını da biliyoruz. Hepimizin maruz kaldığı zorlukları birlikte aşmaya çalışmak, yan yana mücadele etmek bizleri güçlendirecektir ve hakkımız olanı almak için de bildiğimiz en iyi yoldur.
Son olarak beyaz yakalı emekçilere bir mesajınız var mı?
BURADAN SESLENİYORUZ!
HAKLARI GASP EDİLEN, MOBBİNGE UĞRAYAN, ÜCRETLERİ ÖDENMEYEN,
SAĞLIKSIZ ÇALIŞMA ORTAMLARINA MECBUR EDİLEN VE SERMAYENİN SÖMÜRÜ DÜZENİNDEN PAYINI ALMIŞ HİÇBİR DOSTUMUZ YALNIZ KALMAYACAK.
HAKLARIMIZI ALMAK, İTİRAZIMIZI VE SESİMİZİ YÜKSELTMEYE ÇEKİNMEYECEĞİZ.
İLAN EDİYORUZ PATRONLARIN KABUSU OLACAĞIZ!
Bu haber en son değiştirildi 11 Haziran 2021 16:47 16:47
Hamas yöneticilerinden Sami Ebu Zuhri yaptığı açıklamada en önemli önceliklerinin İsral saldırılarının durdurulması olduğunu ifade…
Erzincan'ın İliç ilçesindeki altın madeni sahasında 13 Şubat'ta meydana gelen heyelanda 9 işçinin hayatını kaybettiği…
İçişleri Bakanlığı’nca kayyum atanan Tunceli Belediyesi Eş Başkanı Birsen Orhan, savcılık sorgusunun ardından tutuklama talebiyle…
Narin Güran cinayetinde amca Salim Güran ve baba Arif Güran'ın araçlarının içinde bulunduğu 5 araç…
Şahin, " Bilinmelidir ki RTÜK sansür kurumu değildir. Anayasamız net bir hükümle sansürü yasaklar" ifadelerini…
Dokuzuncu olağan kongresini gerçekleştiren Saadet Partisi'nde genel başkanlık için Kayseri milletvekili Mahmut Arıkan ile İstanbul…