RÖPORTAJ | Üniversite Öğrencileri: Geleceksizlik, pahalılık, işsizlik, borç yaratan bu düzeni yıkalım!
Devlet yurtlarının ihtiyacı karşılayamadığı bilinirken, okulların açılacağı haberiyle özel yurtlarda ve ev fiyatlarındaki aşırı artış tepkiyle karşılanmıştı. Üniversite okumanın ulaşılabilirliğini yitirdiği bu dönemde gençliğin sorunlarını ve çözümleri “Bu düzene borçlu değiliz!” diyerek KYK borçlarına karşı mücadeleyi yükselten gençlikle konuştuk.
Covid-19 salgınıyla beraber uzaktan eğitimle geçen yaklaşık 1 buçuk yılın ardından, YÖK geçen hafta üniversitelerin önümüzdeki dönem yüz yüze eğitime geçeceğini açıkladı. Devlet yurtlarının ihtiyacı karşılayamadığı bilinirken, okulların açılacağı haberiyle özel yurtlarda ve ev fiyatlarındaki aşırı artış tepkiyle karşılanmıştı. Üniversite okumanın ulaşılabilirliğini yitirdiği bu dönemde gençliğin sorunlarını ve çözümleri “Bu düzene borçlu değiliz!” diyerek KYK borçlarına karşı mücadeleyi yükselten gençlikle konuştuk.
Manifesto: YÖK’ün yüz yüze eğitim açıklamasından sonrasında yurt ve ev fiyatlarında oluşan artış birçok genç tarafından tepkiyle karşılandı. Yurt zamlarını, ev fiyatlarındaki artışı, gençliğin bu durumda yaşadıklarını değerlendirebilir misiniz?
“AKP’NİN ADIMLARI GENÇLİĞİ TARİKAT YURTLARINA İTİYOR”
Merve K: Ülkemizde her geçen gün derinleşen ekonomik krizin etkileri doğal olarak öğrenci gençliğe de yansıyor. Pandemi sürecinde faaliyette bulunamayan yurtlar, okulların açılacağı haberiyle kayıt almaya başladı. Okulların kapalı olduğu dönemde bile sözleşmeniz var denilerek ücretlerin ödetilmesine epose okulların açılacağını da fırsat olarak gören yurt işletmeleri, kayıp olarak gördükleri karları tek seferde kazanmaya çalışıyor. Aynı durum öğrenci evleri için de geçerli. Ailesinden uzakta şehir dışında yaşayan emekçi çocukları da bu piyasacı anlayışın kurbanı oluyor. Öğrenciler çok yüksek fiyatlara, epose yakışmayan koşullarda yaşamaya mahkum ediliyor.
Gülin K: Merve’nin de dediği gibi gençliğin yaşadığı sorunların memleketin sorunlarından bağımsız olması mümkün değil. Bugün her yanda piyasacılığın palazlanması sonucunda gençlik en temel haklardan olan barınma hakkına dahi ulaşmakta güçlük çekiyor. Ailesinin yanından başka şehirlere okumak için giden arkadaşlarımız eğer bu paraları ödeyemeyecekse nerede ve nasıl barınacaklar? İşte burada yüksek yurt ya da ev fiyatlarını karşılayamayacak olan öğrencilere otomatik olarak daha uygun fiyatlı türlü gerici vakıf ve cemaat yurtlarının kapıları açılıyor. Piyasacılık gençliği taciz-tecavüz haberleriyle gündeme gelen, çocuk istismarını savunan yobazların eline itiyor böylece. Öğrencileri müşteri olarak gören zihniyet ile mürit olarak görenlerin arasında bize göre pek de fark yoktur. Her ikisi de ülkemizin üzerine çöreklenen karanlığın birer yansıması olarak gençliği kuşatma çabasındadır.
Manifesto: Gençliğin bugün aynı zamanda KYK borçları gibi büyük bir sorunu bulunuyor. Sizler de KYK borçları silinsin talebini yükseltiyorsunuz. Bu konuda ne demek istersiniz?
“KYK BORÇLARI BU DÜZENİN YARATTIĞI BİR SORUN. GENÇLİĞİN İSE BU DÜZENE BORCU YOK! “
Gülin K: Bu ülkede gençlik okuyabilmek için çalışmak zorunda kalıyor, çalışmak da yetmiyor borçlanmak zorunda kalıyor. Bugün Türkiye’de 5 milyon KYK borçlusu gençten bahsediyoruz. Bu kadar işsizliğin, yoksulluğun, geleceksizliğin olduğu bir tabloda gençlik bu borcun altına gününü gün etmek için mi giriyor? Hayır, gençlik kitap-defter parasını, ulaşım, barınma, beslenme ihtiyaçlarının karşılayamadığı için borçlanmak zorunda kalıyor. Bugün KYK kredisi çeken arkadaşlarımızdan kaç tanesi bir sinemaya, konsere, tiyatroya rahatlıkla gidebiliyor? Türkiye tarihindeki en yüksek genç işsizlik oranlarıyla karşı karşıya kaldığımız bir süreçteyiz, düşünün ki gençlik liseden itibaren iş bulup bulamayacağına kafa yorarken bir de bu borçları nasıl ödeyeceği derdine düşüyor. Arkadaşlarımız da bu borçların nasıl silineceğini soruyorlar bize. KYK borçları bu düzenin ürettiği bir sorun aslında. Biz şimdilik biriken borçların silinmesine, sonrasında gençliğin borçlandırılmaya devam etmesine razı gelemeyiz. Bu konuda kazanmak istiyorsak sorunlarımızın asıl kaynağı olan piyasacı zihniyete karşı durmak zorundayız. Üstelik okulları ticarethane, bizleri de müşteri olarak gören bu zihniyet öğrencilerin aldığı bursu bile çok görüyorken; bu ülkenin gençlerine “beleşçi” diyecek kadar da büyük bir yüzsüzlük örneği gösteriyor. Biz bunların “borç” olduğunu epos etmiyoruz. Bizlere geleceksizliği, ucuz işgücü olmayı reva görenlere, milyonlarca emekçinin ve gencin sırtından geçinenlere hiçbir borcumuz yok. Gençlik bu borçları sildirip memleketi de geleceğini de piyasacılığın elinden almasını bilecek.
Merve K: Barınma gibi sağlık gibi eğitim de insanın doğuştan gelen, insan olduğu için sahip olduğu en temel haklardan biridir. Bugün öğrencilere okuyabilmeleri için iki seçenek sunuluyor. Ya çalışıp aynı zamanda okumaya çalışacak ya da hayata borçlu başlayacak. Lakin şirket gibi yönetilmeye çalışılan eğitim sistemi, AKP iktidarının piyasacı ve gerici politikaları, alınmak zorunda kalınan KYK borçlarını bile bir lütufmuş gibi sunuyor. Eğitimin özelleştirilmesi, gençlerin borçlanmaya itilmesi ise geleceksizlik kaygısı, yoksulluk ve buna bağlı olarak çaresizlikten başka bir seçenek sunmuyor. Bakın bizim bugün yürüttüğümüz KYK borçları silinsin çalışması sadece borçların silinmesine yönelik bir çalışma değildir. Biz en temel hakkımızı, parasız ve eşit eğitim hakkımızı istiyoruz. Ve bütün gençliği, mücadele bayrağını yükseltmeye çağırıyoruz.
Manifesto: Düzen partilerinin de gençliğin sorunlarına dair söylemlerini arttırdığını görüyoruz. Bunun nedeni nedir? Düzen partileri gençliğe nasıl yaklaşıyor?
Gülin K: Şimdi, bizler gözümüzü AKP iktidarına açtık, onun eğitim sisteminden geçtik, onun şekillendirdiği bir toplumsal hayata doğduk. Ancak AKP ne yaparsa yapsın yine de gençliği kapsamayı başaramadı. AKP iktidara geldiği günden beri memleketin üzerinde yarattığı karanlıkla, eğitim sistemi üzerindeki türlü dönüşüm ve saldırılarla gençliği kendine düşman edindi. Dolayısıyla siyaseti yalnızca AKP karşıtlığına indirgeyen düzen partileri, AKP’ye sırtını dönen gençlik toplamını kapsama çabasına giriyor, bahsettiğiniz söylemler bunun ürünü. Her yeni gelen kuşakta AKP karşıtlığı daha artıyor çünkü AKP gençliğe artık nefes alacak bir alan dahi bırakmıyor. Bu sebeple gençliğin konumlanışının önümüzdeki seçimlerde belirleyici rol oynayacağı düşüncesi var. Gençliğin en temel sorunu geleceksizliktir ve geleceksizliğin temel nedeni kapitalizmdir. Gençliğin sorununu, geleceksizliği çözmek istiyorsanız kapitalizmi karşıya almak zorundasınız. Mademki gençliğe “önem” veriyorlar o zaman özel okulların, özel yurtların devletleştirilmesinden, ücretsiz ulaşımdan bahsetsinler. Ama hayır; düzen partileri piyasacılığın temsilinde AKP ile girdikleri yarışta gençliğe “oy epose” gözüyle bakmanın ötesinde, gençliğin tepkilerini düzen içi kanallarda tutmak için çabalıyor.
Merve K: Bugün gençliğe kim gerçekten bir umut olabilir? Gençliğin sorunlarını kim çözebilir? Biz özel okul sahiplerinin, özelleştirmeyi savunanların kendi sınıf çıkarlarından dolayı çözüm olabileceğini düşünmüyoruz. Kaldı ki gençliğin sorunlarına kulak verdikleri zamanlar tuhaf bir şekilde seçim zamanlarıyla denk düşüyor. AKP iktidarından rahatsız bir gençlik toplamı var. Doğal olarak düzen muhalefeti de bu gençliğin oylarına ihtiyaç duyuyor. Gençliği kapsamak adına gerçekleştiremeyecekleri vaatlerde bulunuyorlar. Gençliğin sorunlarının salt olarak tek bir iktidardan kaynaklandığını salık veriyorlar. Sorun sadece iktidardan kaynaklı değildir. Kapitalizm gençlere, emekçilere, kadınlara bir gelecek sunamıyor. Dönemsel olarak iyileştirmeler yapılsa da gençliği sadece oy epose olarak gören anlayışın aynı sorunları tekrar yaşatmaması mümkün değildir. Gençliğin sorunlarının çözümü özel okulların devletleştirileceği, eğitim sisteminin bütün bir süreç olarak ücretsiz olduğu, herkes için eşit ve ulaşılabilir olduğu bir düzende aranmalıdır.
Manifesto: Üniversiteli gençliğe, üniversiteye yeni girecek olan arkadaşlarınıza ne söylemek istersiniz?
“UMUTSUZLUK VE ÇARESİZLİĞE KAPILMAK YOK. YENİ BİR CUMHURİYET İÇİN MÜCADELEYE! “
Gülin K: Bugün memleketin durumundan arkadaşlarımızın da memnun olmadığını biliyoruz. Bizim AKP’nin biçtiği karanlığa razı gelmeye niyetimiz yok, onların da bunu bilmesini isteriz. Bu ülkede aydınlık bir gelecek düşleyen milyonlarca genciz dolayısıyla yalnız değiliz. Üstelik eşit, özgür ve aydınlık bir gelecekten daha meşru bir talep de olamaz. Sadece talep etmek yetmiyorsa asıl mesele bizim bu geleceği nasıl kuracağımız üzerine. Bugün “AKP’ye neden karşıyız?” sorusu sorulduğunda gençliğin vereceği cevapların her biri piyasacılık, gericilik ve işbirlikçilik başlıklarından birine oturacaktır. Öyleyse tüm bu saydığımız çürümüşlüğün kökünü kazımak için toptan bir karşıya alış gerekiyor. Bunun için laikliğin, kamuculuğun, bağımsızlığın başa yazılması gerekiyor. Bunu ise düzen partileri değil; komünistler başa yazar. Bizim bu çürümeye karşı panzehrimiz umut ve mücadeledir. Yalnız olmadığımız gibi haksız da değiliz. Bu yüzden ne çaresizlik ne kaçış ne de türlü çekinceler hayallerimizin önüne set kurmamalı. Biz düşlediğimiz ülkeyi kurmak için okullar açıldığında amfilerde arkadaşlarımızı bekliyor olacağız.
Merve K: Hepimiz üniversiteye büyük umutlar ve hayallerle geliyoruz. Aydın bir insan olmaya, bilim yuvasına ilk adımımızı attığımızı düşünüyoruz. Fakat bugün okullarımız ticarethane bizler de müşteri olarak görülüyoruz. Dindar ve kindar nesil yetiştirme politikalarıyla düşünmeyen sorgulamayan bir nesil olalım isteniyor. Bu karanlığı yırtmak ülkenin aydınlık geleceğini kurmak bizim elimizde, bunu da açık bir şekilde biliyoruz. Okumuş insan emekçi halka karşı sorumludur şiarıyla eşitsizliğe, baskılara, gericiliğe ve her türlü çürümüşlüğe boyun eğmiyoruz, eğmeyeceğiz. Üniversiteler, yeni bir ülkeyi adım adım inşa etmemiz için bizleri bekliyor. Yeni mücadele yılında, yeni bir ülke kavgasına hepiniz hoş geldiniz.