Evrim Saldıran
Türkiye’de belirli bir süredir “Z kuşağı” tanımlaması üzerinden gençlik tartışması yürütülüyor. AKP iktidarına doğan ve AKP’nin tahrip ettiği siyasal ve toplumsal zeminde gelişen gençliğin önümüzdeki seçimlerdeki tavrının önemi üzerinden süren tartışmalara AKP’de katılmış durumda.
Bir dizi seçim anketinin AKP’nin en az oyu aldığı kesimin öğrenci gençlik olduğunu göstermesine ve AKP’ye karşı gençliğin ciddi bir karşı duruşu olmasına rağmen Recep Tayyip Erdoğan’a sunulan araştırmada gençliğin en fazla oy verdiği partinin AKP olduğu iddia ediliyor. AKP Gençlik Kolları tarafından yapılan araştırmanın ise bir dizi çelişkisi ortaya çıkmış durumda.
Bu çelişkilere geleceğiz fakat ilk olarak dikkat çekilmesi gereken nokta AKP’nin gençlik alanına dair araştırma yapma ve bazı gerçeklikleri yokmuş gibi gösterme ihtiyacıdır. Bu ihtiyaç şüphesiz AKP iktidarının gençlikle arasında oluşan bağ zayıflığından ve önümüzdeki süreçte gençlikten yiyeceği büyük bir darbeden kaynaklı oluşmuş durumda.
Araştırma raporu Z kuşağı tanımının Batı ile gereğinden fazla(!) iltisaklı kesimler olan CHP ve HDP tarafından oluşturulduğunu ve bu kesimlerin gençliği AKP’ye karşı kışkırtma amacı taşıdığını ifade ediyor. 20 yıllık iktidarı boyunca her fırsatta gençlikle karşı karşıya gelen AKP kendi tabiriyle gençliğin tepkisini dış güçlere ve onun yerli unsurlarına bağlamış durumda. Buradan bakıldığında AKP’nin anti-emperyalist damarı da tekrardan kabarmışa benziyor. Kimlerin Batı’yla iltisaklı güçler olup olmadığı bir tarafa, AKP’nin gelmiş olduğu geleneğin 6. Filo gemisini kıble ettiği ise hafızalarda yerini koruyor.
İkinci nokta ise gençliğin aslında söylenen gibi olmadığı, geleneğine ve maneviyatına bağlı bir gençliğin Türkiye’de var olduğunu ifade eden, yaratılmak istenen gençlik algısının ise sosyal medyanın ürünü olduğunu iddia eden rapor ise bir dizi İslamcı tarikat ve cemaat liderinin “imam hatipler deist yetiştiriyor, gençlik bizden uzaklaştı” bağırışlarını sanıyoruz yine bu sosyal medya aklına ya da dış güçlere bağlıyor. AKP’nin İslamcı hamlelerine karşı gençliğin duruşunun ortada olduğu 20 yıllık süreç, tutmayan dindar ve kindar nesil hayalleri, maneviyatı güçlü dedikleri AK gençlerin uyuşturucu ile anılır olması ise “bu çarpıtmayı kabul etmiyoruz” denilerek geçilebilecek bir içeriğe sahip değil.
15 Temmuz’da gençlik sokağa çıkarak AKP’ye bağlılığını göstermiş diyenlere, 15 Temmuz’u yaratan Gülen Cemaati’ni devletin her kademesine yerleştiren, onun gençlik devşirme araçları olan dershaneler ve okulları fonlayan ve kadrolaşmasının önünü açanın kim olduğunu sormak istiyoruz. Gençliğin iki siyasal İslamcı yapının yarattığı bu kaosta taraf olmadığı, asıl tavrını ise YGS eylemlerinde, Haziran Direnişinde, ODTÜ ayakta eylemlerinde ve YKS skandalında ortaya koyduğunu, liseli gençlikten yana gelişen “OY MOY YOK!” tepkisinin ise birilerini nasıl rahatsız ettiğini unutmuş değiliz.
AKP’nin yaşadığı bu sıkışma, beraberinde bir hayaller dünyası yaratmayı da oluşturmuşa benziyor. Bu hayaller AKP açısından kabusa dönecek fakat, gençliğin hayal kırıklığı yaşamaması için AKP’nin karşısında durmanın yanında atması gereken adımlar mevcut. Bunlardan birincisi AKP’ye karşı duyduğu tepkiyi yani, gericiliğin toplumun her alanını kuşatmasına, geleceksizlik ve işsizliğin gençliği teslim almasına, eğitimi bir sektör haline getiren ve gençliği okumak için çalışmak zorunda bırakan bu düzene karşı bütünlüklü bir mücadeleyi yükseltmek. Bunu yaparken ise bu düzenin sahte umutlarının gençliği kapitalizme bağlamasına karşı, düzen dışı bir seçenek olan sosyalizmin sesini yaymak.
Son olarak AKP’nin dediği gibi Türkiye’de gençliği belirleyen unsurların CHP ve HDP olmadığı ise bir diğer gerçek. Gençliği kapsama yarışına giren bütün güçler gibi düzen muhalefeti de bu koronun bir parçası, gençlik ise kapsanabilmiş durumda değil. Çünkü kapsayabilmek için gençliğin sorunlarına gerçekçi çözümler üretecek bir siyasal hatta ihtiyaç var. Bunun talibi ise sosyalistlerdir.
Bu haber en son değiştirildi 28 Aralık 2021 14:33 14:33
Hamas yöneticilerinden Sami Ebu Zuhri yaptığı açıklamada en önemli önceliklerinin İsral saldırılarının durdurulması olduğunu ifade…
Erzincan'ın İliç ilçesindeki altın madeni sahasında 13 Şubat'ta meydana gelen heyelanda 9 işçinin hayatını kaybettiği…
İçişleri Bakanlığı’nca kayyum atanan Tunceli Belediyesi Eş Başkanı Birsen Orhan, savcılık sorgusunun ardından tutuklama talebiyle…
Narin Güran cinayetinde amca Salim Güran ve baba Arif Güran'ın araçlarının içinde bulunduğu 5 araç…
Şahin, " Bilinmelidir ki RTÜK sansür kurumu değildir. Anayasamız net bir hükümle sansürü yasaklar" ifadelerini…
Dokuzuncu olağan kongresini gerçekleştiren Saadet Partisi'nde genel başkanlık için Kayseri milletvekili Mahmut Arıkan ile İstanbul…