Gençliğin geleceksizlik çemberinden çıkış yolu: Yeni bir ülke umudu!
Bir patron çocuğu ile emekçi çocuğu rekabetçi yarış ortamına aynı anda sokuluyor. Hele bir de pandemi döneminde internete, telefona, bilgisayara, tablete ulaşmak için yüzlerce lira para harcanan bir sistemde "paran varsa okursun" deniliyor.
Mizgin Vural
İktidarın ideolojik araçlarından biri olan eğitim, egemen sınıfın konumunu koruyabilmek ve yoksul halk kitlelerini yanına çekebilmek için tarih boyunca çeşitli evrimler geçirmiştir. Tarihsel süreç içerisinde üretim ilişkilerinin değişmesiyle köleci toplum, feodal toplum ve hala günümüzde sürmekte olan kapitalist toplumda günün koşullarına göre çeşitli biçimler almıştır.
Geçmişe baktığımızda “okul” ve “eğitim”in bugünün eğitimine benzer bir hal almaya başlaması 16.yy’da başlar. Yine aynı dönemin toplumsal hâkimi olmaya başlayan burjuva sınıfı, eğitimin kişiler üzerindeki önemini fark ederek eğitimi kendi çıkarları doğrultusunda şekillendirmeye başlamıştır. Mevcut sistemin devamlılığı için düşünen, sorgulayan bireyler değil, egemen sınıfın ideolojisini sorgusuz sualsiz kabul eden itaatkâr bireyler yetiştirmeyi hedeflemişlerdir. Başta üniversiteler olmak üzere tüm eğitim kurumlarında gerici ve idealist bir eğitim sistemi kurarak amaçlarına ulaşmak istemişlerdir.
16.yy’dan bu yana burjuvanın hâkim olduğu günümüzde de bu durumun hala sürmekte olduğunu görebilmekteyiz. Köy Enstitüleri’nin kapatılması, her müfredat değişikliği sonrası muhafazakâr yapıya bürünen ders kitapları, öğrencilere zorla dayatılan din dersleri, bilimin geri plana atılması gibi birçok örnekler verebiliriz.
Gençlik ile gelecek konusunu ele alacak olursak temeli burjuvazinin çıkarlarına dayanan eğitim sistemini incelemek bizim için bir mecburiyettir. İyi bir hayat yani insancıl koşullarda yaşamanın yolu çok çalışılarak elde edildiği algısı bize dayatılıyor. Yani hayatta ne kadar başarılı olursak o kadar ekonomik güce sahip oluruz. Bunun ilk adımı iyi bir üniversiteden geçiyor. Başarımızın ölçütü ise üniversite sınavıdır. Kafamızı ders kitaplarına gömüp saatlerce ders çalışarak arkadaşlarımızın önüne geçmeyi başarırsak iyi bir üniversite kazanabiliriz algısı yaratılmakta. Eğer ki üniversite kazanamazsak bunun tek sorumlusu bizmişiz gibi öğrencilere psikolojik baskı yapılmakta. Fakat görmezden gelinen bir durum var ki o da hiçbir zaman hiçbir sınava eşit koşullarda girmediğimizdir. Bir patron çocuğu ile emekçi çocuğu rekabetçi yarış ortamına aynı anda sokuluyor. Hele bir de pandemi döneminde internete, telefona, bilgisayara, tablete ulaşmak için yüzlerce lira para harcanan bir sistemde “paran varsa okursun” deniliyor.
Geçen sene açıklanan resmi verilere göre Türkiye’de üniversite mezunu olup da herhangi bir işte çalışmayanların sayısı 1 milyon 350 bine ulaştı. İş bulmaktan ümidini kesmiş üniversite mezunu sayısı ise son bir yılda 565 bin arttı. Yani bu demek oluyor ki bize dayatılan algıların tamamı palavradan ibarettir. Kapitalizm, gençlerin umutları ve hayalleriyle oynayan bir yalan makinesidir.
Üniversite sınavları, hayatta başarılı olmamızı sağlayan, geleceğe karşı umutlanabileceğimiz bir sistem değil aksine gençliğin umutlarını sömüren, haksızlığın, eşitsizliğin, rekabetin, piyasacılığın adıdır. Çarkın burjuva denen o küçük kesiminin yararına döndüğünü 2020 YKS sınavında da görmüş olduk. Öğrencilerin emeklerini, hayallerini, sağlığını görmezden gelip patronların karını düşünen bir sistemin içindeyiz. Peki, gençlik bu sistemin neresinde? Liseli gençlik tüm bu dayatmalara rağmen sessiz kalmamış, salgın koşullarında dahi inat ve ısrarla haklı mücadelesini sürdürmüştür.
Liseli gençlik, hayallerinin, umutlarının sömürülmesine izin vermeyecek. Geleceksizlik ve işsizlikle dolu bu düzende bizi çaresiz olduğumuza inandırmak istiyorlar. Biz biliyoruz ki bu karanlık tabloyu aydınlatmanın bir yolu daha var. Okullarda müşteri gözüyle bakılmayacağımız, sınavlarda at gibi yarıştırılmayacağımız, parasız, eşit, ulaşılabilir bir eğitim mümkündür. Gelecek kaygısının olmadığı bir ülke için, sosyalist cumhuriyet için, hep birlikte mücadele edilmeli! Bugün liselerde harladığımız ateş yarın üniversitelerde kavgamızın, umudumuzun ve inancımızın meşalesi olsun. Tüm sıra arkadaşlarımızı yaşanılabilir hayatı birlikte kılmak için mücadelemize omuz vermeye, Sosyalist Liseliler saflarında mücadele etmeye çağırıyoruz.