Sosyalist devrimci Harun Karadeniz yolumuzu aydınlatıyor!
Bugün işbirlikçi rektörlere karşı okulun kapısına mühür vuran gençlik; KYK borçları silinsin, parasız ve eşit eğitim istiyoruz diyen gençlik; okumuş insan emekçi halka karşı sorumludur bilinciyle mücadele eden gençlik; Harunların mücadelesini taşıyan gençliktir. Anıları mücadelemizde yaşıyor...
Merve Karadeniz
1942 yılında Giresun’da dünyaya gelen Harun Karadeniz, 68 kuşağının devrimci gençlik önderlerinden biridir. 1962 yılında İTÜ İnşaat Mühendisliği Fakültesi’nde okumaya başlayan Harun, öğrencilik yıllarında İTÜ Öğrenci Birliği başkanlığı ve Öğrenci Derneği başkanlığı yapmıştır.
6. Filo eylemlerinde Vedat Demircioğlu’nun polisler tarafından öldürülmesi akabinde dönemin öğrenci hareketiyle ayrışmaya başladı. Diğer öğrencilerin aksine gençliğin mücadelesinin işçi sınıfı mücadelesinden bağımsız olamayacağını söyleyen Harun Karadeniz 1967-1968 İTÜ Arı Yıllığı’nda şu sözleri yazdı:
“Öğrenciliği bitirip meslek hayatına atılacak olan biz mühendisler için iki yol vardır. Bu yollardan biri; kim için ve ne için üretim yaptığını düşünmeksizin egemen sınıfların yararına üretim yapmaktır. Kısaca neden ve ne içini düşünmeksizin, bir miktar karşılığında üretim yapmak, yani robotlaşmak. İkinci yol ise; kim için ve ne için çalıştığını bilerek, emekçi halkın yararına üretim yapma olanakları aramaktır. Bir başka deyişle, ikinci yol küçük bir azınlığın yararına robotlaşmak değil, büyük çoğunluğun yani toplumun yararına çalışarak insanlaşmak yoludur.”
Dönemin en bilinen öğrenci eylemlerinden biri olan “Özel Okullar Devletleştirilsin” kampanyasını örgütleyenlerin başında geliyordu. Eğitimin kar elde edilecek bir sektör olmadığını, tıpkı barınma, sağlık gibi temel bir hak olduğunu ve ücretsiz olması gerektiğini savunuyordu. Kampanya çerçevesinde İstanbul’dan Ankara’ya bir yürüyüş planlanmış ve yol üzerinde çeşitli noktalarda mitingler düzenlenecekti. Adapazarı’ndaki mitingde Harun’dan şu sözleri işitiyoruz:
“On bin Üniversiteli derslere girmiyor, Neden? Yüz ellisi yollara düşmüş, neden? Köylü çocuğunun okuduğu Köy Enstitülerini kapadılar, neden? Dar gelirlilerin okuduğu askeri ortaokul, liseleri kapatıyorlar, neden? Tekniker okullarını kapadılar, neden? Parasız yatılı öğrenci sayısını azalttılar, neden? Şimdi de parası olanlar için özel okullar açıyorlar, neden? Oysa her şeyi yaratan, buğdayı biçen, fabrikayı, binayı, köprüyü yapan sen. Okuyamayan yine sen! Sen niye okuyamadın düşün. Senin çocuğun da bu gidişle okuyamayacak. Bu işi düzeltebilecek bir tek kuvvet vardır, o da sizlersiniz. Yani halktır.”
Öğrencilik yıllarından sonra da mücadeleyi bırakmamış işçi sınıfının örgütlenmesinde aktif rol almış Kartal İşçi Birliğinin kurulmasında önemli etkileri olmuştur.
12 Mart sonrası tutuklanıp, TKP ve Dev-Genç davalarından yargılanmıştır. Hapishanede kansere yakalandı. Tedavi görmesi gerektiğini söylemesine rağmen tedavisine izin verilmedi. Hastalığının ilerlediği dönemlerde yurtdışında tedavi olması gerektiğine dair bütün belgeleri toplayıp İngiltere’ye gitmişti ancak tedaviye geç kalındığı için kolu kesildi. Tedavi sürecinde yaşananlara dair şu sözleri aktarıyor bizlere:
“İstanbul’a geldikten sonra öğreniyorum ki, ben içerideyken karım İstanbul Sıkıyönetim Adli Müşaviri Turgut Akan’a çıkmış ve: ‘Kocamı hangi suçla tutuyorsunuz? Sağlığı iyi değil, hayati tehlike söz konusu. Sağlık kurulları ve klinik raporları bu durumu belirtiyor’ demiş. Adli Müşavir’in cevabı ise benim Ankara öykümün içyüzünü açıklamaya yeter de artar bile: ‘Ölsün istiyoruz’ demiş Adli Müşavir. ‘O eline silah almadı; eğer eline silah alsaydı işini bitirmek çok kolaydı. O bizim için eline silah alanlardan daha tehlikeli ve onun için de ölsün istiyoruz.’ Bu sözler 1972 yılı sonbaharında söylendi. Şu an yıl 1975 ve aylardan şubat. Benim sağ kolum kesildi ve fakat ölmedim…”
Bu sözlerin üstünden birkaç ay sonra 15 Ağustos 1975’te Harun Karadeniz hayata veda etti. Olaylı Yıllar ve Gençlik”, “Eğitim Üretim İçindir”, “Devrimcinin Sözlüğü”, “Yaşamımdan Acı Dilimler” ve “Kapitalsiz Kapitalistler” gibi dönemi anlatan kitapları kaleme almıştır. En fazla bilinen kitabı, Olaylı Yıllar ve Gençlik’te 1968 öğrenci gençliğini ve devrimci deneyimlerini anlatmıştır.
Elli küsur yıl önce Harunların mücadele ettiği düzen bugün farklı bir nesle, farklı aktörleriyle fakat aynı şekilde saldırmaktadır. AKP iktidarının ‘dindar ve kindar’ nesil yetiştirme politikasıyla birçok ortaokul ve lise imam hatipleştirilmiştir. Akademisyenleri üniversitelerden ihraç etmiş, istediği gibi yönetebilmek için yandaş rektörler atamıştır. Gençliğe geleceksizlik, işsizlik, yoksulluktan başka bir şey sunamayan bu sömürü sistemi KYK borçlarıyla birlikte gençliğin üstüne ağır yükler bırakmıştır. Egemen sınıfın istediği ve dayattığı, gençlerin toplumdan hatta kendi sorunlarından kopuk olmasıdır.
Ancak bizler, 68 kuşağından aldığımız mirasla Sosyalist Türkiye’yi kurma yolunda ilerliyoruz. Bugün işbirlikçi rektörlere karşı okulun kapısına mühür vuran gençlik; KYK borçları silinsin, parasız ve eşit eğitim istiyoruz diyen gençlik; okumuş insan emekçi halka karşı sorumludur bilinciyle mücadele eden gençlik; Harunların mücadelesini taşıyan gençliktir. Anıları mücadelemizde yaşıyor…