Vedat Demircioğlu'ndan bize kalan
Bu bayrağı teslim alanlara, Sosyalist Türkiye mücadelesinde bir adım dahi geri atmayanlara ve bu onurlu tarihin sayfalarında yer alacak olanlara selam olsun!
Mustafa Yalçınkaya
Bundan tam 53 sene önce bugün, 24 Temmuz 1968’de Vedat Demircioğlu’nu yitirdik.
Vedat Demircioğlu 1968’de polisler tarafından Gümüşsuyu’ndaki öğrenci yurdunun penceresinden atılarak katledildi. Emperyalizme karşı mücadelede bir an olsun tereddüt etmemiş, sosyalizm mücadelesinden vazgeçmemiş bir kuşağın, 68 kuşağının ilk kaybıydı. Anısı önünde saygıyla eğiliyor, mücadelesine selam duruyoruz!
Vedat Demircioğlu 1943 yılında Konya’da doğdu. Vefa Lisesinden sonra eğitim hayatına İstanbul Teknik Üniversitesinde devam etti.
Üniversitede dönemin Türkiye İşçi Partisi ve Fikir Kulüpleri Federasyonu üyesi olmuş, devrimci mücadele içerisinde yer almıştı. 6. Filo Dolmabahçe’ye yanaştığında ise emperyalizme karşı protestolara katılmıştı. Süleyman Demirel, Amerikan askerlerinin güvenliği için tüm imkanları kullanırken dönemin ilerici, yurtsever ve devrimci gençliği işgalcilere karşı sessiz kalmıyordu. Eylemler düzenleniyor, emperyalizme karşı sloganlar atılıyor ve Amerikan askerleri protesto ediliyordu. Üniversiteli gençliğin örgütlemiş olduğu anti emperyalist eylemler sonrasında polisler öğrencilere saldırdı. İstanbul Teknik Üniversitesi Gümüşsuyu Kampüsü polis baskınına uğrayan yerlerden biriydi. Bu baskında Vedat Demircioğlu polis tarafından yurdun penceresinden atıldı ve ağır yaralandı. Yaralı bedeni polisler tarafından sürüklendikten sonra sekiz gün komada kaldı ve yaşamını yitirdi. Türkiye’de üniversiteli gençliğin en büyük miraslarından birini yaratacak olan 68 kuşağı, ilk devrimcisini yitirmişti. Amerikan askerleri postallarıyla rahatça yürüsün diye bir devrimci katledilmişti.
Buraya kadar anlatılan 68 kuşağının ve dönemin üniversiteli devrimci gençliğinin mücadelesinin bir bölümüydü. Ölüm yıl dönümü vesilesiyle andığımız Vedat Demircioğlu 68 kuşağının ilk kaybıydı fakat son olmadı… Sosyalist Türkiye’yi kurma inancıyla emperyalizme karşı yurtsever mücadeleyi yükselten devrimci gençlik bu kavgada acı kayıplar vermiş ama asla geri durmamıştı.
Aradan geçen onca yılın ardından bugünün Türkiye’sine bakmak gerekiyor. Emperyalist saldırganlık giderek katmerlenmiştir. 68 kuşağının bıraktığı en kıymetli miras olan anti emperyalist mücadeleye bugün sıkı sıkı sarılmak gerekmektedir. Emperyalizmi doğrudan karşısına almayan hiçbir mücadele pratiğinin kurtuluş yolu olmadığını iyi bilmek gerekir.
Üniversiteli gençliğin duruşu devraldığı mirasın devamı olmalıdır. Memlekette emperyalizmin uşaklarına, üslerine, temsilcilerine karşı durmak gençliğin mayasına çalınmalıdır. Emperyalizm sadece bizim memleketimize değil, dünya halklarına saldırıyor. Orta Doğu’da yaşanan savaşlar, Balkanlar’ı karıştırma politikası, Küba halkına yönelik saldırılar… Bu örneklerin ardı arkası kesilmez.
Devrimci mücadelenin tarihine baktığımızda anti emperyalist kavgayı yükseltenlerin gençlik olduğunu görüyoruz. İşte bu noktada gençlik mücadelesinin önemini ve gerekliliğini tespit etmek gerekiyor. Kampüslerden, amfilerden, sıralardan yürüyen gençlik bu kavgayı alanlara ve işçi sınıfının safına taşımak durumundadır. Gençliğe bugün düşen sorumluluklardan biri üniversitelerde havayı döndürmektir. “Yeni bir ülke, yeni bir üniversite ve yeni bir kuşak” zorunluluğu her an hissedilmeli, gençlik bu yükü omuzlanmayı bilmelidir.
Gelmiş olduğumuz tabloda gençliğin siyasetten ve dolayısıyla yaşamın kendisinden kopuk kalması mümkün değildir. Bir seçenek olarak gözüken mücadeleden kaçış ve bireysel kurtuluş ise gençliği zehirlemekten başka bir işe yaramaz. Yeni bir ülke kavgası vermek, emperyalizme karşı mücadele etmek bugün bir seçenek değil, zorunluluktur.
“Okumuş insan, emekçi halkına sorumludur.” diyen gençlik bu bayrağı yarınlara taşımayı bilmiştir. Vedat Demircioğlu’nun Beyazıt’ta dalgalanan bayrağı bugünün gençliğine teslim edilmiştir. Şimdi yapılması gereken bayrağı yükseltmek, düne selam durup yarını kurmaktır. 53 yıl önce Vedat’ı katledenler bugün hala karşımızdadır. Emperyalizm ve onun yardakçıları bugün hala memleketin üstünü kara bir bulut gibi sarmaya devam etmektedir. Fakat bilinsin, bu karanlığı yırtıp atacak nice Vedatlar da vardır.
Bu bayrağı teslim alanlara, Sosyalist Türkiye mücadelesinde bir adım dahi geri atmayanlara ve bu onurlu tarihin sayfalarında yer alacak olanlara selam olsun!
“Bir sabah uykusunda
Polisi saldırdılar
Demircioğlu Vedat’ı
Coplarla öldürdüler
Coplarla yumruklarla
Vurdular öldürdüler
Gencecik çocuklardı
Belki siz de gördünüz
Ellerinde pankartlar
Yolda gidiyorlardı
Özgürlük istiyorlardı
Özgürlük diyorlardı
Ellerinde pankartlar
Özgürlük diyorlardı
Altıncı Filo derler
Belki siz de gördünüz
Kıbrıs’ta karşımıza
Çıktılar, durdurdular
Boğaz’da karşımıza
Çıktılar, öldürdüler
Kurtuluş savaşında
Belki siz de gördünüz
Demircioğlu bir değil
Halkımız gibi çoğul
Geliyor çağıl çağıl
Geliyor çağıl çağıl
(Ruhi Su – Bir Sabah Uykusunda)”