Siyasal İslamcıların Lozan karşıtı açıklamalarına benzer bir açıklama da bu sefer Kürt partilerinden geldi.
Lozan Antlaşmasının 98’inci yıl dönümü vesilesi ile PAK, PSK, PDK-BAKUR, TEVGER ve PÊLKURD adına yapılan ortak açıklamada, “Lozan Antlaşması, 20. ve 21. yüzyılda yeryüzünde başka benzeri olmayan emperyalist ve sömürgeci bir paylaşım antlaşmasıdır” denildi.
Kürdistan Özgürlük Partisi (PAK), Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK), Kürdistan Demokrat Partisi -Bakur (PDK-Bakur), Kürdistan Demokratik Hareketi (TDK-Tevger) ve PÊLKURD, 24 Temmuz 1923’te Lozan kentinde imzalanan Lozan Antlaşması’nın 98’inci yıl dönümünde ortak bir açıklama yayımladılar.
Açıklamada ciddi bir şekilde Lozan Antlaşması karşıtlığı ve bölge ülkelerinin sınır değişliğine gidilmesini gerektirecek vurgular içeren açıklamada şu ifadeler kullanıldı: “Konferansın adı oldukça anlamlıdır. Zira Kürdistan Ortadoğu denilen bu bölgenin merkezinde yer alan bir ülkedir. Kürt milleti temsil edilmemesine rağmen, bu Konferans ve Antlaşmayla, Kürt milletinin yüzyıllık kaderi belirlendi, millet olarak Kürtler ve ülkeleri Kürdistan tarihte ikinci kez parçalanarak bölündüler”
Lozan Antlaşması emperyalist ve sömürgeci bir paylaşım antlaşmasıdır
“Bilindiği üzere Osmanlı İmparatorluğu ile Safevî Devleti arasında 17 Mayıs 1639’da imzalanan Kasr-ı Şirin Antlaşması ile Kürdistan ikiye bölünmüştü. Bir bakıma Kasr-ı Şirin Antlaşması’nı da teyid eden Lozan Antlaşması ile Kürtler ve ülkeleri Kürdistan bu kez uluslararası düzeyde ve çok sayıda devlet arasında dört parçaya bölündü ve uluslararası/devletlerarası sömürge bir ülke haline getirildi. Kürt halkının iradesine rağmen bölgenin sınırları yeniden çizilerek, Kürdistan topraklarının bir kısmını da içine alan suni iki yeni devlet daha oluşturuldu. Osmanlı İmparatorluğu’nun sömürgeci yönetimi altında olan Kürdistan’ın güneyi İngiliz mandası altındaki Irak yönetimine, güney-batı toprakları Fransız mandası altındaki Suriye yönetimine bağlandı. Parçalanma ve bölünme üzerine şekillenen Kürt milletinin yüzyıllık makus tarihi kaderi bugüne kadar değişmedi.
Lozan Antlaşması, 20. ve 21. yüzyılda yeryüzünde başka benzeri olmayan emperyalist ve sömürgeci bir paylaşım antlaşmasıdır. Zaman zaman adına Lozan Barış Antlaşması da denilen bu antlaşmayla Kürtler ve ülkeleri yok sayılmış, iradeleri ayaklar altına alınmış, ulusal ve hata temel insani hakları gasp edilmiştir. Ve hatta Kürt milleti, toplumun hücresi sayılan en küçük birimi durumundaki ailelerin bölünüp parçalanmasına kadar bundan etkilenmiştir.”
Kürt ulusunun bölünme ve parçalanmasının temelinde bu müdahale yatıyor
Lozan Antlaşması ile Kürdistan toplumunun iç dinamikleri tahrip edilerek, her şeyden önce Kürtlerin, tarihsel olarak uluslaşma sürecine doğrudan müdahale edildiğine vurgu yapılan açıklamada, “Kürt ulusunun içinde bulunduğu bugünkü coğrafik, siyasi, ekonomik, sosyal, dilsel, kültürel vb. bölünme ve parçalanmanın temelinde bu uluslararası müdahale yatıyor. Bunun sorumlusu sadece bölgenin sömürgeci devletleri olan Türkiye, İran, Irak ve Suriye değildir. Bölgedeki sömürgeci devletlerle birlikte Lozan Antlaşması’na taraf olan dünyadaki sömürgeci ve emperyalist ülkeler de bundan sorumludur. Dolayısıyla Lozan Antlaşması’na karşı duruş ve mücadele aynı zamanda uluslararası düzeyde bir mücadeledir” sözlerine yer verildi.
Kürtler Lozan’ı tarihin çöplüğüne atmak için seferber olmalı
“Lozan Antlaşması Kürt milletini ve Kürdistan’ı bölüp paylaşmaya dönük devletlerarası bir antlaşma olduğu için aynı zamanda devletlerarası hukuk ve evrensel insan hakları belgeleri açısından da değerlendirilmelidir” denilen açıklamanın devamında, şunlar kaydedildi:
“Bu anlamda Lozan Antlaşması’na karşı mücadelenin uluslararası boyutu günümüzde daha çok önem kazanmıştır. Kuşkusuz, bu alanda Güney Kürdistan Federal Devleti’ne, Kürt diasporasına, batı üniversitelerinde ve özellikle diplomasi ve uluslararası hukuk alanında okuyan ve akademik kariyer edinen yeni nesilden çok sayıda genç kadrolara büyük görevler düşüyor. Bunun için güçlü bir lobiye, örgütlü, koordineli ve istikrarlı bir uluslararası diplomasi ve hukuk mücadelesine, bu alanda dünyanın belli başlı dillerinde yapılacak akademik çalışmalara büyük ihtiyaç vardır.
Kürt milleti bugüne kadar Lozan Antlaşması’nı kabul etmedi, bugün kabul etmiyor, gelecekte de kabul etmeyecektir. Ancak bu yetmiyor, bu kölelik zincirinin mutlaka kırılması gerekiyor. Bilindiği gibi 2023 yılı Lozan Antlaşması’nın 100. yıldönümüdür. Tüm politik örgüt ve partileriyle, sivil ve demokratik kurumlarıyla, aydın ve akademisyenleriyle Kürtlerin her alanda, ulusal ve uluslararası düzeyde Lozan Antlaşması’nı tarihin çöplüğüne atmak için seferber olması gerekiyor. Bu alanda yine özellikle Kürt diasporasına büyük görevler düşüyor. Daha şimdiden diplomasi ve lobi çalışmaları, konferanslar ve uluslararası sempozyumlar, BM ve diğer uluslararası kuruluşlar nezdinde yapılacak başvuru ve girişimler ile güçlü bir kamuoyu oluşturulmalı, Kürt ve Kürdistan meselesi dünya gündemine taşınmalıdır.
98’inci yıldönümünde bir kez daha Kürt milleti ve onun politik temsilcileri olarak tüm dünyaya Lozan Antlaşması’nı tanımadığımızı bildiriyoruz. Bu antlaşmayı imzalayan batılı devletleri bu tarihi hatadan dönmeye ve Kürt ulusunun devletleşme hakkını tanımaya çağırıyoruz.”