Şubat ayında en az 138 işçi yaşamını yitirdi!
İSİG, Şubat ayında en az 138 işçi yaşamını yitirdiğini açıkladı; iş cinayetleri en çok inşaat işkolunda yoğunlaşırken, en fazla ölüm İstanbul'da gerçekleşti.
İSİG, Şubat ayında en az 138 işçi yaşamını yitirdiğini açıkladı; iş cinayetleri en çok inşaat işkolunda yoğunlaşırken, en fazla ölüm İstanbul’da gerçekleşti.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG), Şubat ayı iş cinayetleri raporunu açıkladı. İSİG Şubat ayı raporunu, “Salgın Yönetimine Karşı Direniş ve Dayanışma Kazanacak…” mesajıyla paylaştı.
İSİG’in Şubat ayı raporu şöyle:
“Bir yıllık salgın süreci, iktidar ve patronlar tarafından ‘fırsat’ olarak görüldü. Özellikle salgının ilk günlerinde, üretimin/hizmetin durması veya yavaşlaması bahane edilerek pek çok işçi işten çıkarıldı. Güvencesiz çalışmanın hakim olduğu konaklama ve inşaat işkolunda yoğunlaşan işten çıkarmaları tekstil, AVM, liman işletmeleri takip etti. Yine kronik rahatsızlığı veya yaşı sebebiyle risk altında bulunan işçiler, ücretsiz izin dayatmasını kabul etmeyen işçiler, işyerinde alınmayan önlemlere itiraz eden ya da ücretli izin talebinde bulunan işçiler, sendikalaşma mücadelesi yürüten işçiler ve altı aydan az süredir çalışan işçiler hiçbir hakları verilmeden (çoğunlukla Kod29 gerekçesiyle) işten çıkarıldı. Ek olarak, iş akdi fesih edilmese dahi, üretimin/hizmetin durmasından kaynaklı fiili olarak işsiz kalan işçilerin sayısı dikkat çekicidir. Binlerce restoran ve turizm işçisini fiili olarak işsiz bırakan bu durum, geçici ve güvencesiz çalışmanın olduğu bütün sektör ve alanları etkiledi. Özellikle kayıt dışı istihdamın ana kitlesi olan kadın, çocuk ve göçmen işçiler bu süreçte işsiz ve gelirsiz kaldı.
İşsizliğin koz olarak kullanıldığı işyerlerinde ise salgına karşı göstermelik önlemler alınırken üretim baskısı ve kötü çalışma koşulları yoğunlaştırıldı. Bu süreçte işçiler, açlık tehdidiyle çalıştırılırken, başta sağlık çalışanları, kargo emekçileri, market çalışanları olmak üzere pek çok sektörde aşırı ve esnek çalışma dayatıldı. Çalışma süreleri fiilen uzatıldığı gibi, pek çok işyerinde fazla mesai ücreti ödenmedi, işçiler angaryaya zorlandı. İşsizlikle tehdit edilerek uzaktan çalışmanın olduğu yerler de dahil olmak üzere esnek çalışmanın kalıcılaşması üzerine adımlar atıldı.
Talep ve iş yükü artan sektör ve alanlarda ise istihdamı artırmak yerine patronların var olan işçilerle sürdürdüğü aşırı/yoğun ve kuralsız çalışma, işçilerin vücut direncini düşürdü, salgına yakalanmaya daha da açık biçime getirdi. Covid-19’a yakalanan işçilerin olduğu işyerlerinin çoğunda, vaka görülmesine rağmen üretim sürdürüldü, işçilerin yaşamı ile oynandı. Pozitif vakaların çıktığı işyerlerinde, karantinaya alınan diğer işçiler herhangi bir test uygulanmadan evlerine gönderildi, karantinadaki işçilere ise çoğunlukla ücretsiz izin kullandırıldı.
Yani devlet ve sermayenin uyguladığı politikalar salgının bedelini işçilere çıkarmış oldu. Pandemi sürecinde alınması gereken önlemlerin bireysel önlemlere indirgendiği ve “evde kal”, “fiziksel mesafe”, “kendi ohalini ilan etme” çağrısı gibi söylemlerin yaşamak için çalışmak zorunda olan ve evde kalamayacak olan milyonlarca işçiyi ve ailelerini kapsamadığı bir gerçekti. İşçi sınıfına “şantiyede ol”, “fabrikada ol”, “markette ol”, “tersanede ol” denmeye devam edildi. İşçilerin açlık tehdidiyle zorla çalıştırılması, salgın sürecinin en önemli gasplarından biri oldu. İçişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan genelge ile ilan edilen sokağa çıkma yasaklarında fabrika ve işyerlerinin büyük bir kısmı yasaktan muaf tutuldu.
Salgın sürecine ayrılan kaynakların nasıl kullanılacağına ilişkin “Ekonomik İstikrar Kalkanı Paketi”, yaş sınırlamalı sokağa çıkma yasağı, 20 yaş altına uygulanan sokağa çıkma yasağının işçilerde istisna olması, şehirler arası geçiş yasağında işçilerin istisna tutulması, işçi eylemlerini yasaklayan valilik kararları, işyerinde alınmayan önlemleri deşifre eden sendikacıların gözaltına alınması gibi uygulamalar üretimin her koşulda devam ettirileceği bir politikayı net bir biçimde ortaya koydu. Salgın dönemi, hem üretim ilişkilerinde hem siyasi karar alma süreçlerinde mevcut sınıfsal ayrımı keskinleştirdi ve görünür kıldı…
İşçi sağlığı açısından en görünür sonuç ise ortada! İSİG Meclisi olarak bizim tespit edebildiğimiz Covid-19 nedenli işçi ölüm sayısı ise en az 858. Bu ölümler en çok sağlık, belediye, eğitim, büro, fabrika (tekstil-metal), özel güvenlik ve taşımacılık işkollarında meydana geldi. İşçilerin çok farklı kesimlerinden olan ölümler, tüm işyerlerinde salgına karşı sağlık-güvenlik önlemlerinin alınmadığının veya yetersiz alındığının bir göstergesidir. Tabi, tespit edemediğimiz ‘faal’ işçi ölümlerini ve özellikle işçilerin ailelerini, emeklileri de ekleyince ölümlerin yüzde 95’inin işçi sınıfı bileşeni olduğunu görebiliyoruz. Yani Covid-19 bir işçi sınıfı hastalığıdır…
Diğer yandan salgın yönetimine karşı direnişler de sürüyor. Bu noktada SML Etiket, Sinbo, Migros Depo, Kadıköy-Maltepe belediyeleri, TÜVTÜRK, Baldur, Ekmekçioğulları, PTT, Cargill, Döhler, Güven Boya, Yasin Kaplan, Yemek Sepeti, A-Plas, Belkarper ve adını sayamadığımız işçi direnişlerini de selamlıyoruz…
138 İŞ CİNAYETİ!
Yüzde 75’ini ulusal basından; yüzde 25’ini ise yerel basın, işçilerin mesai arkadaşları, aileleri, iş güvenliği uzmanları, işyeri hekimleri, meslek örgütleri ve sendikalardan öğrendiğimiz bilgilere dayanarak tespit ettiğimiz kadarıyla Şubat ayında en az 138 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti…
• 138 emekçinin 113’ü ücretli (işçi ve memur), 25’i kendi nam ve hesabına çalışanlardan (çiftçi ve esnaf) oluşuyor…
• Ölenlerin 7’si kadın işçi, 131’i erkek işçi. Kadın işçi cinayetleri ticaret, sağlık ve konaklama işkollarında gerçekleşti…
• Dört çocuk işçi can verdi. Çocuk işçi ölümleri tarım ve inşaat işkollarında gerçekleşti…
• 51 yaş ve üstünde ise çalışırken ölen 46 emekçi bulunuyor: Çiftçi ve esnaflar ile tarım, gıda, maden, tekstil, ticaret, büro, sinema, eğitim, inşaat, taşımacılık, gemi, sağlık, güvenlik ve belediye işçileri…
• 5 göçmen/mülteci işçi hayatını kaybetti: 3’ü Suriyeli, 1’i İranlı ve 1’i Ugandalı…
• Ölen işçilerin 6’sı sendikalı. Sendikalı işçiler tekstil ve sağlık işkollarında çalışıyordu.
• Ölümler en çok inşaat, sağlık, ticaret/eğitim/büro, tarım, taşımacılık, metal, madencilik, konaklama, tekstil, gemi/tersane ve güvenlik işkollarında gerçekleşti.
• En fazla ölüm nedenleri sırasıyla Covid-19, ezilme/göçük, trafik/servis kazası, yüksekten düşme, kalp krizi, intihar, patlama/yanma ve elektrik çarpması.
• Covid-19 nedenli ölümler sırasıyla sağlık, ticaret/eğitim/büro/sinema, güvenlik ve taşımacılık işkollarında meydana geldi.
15-17 yaş grubunda 4 işçi,
18-27 yaş grubunda 13 işçi,
28-50 yaş grubunda 67 işçi,
51-64 yaş grubunda 34 işçi,
65 yaş ve üstü yaş grubunda 12 işçi,
Ve yaşını bilmediğimiz/öğrenemediğimiz 8 işçi hayatını kaybetti…
10 ölüm İstanbul’da; 9 ölüm Kocaeli’de; 7 ölüm Bursa’da; 5’er ölüm Adana, Manisa ve Şanlıurfa’da; 4’er ölüm Aydın, Denizli, Giresun, Konya, Mersin, Ordu, Osmaniye ve Tekirdağ’da; 3’er ölüm Balıkesir, Elazığ, Gaziantep, Hatay, İzmir, Kayseri, Van ve Zonguldak’ta; 2’şer ölüm Ankara, Antalya, Artvin, Batman, Burdur, Isparta, Kahramanmaraş, Kırklareli ve Sinop’ta; 1’er ölüm Aksaray, Amasya, Bilecik, Bingöl, Bolu, Diyarbakır, Düzce, Kütahya, Malatya, Muğla, Niğde, Sakarya, Samsun, Sivas, Tokat, Uşak, Yalova, Yozgat, Bangladeş, Gürcistan, Irak, Rusya ve Ukrayna’da meydana geldi…
2021/ Şubat ayında iş cinayetlerinde hayatını kaybeden 138 işçiyi saygıyla anıyoruz…
Sebaattin B., Mustafa Zümber, Özgür Can Akbulut, Barış Akbulut, Rojhat Altuntaş, Osman Yılmaz, Ahmet Yıldız, Mahmut Arı, Mehmet Karataş, Erol Yiğit, Mehmet Berber, Mustafa Uysal, Bayram Kökçe, Gökhan Süt, Mehmet Ali Ersoy, İsmail Tekin, Hakan Altekin, Salih Yıldırım, Adem Yıldız, Taner Çulhaoğlu, Murat Arı, Mahmut Tok, Gökhan Dinç, Recep Ceylan, Ercan Akyürek, Nail Başaran, Haydar Kaya, İrfan Arslanhan, Emir Dibo, İlhan Doğan, İlhan Tütüncü, Cevat Türedi, Fehim Aba, Serdar Abo, Toygun Ateş, Tekin Özdemir, Mustafa Okuşluğ, Cuma Topraktaş, Kader Balcı, Hüseyin Demiray, Metin Mimir, İlhan Mimir, İhsan Mimir, Sevil Akyüz, Reşat Keskin, Endercan Kutkan, Taner Kavas, Müslüm Yılmaz, Serkan Turgut, Hakan Arslan, Ahmet ., Hüseyin Akkurt, Erhan Tanrıverdi, Mehmet Altan, Ali Uzunmehmet, İbrahim Zuveyn, Latif A., Sinan Çakır, İbrahim Koçoğlu, İsmail Aslan, Mehmet Çetinkaya, Abdullah Polat, Ahmet Önay, Emre S., M.K., Ömer Şimşek, Ziyed Ağcı, Ünal Çetinkaya, Yalçın Sütçü, Yüksel Bilgin, M.E., Murat Kara, Hasan Özpınar, Hüseyin Kızılaslan, İ. Karadeniz, İbrahim Uysal, Mustafa Gündoğdu, Erkan Tarıer, Dursun Tuğran, Hakan Bozan, Enver Taş, Mustafa Yıldız, Ender Erdoğan, Metin Agartancan, Namık Adlim, Aydın Keleşoğlu, Koray Tombak, Necmi Kaya, Celil Candar, Adem Gülsatar, Şaban Çivi, Murat Kuran, Fahri İnci, Sefa Erdem, Muammer Alak, Turan Arslan, Emel Yaman, Mehmet Tevfik Yardak, Serpil Ertuğbay, Eşsiz Çınaroğlu, İbrahim Bayraktar, L.Aktan Kokuoğlu, Emrullah Maraş, Abdülaziz Aslan, Rıza Uğur Keçecioğlu, Güven Erarslanlar, Mustafa Yalçın, Halil Onalt, Talat Aydemir, Sakine Kılıç, Kaya Kılıç, Kemal Derin, Adem Hacıoğlu, Necmi Arslan, Halil Bozdağ, Şener Karakış, Fatma Nurcan Uspulat, Mehmet Ertane, Mehmet Ergün Savçın, Enis Dailli, Royce Namubiru, Mehmet Mert El, Özgür Hizmetli, Emre Karavuş, Murat Güven, Yusuf Acar, Halil Çetinkaya, Tekin Çiçek, Sıtkı Vural, Yakup Kahveci, Mustafa Veziroğlu, Halil Muslu, Raci Ceyhan, Ahmet Tarı, Tugay Adak, Bardia Gharibi ve ismini öğrenemediğimiz 2 işçi…”