Suriye'ye yapılması planlanan operasyonunun perde arkasında ne var?
"Terörle mücadeleymiş, çocuk mu kandırıyorsunuz? SDG’nin ABD’nin desteğini alarak kurduğu özerk bölgeye karşısınız ama siz de kendi özerk bölgenizi yaratmaktan geri durmuyorsunuz."
Alev Doğan
Amerikan politika dergisi Newsweek geçtiğimiz sayısının kapağına, “Geri döndü” manşetiyle beraber Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ı taşıdı. “Esad 15 günde devrilir” nidalarının zamanla “Esad giderse ne ala” temennilerine dönüştüğü bu savaşta, şu an gelinen noktada Suriye’nin yüzünü zafere döndüğü ama nihai sona ulaşmak için aşılması gereken daha bir dizi sorunun olduğunu söylemek mümkün. Ama Newsweek’in bu haberi de boşuna değil elbet, en azından işlerinin öyle de kolay olmadığını gördüklerini varsayıyoruz. Evet Fırat’ın doğusundaki ABD varlığı dev bir sorun, evet ambargo ve kriz Suriye ekonomisinin belini bükmüş durumda, evet Fırat’ın batısı henüz cihatçı çetelerden temizlenmedi ama bir dizi ülkenin bugün Suriye ile normalleşmek adına adımlar atıyor olması Suriye’nin hanesine atılan kocaman bir artı. AKP iktidarının ise hatalı dış politikasında hala ısrarcı olması ise bizim hanesine atılan bir eksi. İdlib’de verilen taahhütlerin gerçekleştirilmemesine bir de Suriye’ye yönelik müdahale olasılığı eklenince iş iyice içinden çıkılması zor bir duruma dönüştürmüş durumda. Gerek AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları gerekse Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun “kendi göbeğimizi kendimiz keseriz” çıkışı bir askeri operasyonun, AKP’nin ajandasında bir olasılık olarak durduğunu gösterir nitelikte.
Reuters’in geçtiği habere göre ise, Türkiye Suriye’nin kuzeyine yönelik bir askeri harekatın hazırlıklarına başladı bile. Ancak operasyon için Roma’da Ekim sayı sonunda yapılacak G-20 zirvesi bekleniyor. Çünkü Erdoğan, burada ABD Başkanı Joe Biden ile yapacağı görüşmeyi bekliyor. Hangi pazarlıkların döndüğünü elbette şu an için bilmemiz mümkün değil ancak Erdoğan’ın her fırsatta gururla söylediği “ABD ile sıkı dost ve müttefikiz” sözü icazeti zorunlu kılıyor. Konuyu geçiştirmek için her şeye tamam deyip yine bildiğini okuyan AKP iktidarı, Türk askerinin Suriye’deki mevcudiyetini daha da arttırmak istiyor. Şimdi de Tel Rıfat’ı alarak, Fırat Kalkanı Harekât bölgesi ile İdlib’i birleştirmeye çalışıyor. Kimi zaman ABD’ye rağmen kimi zaman da ABD’nin icazetiyle ama mutlaka ABD için atılan bu adımların bedelini de komşu Suriye’nin ve Türkiye’nin emekçi halkı ödüyor.
Tevazu göstermenin bir anlamı yok, savaşın başından bu yana biz sosyalistler Suriye üzerinde oynanan oyunları deşifre ediyor, bunun bir emperyalist işgal olduğunu vurguluyor, AKP’nin mezhepçi ve emperyalizme bağımlı dış politikasının bedelini emekçilerin ödediğine işaret ediyoruz. Ve bu 10 yılda söylediğimiz her şeyde doğrulanıyoruz. Türkiye’nin beka sorunu haline gelen AKP iktidarının, başımıza daha ne gibi çoraplar öreceğini ise bilmiyoruz.
Suriye’nin toprak bütünlüğünü tanıdığını iddia eden AKP iktidarının, örneğin 12’de mutabık kılınan gözlem noktalarının sayısını 90’a çıkarttığını, Fırat Kalkanı Harekât bölgesinde sanki kendi toprağıymış gibi davranarak Millet Bahçeleri, meslek yüksekokulları açtığını, o bölgelere valiler, kaymakamlar atadığını not olarak başa yazalım. İdlib’in 3 yıldır bir sorun olarak orada durmasının nedeninin de AKP iktidarı olduğunu ekleyelim. Bugün televizyonlarda konuşuluyor; “Efendim İdlib’e müdahale olursa orada yaşayan 2 milyon sığınmacı ülkemize gelir, o yüzden Türk askeri çıkmasın oradan, Esad yönetimine bırakmasın İdlib’i”
Yahu ne bol keseden laflar bunlar, nasıl tuhaf bir akıl yürütme. Kim çıkarttı İdib’de 2 milyon insanın yaşadığını. Savaştan önce nüfusu 270 bin olan İdlib’de 2 milyon kişinin yaşaması teknik olarak imkânsız öncelikle. Bunlar Türk askerinin İdlib’den çıkmaması için AKP’nin bahanesi. İdlib müdahalesi başlarsa ne olurmuş? Halep’te ne olduysa İdlib’de de o olur. Bunu anlamak, görmek bu kadar mı zor?
İdlib’in temizlenmesi, Suriye için basit iş. Mesele Fırat’ın doğusundaki ABD varlığı. Ama AKP iktidarı kulağını tersten gösterir misali hem ülkesi bölünmesin diye uğraşan Suriye ile savaşta, hem de Tel Rıfat’a operasyon derdinde. Suriye’ye ayak bağı olmadan, İdlib’den çekilse Türkiye, Suriye zaten Fırat’ın doğusundaki sorunu çözmek için adım atacak. Terörle mücadeleymiş, çocuk mu kandırıyorsunuz? SDG’nin ABD’nin desteğini alarak kurduğu özerk bölgeye karşısınız ama siz de kendi özerk bölgenizi yaratmaktan geri durmuyorsunuz.
Açıkça söyleyelim, AKP’nin operasyon ısrarının nedeni ne terörle mücadele ne de güvenlik endişesidir. Bütün mesele Tel Rıfat’ı alarak kendi özerklik alanını genişletmek, oradaki cihatçı unsurlara bir otonomi yaratmaktır. Bu operasyon için henüz adım atmamasının nedeni de, G-20’de Biden ve Putin ile yapacağı pazarlıklardır. Hava sahası Rusya’nın kontrolünde olan Tel Rıfat’a operasyon yapabilmesi için önce Rusya ile anlaşması gerekmektedir. Tersinden İdlib meselesinde de Rusya’nın Türkiye’ye bu denli tahammül göstermesinin nedeni aradaki ticari anlaşmalardır. Gerek Moskova’nın, gerekse Washington’un bu operasyona mesafeli olduğunu biliyoruz ama bu mesafenin kısalması da küçük bir ticari imtiyaza bakar.
Eğer ki AKP iktidarına bu operasyon konusunda “onay” çıkarsa, içerideki sıkışmayı aşmak için kullanacağı bu adımın peşine muhalefet de takılacaktır. Yakın tarihimiz muhalefetin, “içeride kavga ederiz ama dışarıda Türkiye’nin çıkarı için birlikte hareket ederiz” şiarıyla evet dediği tezkerelerle dolu. Sanki AKP, Türkiye’ymiş gibi…