Tamamı 360 milyon TL bedelle ihale edilen demiryolu hattının yüzde 23'üne 825 milyon TL ödenmiş
"73 kilometre uzunluğundaki hat için belirlenen tutar 360 milyon lira. Hattın yüzde 23’ü tamamlandığı için ödenmesi gereken tutar 73 milyon lira olmaydı. Ancak bakanlık 8 yılda 825 milyon lira ödemiş."
11 yıldır yapımı süren Adapazarı’ndaki Arifiye-Karasu demiryolu hattıyla ilgili ihale ve sonrasındaki süreci araştıran CHP Enerji Politikaları’ndan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, ödenen tutarın rekor seviyeye ulaştığını tespit etti.
METRE BAŞI 122 BİN TL
2010 yılının kasım ayında, 25 ayda bitirilmesi koşuluyla 360 milyon TL bedelle ihale edilen hat için 8 yılda 825 milyon lira ödendiğini ifade eden Akın, kamu ihale mevzuatına ve sözleşmeye aykırı biçimde pek çok işlem yapıldığını ifade etti. CHP’li Akın, metre başı 122 bin TL ödendiğini ortaya koydu.
CHP’li Akın, hatla ilgili çıkan anlaşmazlıklar üzerine konunun yargıya taşındığını, 2012 ile 2018 tarihi arasında 11 ayrı değişik hakediş kapsamında firmaya toplam 825 milyon 138 bin 153 TL ödendiğini ifade etti.
“2011, 2018 yılları arasındaki ortalama dolar kuruna göre hesapladığımızda bir kilometrenin maliyeti 17,5 milyon dolar oluyor. Başka bir deyişle hattın bir metresinin maliyeti 17 bin 500 doları buluyor. Yazık, günah. Böyle bir israfın örneği yok.” diyen Akın, şunları ifade etti:
“KİM DOĞRU SÖYLÜYOR?”
“Dünya genelinde çift hatlı demiryolu yapım maliyeti olarak kilometre başına en fazla 3 milyon dolar tutarında bir maliyet kabul ediliyor. Buna göre bu demiryolu hattının maliyeti ortalamanın 6 kat üzerine mal edilmiş durumda.
73 kilometre uzunluğundaki hat için belirlenen tutar 360 milyon lira. Hattın yüzde 23’ü tamamlandığı için ödenmesi gereken tutar 73 milyon lira olmaydı. Ancak bakanlık 8 yılda 825 milyon lira ödemiş. Bu durum, Sayıştay tarafından da tespit edildi. 752 milyon lira fazladan ödenmiş. Ancak Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı konuyla ilgili soru önergemize verdiği yanıtta böyle bir ödeme yaptığını kabul etmiyor. Bakanlık Sayıştay’ı yalanlıyor. Biz Sayıştay’a mı inanalım, Bakanlığa mı? Kim doğru söylüyor?”