İstanbul’da geçtiğimiz aylarda yaşanan bir olay kadın cinayetlerinin neden engellenemediğini bir kez daha gözler önüne seriyor.
İstanbul’da Galata Kulesi önünde oturan İ.A. ve arkadaşı akşam saatlerinde bıçak ile tehdit ediliyor. Yaşanan olay üzerine polisi arayan kadınlar polisin yaklaşık iki saat sonra geldiğini söyleyerek neden geç geldiniz sorusuna ise cevap olarak polisler “Akşamın bu saatinde neden burada beklediniz? Eve gitseydiniz” yanıtını verdiği öğrenildi.
Cumhuriyet’teki habere göre açıklama yapmak zorunda bırakıldıklarını belirten İ.A, “Onlar gelene kadar canımıza çoktan kastedilmiş olabilirdi” dedi.
Beyoğlu’nda elinde pala ile gezdiği belirtilen saldırgan bu kez de 16 Nisan’da, Beyoğlu’nda İ.A’nın erkek arkadaşının evinin önünde küfrederek bağırmaya başladı. Polisi aradıklarını ama çok uzun süre kimsenin gelmediğini anlatan İ.A, “Biz polisi beklerken birden elektrikler kesildi. Bu şahsın apartmanın önündeki kabloları kestiğini fark ettik. Tekrar polisleri aradık, bu kez aldığımız yanıt, ‘Burası İstanbul ne sandınız? Arayıp durmayın’ oldu.
Birkaç saat sonra polislerin “şüpheliyi bulduk” diyerek kendilerini aradıklarını anlatan İ.A, “Hemen karakola gelin dediler. Ben de ‘Bu adam bana bıçak çekmiş biri. Şikâyet ettiğimi görürse evimi de biliyor bana zarar verebilir. Bu riski almak istemiyorum’ diyerek farklı bir çözüm olup olmadığını sordum. Karşılığında aldığım yanıt, ‘Şikâyetçi olmaya gelmiyorsanız salıyoruz adamı’ oldu. Biz bu adamın elini kolunu sallayarak gezmesini istemiyoruz ama polis bu konuda bize hiç yardımcı olmadı” dedi.
“Bu yaşadıklarımızda bizi en çok üzen şey güvenliğimizi sağlayacak bir sistemin olmadığını fark etmemiz oldu’ diyen İ.A saldırganın birçok kişiyi de taciz ettiğini fark etmeleri üzerine sosyal medyadaki Cihangir Komşu Ağı grubu üzerinden bir dayanışma faaliyeti başlattıklarını da anlattı. Mahalle muhtarlarının da katıldığı bir toplantı organize eden kadınlar ortak bir iletişim grubu kurarak taciz vakalarını birbirlerine bildirmeye karar verdi. İ.A, “Bunu yapmak zorunda kaldık çünkü polisler bir şey yapmayınca biz de daha güvende hissedebilmek için kendi aramızda bir iletişim ağı kuralım dedik” ifadelerini kullandı.
İstanbul Barosu Kadın Hakları Komisyonu’ndan Şükran Eroğlu konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun kadının beyanını esas aldığını hatırlatarak, “Kadın, can güvenliğinden endişe ediyorsa karakola gitmek zorunda değil. Polisin bunu bir ihbar olarak düşünerek derhal kovuşturmak üzere savcılığa sevk etmesi lazımdı. Kanun, şiddet tanısı varsa başvurulara ihbar niteliği yüklemiş. Başka şikâyetler varsa onlar da incelenmeliydi. Polisin kolluk olarak üzerine düşen bütün görevleri yapması lazım. Aksi halde saldırganlar cesaret alacaklardır.”
ABD'li Senatör Lindsey Graham, Uluslararası Ceza Mahkemesinin (UCM) İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ve eski Savunma…
Kadına yönelik şiddeti tek başına biyolojik bir mesele olarak erkek saldırganlığıyla açıklamak en hafif tabirle…
Bu düzen çürümüştür. Şimdi bu çürümüş düzeni yeni anayasa ile tescillemek istiyorlar. Medeni kanunu tartışmaya…
Yenidoğan davası, duruşmanın altıncı gününde devam ediyor. Örgüt lideri olmakla suçlanan Dr. Fırat Sarı savunma…
NNA’daki habere göre “Kurtarma ekipleri, düşman savaş uçaklarının bir konut binasını hedef aldığı ve çok…
Türkiye Komünist Hareketi Tunceli İl Örgütü ,Tunceli ve Ovacık belediyelerine kayyum atanması üzerine bir açıklama…