TKH Genel Başkanı Aysel Tekerek: Yangınlar bir tek AKP’nin yüzünü güldürdü
TKH Genel Başkanı Aysel Tekerek, Manavgat'taki dayanışma ziyareti sonrası izlenimlerini Gazete Manifesto'ya anlattı.
Türkiye bir dizi ilde gerçekleşen orman yangınlarıyla mücadele ederken, AKP iktidarının bu yangınlara müdahale etmeyerek memleketi ateşe attı. Türkiye Komünist Hareketi (TKH) heyeti, geçtiğimiz günlerde Manavgat’taki yurttaşlara bir dayanışma ziyareti gerçekleştirirken, binlerce yurttaşımızın evsiz, konutsuz kaldığı, ormanlık alanlarımızın yanıp kül olduğu, halkımızın yaralarını yine kendi imkanları ile sarmaya çalıştığı bu süreci TKH Genel Başkanı Aysel Tekerek ile konuştuk.
TKH heyeti Manavgat’ta giderek, yangından zarar gören yurttaşlara bir dayanışma ziyareti gerçekleştirdi. Öncelikle izlenimlerinizi aktarabilir misiniz?
Öncelikle, yangında hayatını kaybeden yurttaşlarımızın yakınlarına başsağlığı dilemek, yangından etkilenen yurttaşlarımıza geçmiş olsun demek isterim.
Yangınlar sürerken, Antalya İl Örgütümüz ile bir heyet oluşturarak Manavgat’a bir dayanışma ziyareti düzenledik. Gittiğimiz köylerde yangınlar söndürülmüş, ama bu defa ocaklara düşen yangın başlamıştı diyebiliriz. Konuştuğumuz köylülerin bir çoğunda kızgınlığın asıl sebebi yangınları söndürme konusunda özellikle orman köylülerinin deneyimini kullanmalarına , yangını söndürme konusundaki çabalarının devam etmesine engel olunmasıydı. AKP’ye bu konuda büyük bir öfke duyulduğunu söyleyebiliriz.
Ülkemizde deprem, sel ve son olarak da yangınların birer yıkıma neden olması, bu yıkımların altında da halkın kaldığının birçok örneği yaşanmış olduğundan köylülerin yakın geleceğe ilişkin haklı kaygılarının daha da ağır bastığını söyleyebiliriz. Yani yangından bir gün sonra gelen günlük ihtiyaçların karşılanmasına dönük çabalar, köylülerin içini rahatlatmadığını , AKP yetkililerin ısrarla kalıcı zararların tazmini konusunda sorumluktan kaçmasının kaygıları derinleştirdiği anlaşılıyor. Kasacısı konuştuğumuz köylüler, geriye baktıklarında yanmış köylerini, ileriye baktıklarında ise daha da zor bir yaşamı görüyorlar.
İktidar kah suçu yerel yönetimlere atarak, kah basına sansür uygulayarak, kah THK örneğinde olduğu gibi yalan söyleyerek sorumluluğu üzerinden atmaya çalışıyor. Bunun altında yatan sebepler nelerdir?
AKP, suç merkezi haline gelmiş bir partidir. Bu suç karşımıza her gün yeni bir biçimde çıkıyor. Gün geliyor, İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırıyor, onlarca kadın peşi sıra katlediliyor. Gün geliyor, çift maaşlarla, lüks harcamalarla, gerici uygulamalar ile, yağma ve talanla çıkıyor karşımıza. Bu suçlar büyük suçlardır ve topluma karşı işlenmiş suçlardır. Ve her işlenen suç, aslında yeni bir yalanla yeni bir suçla örtülmeye çalışılıyor. Bunun en bariz örneği de yangınlar ile yaşandı.
AKP THK’nu bilerek, isteyerek kötürümleştirdi. Uçakların hurdaya çıktığı söylendi. Uçakların bakımsızlığı gündeme gelince, bunu gündem yapanlara belirttiğiniz gibi sansür uygulanmaya çalışıldı. Yerel belediyelerin çalışmalarını, halkın gönüllü katılımını neredeyse cezalandırmaya çalıştı.
Burada bir konunun altını çizmek istiyorum. Kamuoyunda yangınla mücadele edememe hali başkanlık rejimine bağlandı daha çok. Ancak AKP başkanlık rejiminden çok daha önce, ülke kaynaklarını eritip bitirmişti. Yangınların başlar başlamaz tespiti, başladıktan sonra hızlı ve etkili bir şekilde söndürülmesi için iki şeye ihtiyacınız var. Birincisi bilimsel ve teknolojik yöntemler ikinci ise kamunun gücü. Ancak AKP ve bilim AKP ve kamu iki zıt kavramlar olduğu için, sonuç bu defa ormanların ve orman köylerinin yanıp tutuşması oldu.
Sellerden, depremlerden ve yangınlardan ne kadar fazla zarar doğabilirse o kadarı doğdu tüm örneklerde.
İzmir’deki deprem, Karadeniz’ deki sel, ve son olarak orman yangınlarında, zararın şurasından dönüldü diyebileceğiniz tek bir örnek yoktur. Zarar en fazla ne olacaksa o kadar oldu.
AKP, buna seyirci kalmadı. AKP bunu bizzat yarattı diyebiliriz. Şimdi ise afetzedelerden birer müşteri yaratma peşindeler. TOKİ örneğinde olduğu gibi.
Yangınların başlamasından hemen sonra AKP’li Cumhurbaşkanı kararıyla orman arazilerindeki imar yetkisinin Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devrine ilişkin ne söylemek istersiniz?
Cumhurbaşkanı kararları ve mecliste çıkan özellikle son kanunların niteliği genel olarak rantın, yağmanın yeniden planlanması üzerine.
AKP, buna benzer yasaları çokça çıkardı. Sonra aynı alanlarda yeniden düzenlemeler yaptı. Özellikle imar kanunlarındaki değişiklikler , kamusal bir ihtiyaç üzerine değil, baştan planlanan bir rantın kılıfını yaratmak nedeniyle çıkarıldığının çokça örneği var.
Yangınlar nedeniyle, AKP yetkilileri, yanan yerlerin imara açılmayacağı gibi açıklamalar yapsa da yanan yerlerin zamanla sadece yüzde 1’ini bahsettiğiniz kanun ile “ cebe indirseler” turizm baronların yüzünü güldürecek ve desteklerini almaya devam edecekler.
Açıkça söyleyebiliriz ki, bu kanun, yangından önce çıkmasa idi yangından sonra mutlaka çıkardı.
Yangınlar bir tek AKP’nin yüzünü güldürdü bu kadar açık.
Memleket yanarken, bir tas su dökmeyen bu iktidardan Türkiye nasıl kurtulur?
Uzun zamandır söylüyoruz. AKP- MHP iktidarı bir azınlık iktidarıdır. Her yeni suçunda da toplumsal kuvvetini ve meşruiyetini yitirmektedir. Siyasi ömrünü sürdürecek tek planı, seçime giden süreçte bazı düzenlemeler ve kanunlar ile elini rahatlamaktır. AKP’nin ABD emperyalizminin desteğinin devam etmesi için yapamayacağı şeyin de olmadığını biliyoruz.
AKP’nin bugün güvendiği tek şey kalmıştır. O da piyasacılık, gericilik, ve işbirlikçilik konusundaki yeteneği.
Dolayısıyla AKP’den kurtulmak ve onu besleyen bu düzenekten kurtulmak için de bizim de tek güvendiğimiz şey, kamuculuğumuz, aydınlanmadan yana oluşumuz, yurtseverliğimiz ve işçi sınıfından gelen tarihsel haklılığımızdır.
Bu haklılığın güce dönüşmesi için çalışıyoruz. Hem AKP’den hem de bu düzenden kurtulmak için.