TKH: Yaşananlar istibdat rejiminin gerçek yüzüdür!
Türkiye Komünist Hareketi (TKH) tarafından yapılan açıklamasında , ""Liyakatla uzaktan yakından ilgisi olmayan bir AKP yöneticisinin dışarıdan rektör olarak atanmasına karşı tepkilerini dile getiren öğrencilere yönelik polis şiddetinin ve gözaltıların nedenini “kutsal değerlere saygısızlığa ya da LGBTİ kimliğine” bağlamak büyük bir manipülasyondur!" ifadeleri kullanıldı.
Türkiye Komünist Hareketi (TKH) tarafından yayımlanan basın açıklamasında, “Liyakatla uzaktan yakından ilgisi olmayan bir AKP yöneticisinin dışarıdan rektör olarak atanmasına karşı tepkilerini dile getiren öğrencilere yönelik polis şiddetinin ve gözaltıların nedenini “kutsal değerlere saygısızlığa ya da LGBTİ kimliğine” bağlamak büyük bir manipülasyondur! AKP’nin ve yetkili isimlerinin yaptığı şey, Kabe fotoğrafını bahane ederek din istismarı üzerinden LGBTİ bireyleri düşmanlaştırma ve Boğaziçi Üniversitesi gündemini saptırma girişimidir! AKP’liler önce Kabe’nin maketini pasta yapıp kesen kendi yöneticilerine, üyelerine ve tarikatlara bakmalıdır. Mesele Boğaziçi Üniversitesi rektörlüğüne yapılan gayr-ı meşru atamadır!” denildi.
“Gündem saptırmayı ve manipülasyonu bırakın! Yaşananlar istibdat rejiminin gerçek yüzüdür!” başlıklı basın açıklamasında, “Eskiden öğrenciler mi seçiyordu?” diyerek Boğaziçi Üniversitesi’nin bütün bileşenlerinin hayır dediği bir dayatmayı savunan Süleyman Soylu ise 12 Eylül faşist darbesinin ağzıyla konuşmaktadır! Biliniyor ki, 12 Eylül öncesi rektörler üniversitenin kendi içinden seçimle göreve gelirdi! 12 Eylül ile birlikte başlayan “yukarıdan atama” ve o dönemlerin YÖK zihniyeti bugün Erdoğan tarafından aynen devam ettirilmektedir. Hatta doğrudan üniversite dışından bir AKP il yöneticisi rektör olarak atanmıştır.” ifadelerine yer verildi.
Açıklamanın tamamı şu şekilde:
“AKP, başta üniversitenin tüm bileşenleri olmak üzere toplumda kabul görmeyen siyasi bir atamayı savunabilmek, öğrencilere yönelik baskı ve kitlesel gözaltıları meşrulaştırmak için manipülasyona başvurmaktadır.
Liyakatla uzaktan yakından ilgisi olmayan bir AKP yöneticisinin dışarıdan rektör olarak atanmasına karşı tepkilerini dile getiren öğrencilere yönelik polis şiddetinin ve gözaltıların nedenini “kutsal değerlere saygısızlığa ya da LGBTİ kimliğine” bağlamak büyük bir manipülasyondur! AKP’nin ve yetkili isimlerinin yaptığı şey, Kabe fotoğrafını bahane ederek din istismarı üzerinden LGBTİ bireyleri düşmanlaştırma ve Boğaziçi Üniversitesi gündemini saptırma girişimidir! AKP’liler önce Kabe’nin maketini pasta yapıp kesen kendi yöneticilerine, üyelerine ve tarikatlara bakmalıdır. Mesele Boğaziçi Üniversitesi rektörlüğüne yapılan gayr-ı meşru atamadır!
“Eskiden öğrenciler mi seçiyordu?” diyerek Boğaziçi Üniversitesi’nin bütün bileşenlerinin hayır dediği bir dayatmayı savunan Süleyman Soylu ise 12 Eylül faşist darbesinin ağzıyla konuşmaktadır! Biliniyor ki, 12 Eylül öncesi rektörler üniversitenin kendi içinden seçimle göreve gelirdi! 12 Eylül ile birlikte başlayan “yukarıdan atama” ve o dönemlerin YÖK zihniyeti bugün Erdoğan tarafından aynen devam ettirilmektedir. Hatta doğrudan üniversite dışından bir AKP il yöneticisi rektör olarak atanmıştır.
“Anayasada darbe izini silmek mümkün değildir” deyip anayasa değişikliğini gündeme getiren Erdoğan’ın sözü üzerinden 24 saat geçmemişken bugün AKP İçişleri Bakanı’nın 12 Eylül darbesinin bir uygulamasına sahip çıkması hem manidar hem gülünç hem de “fıtrat göstergesidir”! “Liyakatsız ve siyasal bir atamaya hayır” diyenleri faşistlikle suçlayan Soylu, öncelikle ağzından çıkan ve 12 Eylül faşist darbesi uygulamasını sahiplendiği sözlerini duymalı, sonra cinsel kimlik üzerinden sarf ettiği nefret söylemine bakmalıdır!
Faşistlik aranacaksa, bakılacak yer bellidir! Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin demokratik, meşru ve haklı tepkilerini polis copuyla baskı altına almaya çalışan AKP ve MHP aynaya bakmalıdır! Ya istibdat ya hürriyet!
Türkiye Komünist Hareketi“