TTB: Hukuki bağlayıcılığı olmayan bir yazıyla istifanın yasaklanması mümkün değildir
TTB tarafından yapılan açıklamada, ''Bakanlık, kanunla belirlenmiş bir hakkı yasaklayamaz; ancak kendi inisiyatifinde olan işlemi belirleyebilir'' ifadeleri kullanıldı.
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyinden yapılan açıklamada, Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan genel yazı ile Kovid-19 salgınının kamu sağlığı için ciddi bir tehdide dönüşmesi tehlikesinin kontrol altına alındığı, buna bağlı olarak pek çok kısıtlamanın artık kaldırıldığının belirtildiği hatırlatıldı.
Buna karşın, genel yazıda, “Her ne sebeple olursa olsun bu süreçte görevinden çakılma (istifa) talebinde bulunan personelin talepleri kabul edilmeyecektir” cümlesiyle bakanlığın bu alanda önceki tutumunu sürdürdüğünün görüldüğü ifade edilen açıklamada, şu görüşler yer aldı:
”Kamu görevlisinin istifasının yasaklanması, zorla çalıştırılması demektir. Zorla çalıştırmanın hangi dönemde ve hangi usule göre yapılabileceği anayasal kurallarla belirlenmiştir. Böyle bir uygulama yapılabilmesi için kesin bir zorunluluk olması ve mutlaka yasal düzenleme gereklidir. Sağlık Bakanlığının genel yazısı ile temel hak ve özgürlüklerin belirlenmesi veya sınırlanmasına olanak yoktur.
Herhangi bir hukuki bağlayıcılığı olmayan bir yazıyla istifanın yasaklanması mümkün değilse de bakan tarafından verilen bu talimat pratik uygulamada Anayasa’nın üstüne çıkmakta; istifa dilekçelerinin kabul edilmemesinden bakanlık bilgi sisteminde değişiklik yapılmayarak kişinin hâlâ kamuda çalışıyor görünmesi sağlanarak başka bir yerde çalışmasının engellenmesine kadar varan aşırı uygulamalarla karşılaşılmaktadır.
Meslektaşlarımızın anayasal temel haklarını ihlal eden her bir işlem açıkça hukuka aykırıdır; Türk Ceza Kanunu’na göre de suçtur. Anayasa’nın 137. maddesine göre, ‘Konusu suç teşkil eden emir, hiçbir suretle yerine getirilmez; yerine getiren kimse sorumluluktan kurtulamaz.’ İşlemlerin bakan tarafından verilen emirle yerine getirilmiş olması da işlemi yapan kişileri sorumluluktan kurtarmayacaktır.”
Açıklamada, hiçbir meslektaşın ya da sağlık ekibindeki herhangi birinin kamu görevinden ayrılmasından yana olmadıkları da bildirilerek, “Tek bir arkadaşımızın eksilmesinin, sağlık hizmetinde kalanların üstlendiği yükü artıracağını biliyoruz. Ancak, aylardır sağlık hizmetlerinin çok ağır koşullarda sürdürüldüğünü de akılda tutarak, bu yükü artık taşımakta iyice zorlanan kişinin yasal hakkını kullanma isteğini geri çevirmeye hiç kimsenin hakkı yoktur; ne yasal olarak ne de vicdanen” denildi.
Kamu görevinden çekilmek, herkesin anayasal hakkı olduğu, bu hakkın kullanılmasına ilişkin usulün Devlet Memurları Kanunu’nda belirlendiği kaydedilen açıklamada, şöyle devam edildi:
“Bakanlık, kanunla belirlenmiş bir hakkı yasaklayamaz; ancak kendi inisiyatifinde olan işlemi belirleyebilir. Bu bağlamda, bakanlığın yetkisi, istifayı kabul etmemek suretiyle ilgilinin bir ay daha kamu hizmetinde kalmasını sağlamaktır. Kamu görevlisi, usulüne uygun olarak görevden çekilmek (istifa etmek) istiyorsa çekilme isteğini bildirdikten sonra -idare istifayı kabul etmez ise- bir ay daha çalışır; ya da hiç beklemeden ayrılarak çekilmiş sayılır (müstafi olur). Her iki ayrılışa bağlanan yaptırım da yasada belirlenmiştir; ayrılan memur çekilmede 6 ay süreyle çekilmiş sayılmada bir yıl süreyle devlet memurluğuna alınmaz.”