Tüm Emekliler Sendikası: Geçinemiyoruz, isyandayız!
Tunceli Tüm Emekliler Sendikası tarafından "geçinemiyoruz" vurgusu yapılan açıklamada, ''Emeklilerin daha fazla açlığa, yoksulluğa ve aşağılanmaya gücü kalmamıştır'' denildi.
Tüm Emekliler Sendikası’na bağlı şubeler Türkiye’nin dört bir yanında eş zamanlı eylem düzenledi.
Tüm Emekliler Sendikası Tunceli Şubesi de düzenledikleri eylemde AKP iktidarı ve başkanlık rejimini eleştirerek İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması ve HDP’nin kapatılması gündemine de değindi. Emeklilerin açlığa ve yoksulluğa mahkum edildiğinin belirtildiği açıklamada, “geçinemiyoruz” vurgusu yapıldı.
“Emeklilere insanca yaşam sağlayacak bir aylık verilmesi zor değil, siyasi bir tercihtir.” denilen açıklamada, “Emekliler kendilerini açlığa mahkum edenlere karşı seslerini duyurmaya, demokratik tepkilerini göstermeye kararlıdırlar” ifadelerine yer verildi
Sendika Şube Başkanı Yaşar Yamaç tarafından okunan, ‘Geçinemiyoruz, isyandayız!’ başlıklı basın açıklamasının tamamı şu şekilde:
”Siyasi iktidarın içine düştüğü ‘yönetememe krizi’ ekonomik, toplumsal ve siyasal olarak ülkemizin son bir yılını belirleyen salgınla mücadele edememe olarak hayatımızın her alanını etkilemiş durumdadır.
Siyasi alandaki yönetememe krizini ‘başkanlık sistemi, tek adam’ ile çözmeye çalışsa da, sistemin anti-demokratik karakteri sonucu, baskıcı ve otoriter uygulamalar artmakta, hukuk düzeninden hızla uzaklaşılmakta, sistem değişikliği ile iyice işlevsizleşen parlamento ise adeta yok sayılmaktadır. Her şey Cumhurbaşkanı’nın iki dudağı arasına yerleştirilmiştir.
Kadın hakları açısından önemli bir kazanım olan İstanbul Sözleşmesi’nden bütün tepkilere rağmen bir gece yarısı kararnamesiyle çıkılması, sendikalara açılan kapatma davaları, HDP’ye açılan kapatma davası, Gergerlioğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesi, son zamanlarda gördüğümüz antidemokratik uygulamalara örnektir. Bütün bir ülke kararnamelerle yönetilir hale gelmiştir.
Dünya ve ülke gündeminde bir yılı da geçen koronavirüs salgını, sağlık sisteminin tartışılmasına ve eksikliklerinin daha iyi görülmesine yol açmıştır. Uzun yıllardan bu yana sağlık sisteminin piyasaya terk edilmesinin sonuçlarını koronavirüs salgını sürecinde hep beraber yaşadık, yaşamaya da devam ediyoruz. Sağlık sisteminin kamusal bir hizmet olması bir zorunluluk olarak kendini göstermektedir. Çok uzun yıllardan bu yana emekli aylıkları yoksulluk sınırının altında yer almaktadır. Ülkenin bütün değerlerini yaratan, emekleriyle bugünleri yaratan emekliler açlığa yoksulluğa mahkum edilmiş durumdadırlar.
Temel ihtiyaç maddelerine yılbaşından bu yana yapılan zam oranları nerdeyse %50 civarındadır. Asgari ücretin 2825 tl olduğu ülkemizde emekli aylığı alan 8 milyon hak sahibinin aylığının 2000 tl nin altındadır. Bu da göstermektedir ki, emeklileri yoksulluk sınırının altında bırakmak yetmemiş açlığa mahkum etmek istemektedirler. Emekli aylıklarına yapılan zamların yeterli olduğunu savunanlar, hayatlarında bir gün bile pazara çıkmamış, elinde file ile alışveriş yapmamışlardır. Ama hayatlarımız üstünde söz sahibi olmaya çalışmaktadırlar. Kaşıkla verdikleri kırıntı sayılacak zamları kepçeyle geri almaktadırlar. İkramiye adı altında iki dini bayram öncesi verilenler ise bayram harçlığına dönüşmüş, emekliler için bir aşağılama aracı haline gelmiştir.
Sözün kısası geçinemiyoruz…
Emeklilere insanca yaşam sağlayacak bir aylık verilmesi zor değil, siyasi bir tercihtir.
Siyasi iktidar tercihini emekçilerden, emeklilerden, yoksullardan yana değil sermayeden yana kullanmaktadır.
Emeklilerin daha fazla açlığa, yoksulluğa ve aşağılanmaya gücü kalmamıştır.
Bıçak kemiğe çoktan dayanmıştır.
Emekliler kendilerini açlığa mahkum edenlere, yok sayanlara, görmezden gelenlere karşı seslerini duyurmaya, demokratik tepkilerini göstermeye kararlıdırlar.
Sağlıklı, barış ve kardeşlik içinde insanca bir yaşam hepimizin hakkıdır. Emekliler olarak bu yaşamı elde etmek için mücadelemize devam edeceğiz. ”