Yanan orman arazileri nasıl ağaçlandırılmalıdır
Türkiye'nin güney illerinde orman yangınları günlerdir etkisini sürdürüyor. Yangın söndürme çalışmaları devam ederken, kamu ve sivil toplum kuruluşları vasıtasıyla bazı fidan kampanyaları da başlatıldı.
Türkiye’nin güney illerinde orman yangınları günlerdir etkisini sürdürüyor. Yangın söndürme çalışmaları devam ederken, kamu ve sivil toplum kuruluşları vasıtasıyla bazı fidan kampanyaları da başlatıldı.
Orman Mühendisleri Odası ve TEMA Vakfı da fidan bağışı kampanyaları başlattığını açıkladı. Söz konusu kampanyalara sporcular, sanatçılar ve pek çok kurum da katılım gösterdi.
Peki, yanan arazide fidan dikerek ağaçlandırma çalışması yapmak doğru bir yöntem mi?
Uzmanlar doğal yöntemlerin ormanlık arazilerin yeniden canlandırılabilmesi için en iyi yol olduğu görüşünde.
İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi’nden Prof. Dr. Doğanay Tolunay, konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede, Akdeniz ve Ege bölgelerindeki ormanlarda hakim ağaç türlerinin kızılçam olduğunu ve yangınlarda kızılçamların tamamının yanmadığını dile getiriyor.
Kızılçamların insanlık öncesinde de bu coğrafyada var olduğunu dile getiren Prof. Dr. Tolunay, bu ağaçların yangınlara karşı uyum sağlamayı öğrendiğini söylüyor:
“Kızılçamlarda kozalaklar yanmıyor. Yanmayan kozalaklar külün üzerine düşüyor. Kozalaktan düşen tohumlar ise toprakta bir süre sonra filizleniyor. Kızılçam ormanlarının gençleşmesi de aslında yangınla oluyor. Çok önceden beri doğal yollarla çıkan yangınlar da bu gençleşmeye sebep oluyor.”
Geçtiğimiz üç gün içerisinde 22 ilde çıkan toplam 71 orman yangınının büyüklüğüne ilişkin kesin hasar tespit çalışmaları henüz yapılamadığı gibi pek çok yangın ise etkisini hala sürdürüyor.
Yangınların söndürülmesinin ardından yapılması gereken ilk ve en önemli şeyin fidan dikmek yerine, yanmış araziyi kontrol altına alıp, koruyup, gözlemlemek olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Tolunay, “Bunun neticesinde bir sonraki baharda metrekarede onlarca kızılçam fidanı olacak” diyor.
“ORMANLAR SADECE AĞAÇ DEĞİLDİR”
“Kızılçam ağaçları gençse ya da kozalağı yoksa yakın çevrede bulabileceğimiz tohumları külün içine atarız. Böylelikle genetik olarak da türlerin devamlılığını sağlarız.”
Prof. Dr. Tolunay, bir bölgede yanmış bir ormanlık arazi için aynı ağaç türüne ait tohumları başka bir bölgeden getirmenin yapılacak büyük yanlışlar arasında olduğunun altını çizerek, “Manavgat’ta yanmış olan alana İzmir’den toplanmış kızılçamları dikmemeniz gerekir. Genetik farklar vardır. Böyle yaparsanız genetik kirliliğe neden olursunuz” ifadelerini kullanıyor.
Öte yandan yanmış bölgede fidan dikerek yapılacak ağaçlandırmanın başka olumsuz yanları da olabilir mi? Bu soruya “Evet” yanıtını veren Prof. Dr. Tolunay şöyle devam ediyor:
“Ormanlar sadece ağaç değildir.
Mesela Ege ve Akdeniz’de ormanlarda yaygın bir şekilde makiler de vardır ve bu bitkiler de yangına uyum sağlamıştır. Defne, meşe gibi bitkilerin yangın sırasında toprak üstündeki sürgünleri yanar ama kökleri zarar görmez. Dolayısıyla bir yıl içinde 1-1,5 metre sürgün verir. Ama siz fidan dikerek ağaçladırma yapmaya ve bölgeyi kazmaya kalkarsanız bu bitkileri de öldürebilirsiniz.”
“İMARA AÇILMA KORKUSU KAMPANYALARI DOĞURUYOR”
Yanmış orman arazilerinin imara açılma korkusunun toplumda oldukça yaygın olduğunu belirten Prof. Dr. Tolunay, hızlıca yapılan fidan kampanyaları arkasında da bu korkunun olduğunu söylüyor.
Prof. Dr. Tolunay, yanan ormanların imara açılmasının Anayasa ile engellendiğini hatırlatarak, “imar korkusu ve endişesinin” kamu ve sivil toplum kuruluşları üzerinde baskı yaratmasının olumsuz yanından şu sözlerle bahsediyor:
“TEMA gibi kuruluşlar bazen vatandaşların baskısıyla ağaçlandırma kampanyalarını yapabiliyor. Tarım ve Orman Bakanlığı da toplumla işbirliği için bu kampanyalar a iyi yaklaşıyor. Hatta teşvik ediyor. Ama hemen ağaçlandırmayıp bir sonraki baharı beklemek en iyisi. Ağaçlandırmayı eğer orman gelmemişse yapsak daha iyi. Çünkü bu durum orman ekosistemlerinin yok olmasına sebep oluyor.”