Reklam
Kategoriler: Köşe Yazıları

Akademinin barış geleneği

Reklam

Akademi gelenekleriyle ayakta durur. Yıllar önce yabancı bir akademisyenin o zamanlar çalıştığım üniversiteyi ziyaretinde, Atatürk büstü altındaki ‘1881-…’ yazısını görünce, bunu üniversitenin kuruluş tarihi sanıp “çok yeni bir üniversiteymişsiniz” dediğini duymuştum; bilmiyordu ki, Dokuz Eylül Üniversitesi 1982’de kurulmuştu, küçümsediği tarihten bile yüz yıl sonra!

Demek istediğim gelenek için belirli bir geçmişe, daha doğrusu ‘gelenek oluşturabilecek kadar uzun bir geçmişe’ gereksinim olduğu. Bu açıdan bakıldığında en eskisi doksan yıllık olan üniversitelerle Türkiye’de bir akademik gelenek oluşturmak zor, hatta olanaksız gibi. Böyle bir durumda akademi, geleneğini toplumsal yaşamın birikiminden oluşturmaya çalışır.

Konuyu ‘Barış Bildirisi’ne, onun hangi temeller üzerinde oluşturulduğuna getirmeye çalışıyorum. Üniversite Konseyleri Derneği’nin (ÜKD) 2008 yılında 7532 akademisyenin imzasıyla yayınladığı ‘Ülkemizi ve Üniversitemizi Gericiliğe Teslim Etmiyoruz” bildirisinden sonra en fazla akademisyenin (1128) imzaladığı bu bildirinin öncülü Aydınlar Dilekçesi, onun da öncülü Barış Derneği ve 1982 yılında açılan davaydı bence.

En iyisi baştan başlamak: Barış Derneği Nisan 1977’de “adil ve kalıcı bir barışın gerçekleşme koşullarının araştırılması, geliştirilmesi, savunulması ve tanıtılması” amacıyla kurulmuştu. Dernek başkanı emekli büyükelçi Mahmut Dikerdem’di. 12 Eylül darbesinden sonra, 17 Mayıs 1982’de dernek üyeleri hakkında dava açıldı. Sanıklar barışı savunmaya devam edip, davayı bir tür 12 Eylül faşizmini teşhir etme ortamına dönüştürdüler ve 1984 yılında Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterildiler. Sonuçta tüm sanıkların beraat ettiği Barış Davasında akademisyenler de vardı. Bir kısmı şimdi aramızda olmayan bu isimleri unutmamak gerek: Metin Özek, Ataol Behramoğlu, Melih Tümer, Ataman Tangör, Sadun Aren, Haluk Tosun. Ayrıca, savcılık listesinde yer alıp soruşturmaya yer olmadığına karar verilenler de vardı: Zafer Toprak, Oğuz Oyan, Veli Lök, Türkan Süren, Erol Mavi.

12 Eylül faşizmi ve karanlığı ülkeyi esir aldığı sırada Aziz Nesin öncülüğünde bir araya gelen ülkenin önemli aydınları, karanlığı delmek için Aydınlar Dilekçesi olarak da bilinen ‘Türkiye’de Demokratik Düzene İlişkin Gözlem ve İstemler’ başlıklı bir metin hazırladı. Bu metnin hazırlanma süreci Yalçın Küçük’e göre “müthiş bir aydın hareketiydi”. Aziz Nesin imzalama gerekçesini şöyle açıklıyordu: “Ben, başkalarının yapmadığı, yapılması gerektiği halde yapmadığı şeyleri yapmakla kendimi yükümlü sayıyorum. Bu sözü kaç yılında söylediğimi anımsamıyorum. Ama hep böyle olmuştur. Konuyla daha yakın ilgisi, ilişkisi olan biyerlerden, birilerinden umutlu bir ses, bir tepki gelsin diye bekliyorum, bekliyorum… ve sonunda o görevi yapmakla kendimi yükümlü görüyorum.(1)

Dilekçe 15 Mayıs 1984 günü Cumhurbaşkanlığı ve TBMM Başkanlığı’na verildi. Aydınlar Dilekçesi’nde işkencenin insanlığa karşı suç olduğu, kapsamlı bir affın gerekliliği vardı. İdam cezalarının kaldırılması, örgütlenme hakkının geri verilmesi de talepler arasındaydı.  Darbe lideri Kenan Evren imzacılar için “Biz çok aydın gördük, vatan hainliği yaptılar. Son Padişah Vahdettin aydındır. Ama memleketi düşmanlara teslim etti. Ben ne yapayım böyle aydını?” diyor ve 1300 imzacının 56’sı hakkında dava açılıyordu. İki yıl sonra beraat eden sanıklar arasındaki, yine bir kısmı aramızda olmayan, akademisyenler şunlardı: İlhan Tekeli, Bahri Savcı, Yalçın Küçük, Mete Tunçay, Şerafettin Turan, Yakup Kepenek, Korkut Boratav, Gencay Gürsoy, Berna Moran, Veli Lök, Cumhur Ertekin, Yavuz Aksu, Hüsnü Göksel.

Evet, Barış Davasının açtığı yolda Aydınlar Dilekçesi yazılmıştı. Aydınlar Dilekçesinin de Barış Bildirisinin öncülü olduğuna hiç kuşku yok. Dedim ya her şey bir gelenek sorunu. Acaba diyorum, Barış imzacıları için “Ey aydın müsveddeleri, siz karanlıksınız karanlık. Aydın falan değilsiniz” diyen Recep Erdoğan hangi geleneğin sürdürücüsü?

Yukarıda isimlerini saydığım hocalarımıza saygıyla…

(1)Cengiz T. Aziz Nesin’den Kızıma Mektuplar. Kültürkent Kuledibi Yay., 2021.

Reklam

Önceki Haberler

Dikkat çeken Fahrettin Altun iddiası: Komployu Erdoğan öğrenince ipini çekmiş

Gazeteci Fatih Altaylı, Fahrettin Altun’un İletişim Başkanlığı görevinden alınmasının gerekçesinin AKP’li bir isme karşı komplo…

14 Temmuz 2025 13:12

AKP’de Cumhuriyet düşmanlığı devam ediyor: Belediye meclis üyesinden tepki çeken sözler

AKP’li eski milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı’nın “kanlı 1923 darbesi” sözlerinin yankısı sürerken bir skandal açıklama…

14 Temmuz 2025 12:32

Trump, Ukrayna’ya Patriot göndereceklerini açıkladı: Putin beni hayal kırıklığına uğrattı

ABD Başkanı Donald Trump, Ukrayna'ya Patriot hava savunma sistemleri göndereceklerini belirterek, Rusya Devlet Başkanı Vladimir…

14 Temmuz 2025 12:13

AKP’nin kamp yaptığı otel, İBB’ye operasyonların ‘itirafçısı’ Aktaş’ın ortağının çıktı

AKP’nin kamp yaptığı otel, CHP’li belediyelere yönelik operasyonların dayanağı olan Aziz ihsan Aktaş’ın ortağının çıktı.

14 Temmuz 2025 10:36

Eğitim İş Bursa Şube Başkanlığı’ndan LGS tepkisi: Öğrencilerin başarısızlığının nedenleri açıklanmalıdır

Eğitim İş Bursa Şube Başkanlığı'ndan yapılan açıklamada Bursa'daki öğrencilerin LGS Türkiye ortalaması altındaki derecelerinin gerici…

14 Temmuz 2025 10:06

İşsizlik Fonu prim gelir oranı yüzde 50’ye çıkarıldı

İşsizlik Sigortası Fonu bir önceki yıl prim gelirlerinin oranı 2025 yılı için yüzde 50'ye çıkarıldı.

14 Temmuz 2025 09:34
Reklam