AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir gecede aldığı İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararına karşı kadınlar sözleşmeden vazgeçmiyor.
Danıştay 10. Dairesi, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının iptali için açılan davaları esastan görmeye devam ediyor. Duruşma ilk beyanların alınmasıyla başladı.
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) adına savunma yapan Avukat Hülya Gülbahar “Kadına karşı şiddetin sistemsel, politik ve hukuksal olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Cumhurbaşkanı’nın savunmanı sürekli olarak ‘fesih’ kelimesinden bahsediyor. Savunman sürekli İngilizce ve Fransızca kelimelerle yabancı dil kültürünün iyi olduğunu göstermeye çalışıyor. Kendisini ayıplıyorum. Çünkü biz de o kadar İngilizce biliyoruz. Neden kavram kargaşası yaratılıyor, uzatılıyor? Anayasa’nın 90. Maddesi çok açık. Çok taraflı sözleşmelerde fesih olamaz. Savunman sürekli Venedik Komisyonu’nun raporundan bahsediyor. Rapordan belli kısımlar alınarak yanıltıcı ifadeler üretiyorlar. Biz raporu okuduk. Biz özet çıkarttık, heyete sunacağız. Venedik Komisyonu’nun hazırladığı raporda Türkiye’nin çekilme kararıyla ilgili ‘Örneği görülmemiş çıkış’ ifadesi kullanılmış. Rapor bazı konularda yetersiz olsa da bizim bütün argümanlarımızı destekliyor” ifadelerini kullandı.
Gülbahar’ın konuşması sürerken Heyet Başkanı uyarı yaptı. Heyet Başkanı, “Sataşma niteliğinde olan ifadeler kullanıyorsunuz. Üzülüyorum” dedi.
İlerici Kadınlar Derneği Genel Başkanı Umut Kuruç, “Bizim milli değerlerimiz şeriat mı? Heyetiniz buna da karar verecek” diyerek şunları kaydetti:
“Cumhuriyet’in temel taşlarından biri laikliktir. Laiklik yurttaşlıktır. Yurttaş da haklarıyla vardır. Laikliğin tasfiye edildiği ortamda tarikatlar artar. Laikliğin tasfiyesi beraberinde çözülmeyi getirir. Laikliğin olmadığı bir toplumda eşitlikten bahsedemeyiz. Zeminimiz hukuktur. Yargıtay, Danıştay, Anayasa mahkemesi bağımsızdır. İdari kararla bu bağımsızlık ihlal edilmiştir. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararını iptal etmemek diğer uluslararası sözleşmelerden çıkışa da kapı açar. Kararınız, SEDAV’dan çekilme kararının önünü de açar. Kararınız, çocuklarımızın her gün tarikat yurtlarında tacize-tecavüze maruz bırakılmasına da karar verecektir. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararına kimler sevinmiştir? Google’dan araştırınca bu kişilerin Cumhuriyet karşıtı kişiler olduğunu görüyoruz. Örneğin 12 yaşındaki bir kız çocuğunu taciz eden Uşaki tarikatı Fatih Nurullah bu sözleşmeye karşı. Bizim milli değerlerimiz şeriat mı? Heyetiniz buna da karar verecek. Tarafsız olması gereken adliyelerde kuran kursu açmak doğru değildir.”
İKD adına savunmasını yapan Avukat Fulya Durak şunları söyledi: İstanbul Sözleşmesi son derece değerlidir. Sözleşme sadece kadına yönelik şiddetin önlenmesi ile ilgili hükümler içermemektedir. Diğer bir koruduğu çocuğa yönelik şiddet ve çocuk istismarıdır.
Dava açan kurumların ardından Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı Hukuk ve Mevzuat Genel Müdürlüğü Milletlerarası Anlaşmalar Daire Başkanı Emre Topal, Cumhurbaşkanlığı kararını savunar şunları söyledi:
“Diğer duruşmalarda da belirttiğim gibi sözleşmeden çıkmak kadına yönelik şiddete karşı yürütülen mücadelede bir sorun oluşturmuyor. Kadına yönelik şiddetle mücadele durmaksızın sürmektedir. Dava dilekçelerine baktığımızda bir uluslararası sözleşmeden Cumhurbaşkanı Kararnamesi’yle çıkılamayacağı söyleniyor. Kararın usul ve esas ilkesine uymadığı da iddia ediliyor. Bu iddiaların ikisinin de yersiz olduğunu savunuyoruz. Karanın hukuka uygun olduğunu düşünüyoruz. Ayrıca kararın kamu yararı bakımından iptali istenmiştir. Kamu yararı ya da başka gerekçelerle anlaşmaların onaylanması ya da yürürlükten çıkması kararı uluslararası ilişkilere göre ve Cumhurbaşkanı’nın yetkisi olan kararnamelerle verilir. Karşı tarafın savunmalarında ‘İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması diğer uluslararası sözleşmelerden çıkışın da önünü açılacak’ deniliyor. Bu düşünce gerçeği yansıtmıyor. Daha önce de belirttiğimiz gibi böyle bir gündem yok. Bu iddiayı söyleyenler kendi itibarını zedeler bu cümleler başka da anlam ifade etmez. Konuyu iç hukuk bakımından ele alırsak Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin en önemli yetkisi Cumhurbaşkanı’na ilk elden düzenleme yetkisi verilmiştir. Sistem, Cumhurbaşkanı’na kararnameyle meclis onayı olmadan düzenle yapma hakkı vermiştir.”
Savunmaların ardından Danıştay Savcısı Nazlı Yanıkdemir, mütalaasını verdi.
Yanıkdemir, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının iptaline karar verilmesini talep etti. Yanıkdemir, mütalaasında şu ifadelere yer verdi:
“Yetkide ve usulde paralellik ilkesi uyarınca sözleşme kanun çıkarılmadan sadece Cumhurbaşkanı Kararnamesiyle feshedilemez. Uygulanacak kural niteliğinde bulunan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinde yer verilen sona erdirme ifadesinin Anayasa 6/7 iptali için AYM’ye başvurulması gerektiği düşünülmektedir. Sözleşme Bakanlar Kurulu ile uygulanmış olup 6284 hala yürürlüktedir. Usulde paralellik ilkesince, aynı usulle fesih edilmesi gerekmektedir. Bu itibarla TBMM tarafından yürürlüge giren sözleşme ancak TBMM’nin uygun bulmasıyla alınacak bir Cumhurbaşkanı kararı ile mümkün olabilecektir. Dava konusu sözleşmede 6281 sayılı Kanun ile uygun bulunduğuna göre sadece Cumhurbaşkanı kararı ile fesih edilemez.”
Bu haber en son değiştirildi 14 Haziran 2022 21:20 21:20
ABD'de Biden'ın Ukrayna'ya uzun menzilli ATACMS füzelerini kullanma iznini vermesi sonrasında Cumhuriyetçilerden sert tepki geldi.…
15 Temmuz Darbe Girişimi’nin ardından Kızılay’a satışı gerçekleştirilen ve değeri yaklaşık 100 Milyon TL olan…
Eski Almanya Başbakanı Angela Merkel, yeni kitabında Donald Trump’ın baş başa görüşmede Trump’ın kendisine Doğu…
İstifa çağrılarına yanıt veren Sağlık Bakanı Memişoğlu, "Bebeklerimizin ölümüne engel olan bir kişiye niye istifa…
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, yasadışı bahis suçlamasıyla tutuklu olan 5 sosyal medya fenomeni hakkında 1 yıldan…
Sinan Ateş Davası’nda abla Selma Ateş'e yönelik saldırıyı azmettiren Servet Bozkurt'un, Ankara’da iki cinayet işlediği…