DİP Genel Başkan Yardımcısı Levent Dölek: Barışın yolu NATO’nun ve emperyalizmin yenilgisinden geçer
"Türkiye’de emperyalist propaganda makinesi ne kadar etkin olursa olsun, anti-emperyalist geleneğin esas köklü ve güçlü olan olduğunu bu vesileyle bir kez daha görüyoruz."
Dünyanın en büyük terör örgütü olan NATO’nun, ABD ve AB emperyalizminin saldırgan politikaları devam ederken, anti-emperyalist mücadelenin bayrağı da yükseliyor. Ülkenin ilerici aydınları ve sosyalistleri NATO karşıtı bir imza kampanyası başlatırken, “Dünya barışının baş düşmanı NATO ve emperyalizmdir” kampanyasının ilk imzacıları bu mücadeleyi yükseltme çağrısında bulundu. Görüşlerine başvurduğumuz kampanyanın imzacılarından Devrimci İşçi Partisi (DİP) Genel Başkan Yardımcısı Levent Dölek, bu imza kampanyası bir başlangıç olduğunu belirterek, Anti-emperyalist mücadele gündemlerinin daha sık önümüze geleceğini vurguladı. Dölek, Manifesto’ya yaptığı açıklamada şunları kaydetti:
“Dünya barışının baş düşmanı NATO ve emperyalizmdir başlıklı imza kampanyamız Ukrayna savaşının başlamasıyla birlikte artan tartışmalar içinde çok kritik bir pozisyon ilanı olmuştur. Bildirinin başlığına bakıldığında, içeriği okunduğunda Türkiye gibi solun güçlü anti-emperyalist geleneğe sahip olduğu bir yerde belki bu “malumun ilamıdır” diyebilirsiniz. Ama değil. NATO’nun ve ABD emperyalizminin suçları malumdur. Bunları alt alta sıraladığınızda kimsenin kolay kolay inkâr etmeye yeltenemeyeceği karanlık ve kirli bir sicildir bu. İşin doğrusu bunu herkesten önce ve herkesten daha iyi şekilde emperyalistler bilmektedir. Bu yüzden de dikkat ederseniz emperyalist propaganda dünya kamuoyunun kılcal damarlarına pasifist biçimler alarak sızmaktadır. Kılıçdaroğlu gibiler dışında NATO’nun ve ABD’nin dünyaya barış getireceğine ve demokrasinin güvencesi olduğuna inandırabileceğiniz çok az kişi bulabilirsiniz. Ama otokratik bir siyasi lideri şeytanlaştırıp arka plana huşu içinde bir “dünya barışı” teması yerleştirerek bambaşka bir hava yaratabilirsiniz. İşte emperyalist propaganda makinesinin yaptığı bugün budur.
Ne yazık ki solda da bunun etkili olduğunu görüyoruz. NATO ve ABD emperyalizminin sol ve ilerici kamuoyundan beklediği eline Amerikan bayrağı alıp sokağa çıkması değildir. Savaşta düşman saflardan ne kadar çok unsuru tarafsızlaştırırsanız bu sizin başarınızdır. Açıkça ve fiili olarak NATO’nun bir tarafı olduğu, NATO’nun kontrgerilla yapılanmaları olarak Neo-Nazi grupların ön cephede yer aldığı Ukrayna savaşında, sola tarafsızlık çağrısı yaptırabilmek burjuva akademiyasının habitatında yaşam alanı bulan, dolar ve Avro fonlarıyla desteklenmiş emperyalist propagandanın ne kadar etkin olabileceğini bize göstermektedir. Böyle bir koşulda ciddi sayıda ve nitelikli bir toplamın çıkıp “Dünya barışının baş düşmanı NATO’dur” diyerek gerçeği parmağıyla göstermesi göründüğünden daha kıymetlidir. Üstelik bunu NATO üyesi olan, üretip Ukrayna’ya sattığı silahlarla bilfiil savaşın içine giren ve yalancı bir arabulucuk görüntüsü altında emperyalizmin diplomatik misyonunu üstlenen Türkiye’de yapmak çok daha kıymetlidir.
Şimdi bu imza kampanyası bir başlangıçtır. Anti-emperyalist mücadele gündemleri daha sık önümüze gelecektir. Türkiye’de emperyalist propaganda makinesi ne kadar etkin olursa olsun, anti-emperyalist geleneğin esas köklü ve güçlü olan olduğunu bu vesileyle bir kez daha görüyoruz. İmza metninde yer alan Türkiye’nin NATO’dan çıkması, İncirlik Kürecik başta olmak üzere emperyalist üslerin kapatılması gibi talepler bir pozisyon ilanının ötesine geçişi ifade etmektedir. Bu taleplerin takipçisi olacağız ve bu talepleri tüm emekçi halka mal ederek gerçekleştirmek üzere mücadelemizi, bu kampanyanın imzacısı olan parti, örgüt ve kişilerle, kampanyaya katılmamış dahi olsa bu talepleri benimseyen çok daha geniş kesimleri de katarak büyüteceğiz. Çünkü barışın yolu NATO’nun ve emperyalizmin yenilgisinden geçer, bahsettiğimiz talepler bu doğrultuda bizlerin üzerine düşen görevleri de tanımlamaktadır.”