Diyarbakır'da 'şeriat' toplantısı
Başkanlığını Hizbullah hükümlüsü Enver Kılıçaslan’ın yaptığı ve Hizbullah’a yakınlığıyla bilinen ‘İslami Tebliğ Tedris İlim ve Hareket Adamları Derneği‘nin Diyarbakır’daki etkinliğinden şeri medreselerin çoğaltılması çağrısı çıktı.
Diyarbakır’da 15-16 Ekim tarihleri arasında Alimler ve Medreseler Birliği (İttihadul Ulema) tarafından gerçekleştirilen “7. Alimler Buluşması” sona erdi. Şeriat buluşmasını andıran toplantıya, Türkiye, Afganistan, Lübnan, Libya, Ürdün, Irak ve Kürdistan Bölgesi, Suriye ve Rojava, İran ile birçok ülkeden radikal İslamcı isim katıldı.
Başkanlığını Hizbullah hükümlüsü Enver Kılıçaslan’ın yaptığı ve Hizbullah’a yakınlığıyla bilinen ‘İslami Tebliğ Tedris İlim ve Hareket Adamları Derneği‘nin Diyarbakır’daki etkinliğinden şeri medreselerin çoğaltılması çağrısı çıktı.
‘İttihad-ul Ulema‘nın Diyarbakır’daki medreselerinden birinde düzenlenen etkinliğin ardından yayımlanan sonuç bildirgesinde ‘Şer’i medreselerin güçlendirilmesi’ çağrısı çıktı.
Sonuç bildirgesinde mevcut eğitim sistemi kastedilerek, şu ifadeler kullanıldı: “Müfredat ve programını, gayri İslâmî herhangi bir yapının tesiri altında kalmadan, İslam’ın emir ve maslahatları doğrultusunda belirleyen Şer’i medreseler ve onların başında bulunan ulema, medreselerimizin tesis vesilesi olan sabitelerden ve üzerinde yol aldığı esas yapıdan uzaklaştırılmadan desteklenmeli ve güçlendirilmelidir.”
Medreselerin müfredatlarının ‘çağımız hastalık ve ihtiyaçlarına cevap verebilecek şekilde düzenlenmesi’ çağrısının yer aldığı bildirgede “Müspet fikrî ve teknolojik gelişmelere uyum sağlamak ve öncülük rolünü hakkıyla yerine getirmek için medrese programına gerekli dersler eklenmelidir” dendi.
LGBTİ+’ların da hedef alındığı açıklamada “Ailenin yıkılması için sapkınlıkların, kanuni güvence altına alındığı bir dönemde, sapkın fikirler gibi, sapkın davranışların engellenmesi konusunda da ulema öne geçmeli ve topluma rehberlik etmelidir” ifadeleri dikkat çekti.
Afganistan’daki Taliban yönetiminin tanınması için çabalar gösterilmesi de istenen açıklamada şu ifadelere yer verildi:
1- Ulema Peygamberlerin (aleyhimüsselam) varisleridir. Peygamberliğin diliyle konuşur, Peygamberlerin ahlakıyla ahlaklanır ve davalarını ayakta tutarlar.
2- Ümmetin dirilişi, insanlığın medeniyetle yeniden buluşması, Müslümanların ve bütün dünyanın hürriyet, refah ve saadeti için ilme yönelmek, Rabbanî âlimler yetiştirmek; bu hedef doğrultusunda ilmi müfredatı hem fikrî ve ilmî sahada hem teknolojik gelişmeleri takip yönünden güncellemek zorundayız.
3- Müslümanları ihya edecek, küfür ve zulümden kurtaracak siyasî ve fikrî liderler yetiştirmek için âlimlerimizin yeniliğe her daim açık olma ihtiyacı vardır. Aynı şekilde insanın haysiyet, değer, saygı ve kişiliğini geri kazanmasında; hayat, bilinç ve vakıayı anlamamızda rehberlik etmeleri için, gerekli bütün ilimler ve yüksek kabiliyetlerle donatılmış önder âlimler yetiştirmek durumundayız.
4- Müfredat ve programını, gayri İslâmî herhangi bir yapının tesiri altında kalmadan, İslam’ın emir ve maslahatları doğrultusunda belirleyen Şer’i medreseler ve onların başında bulunan ulema, medreselerimizin tesis vesilesi olan sabitelerden ve üzerinde yol aldığı esas yapıdan uzaklaştırılmadan desteklenmeli ve güçlendirilmelidir.
5- Medrese müfredat ve programları, çağımız hastalık ve ihtiyaçlarına cevap verebilecek şekilde yapılanmalıdır. Ulema, davetçi yetiştirmeyi öncelikli görevi addetmelidir.
6- Müspet fikrî ve teknolojik gelişmelere uyum sağlamak ve öncülük rolünü hakkıyla yerine getirmek için medrese programına gerekli dersler eklenmelidir.
7- Ulema, sadece ihtiyaç halinde insanların kendilerine başvuracakları ve soru soracakları makamlar değildir. Varisi oldukları Hz. Peygamber salallahü aleyhi vesellem gibi halk ile iç içe, aktif, gündemi takip eden ve belirleyen, hiçbir zaman irşattan ve ümmete rehberlik etmekten kaçınmayan önderler olmalıdır. Ümmetin ilim ile kalkınması için ulema ile halk arasında sıkı ve güçlü bir diyalog olmalıdır.
8- İslam medeniyetinde âlimler her zaman umerayı gözlemiş, idarecileri yönlendirmiş ve yanlış yaptıklarında uyarmışlardır. Ulemanın bu vazifesi adil yöneticilere güç verdiği gibi, ehil olmayan zâlim yöneticilerin verdiği zararları da asgariye indirmiştir. Âlimlerin bu işlevi icra etmesine en çok ihtiyaç duyulan bir zamanda yaşıyoruz. Âlimler her şartta uyarıcı ve yönlendirici sorumluluğunu yerine getirmeye devam etmelidir.
9- İnsan hak ve hukukuyla ve insanî değerlerle ilgili her sorun, âlimlerin sorunudur. Âlimler, insanlık ve Ümmetin sorunları hakkında konuşmaktan ve inisiyatif almaktan kaçınmamalıdır. Hiçbir engel, ulemayı Kürt meselesine müdahil olup bu hususta sorumluluk almaktan alıkoymamalıdır. Bu konuda hak ve adaleti muhafaza ettikleri ölçüde kendilerinden beklenen önderlik vazifesini yapar ve Peygamberlik emanetini de eda etmiş olurlar.
10- Irkçılık; özünde şeytani, günümüz anlamında şekil bulma bakımından Batı menşeli fikrî bir hastalıktır, dinen ve maslahatça savunulacak bir tarafı yoktur. Çünkü özünde İslam akidesine aykırı, tatbikatında ise ümmetin maslahatına düşmandır; ümmetin düşmanlarına hizmetkârdır. Müslüman kavimleri bir arada tutan İslam’dır.
11- Her ne pahasına olursa olsun ulema İslam kardeşliği ilkesini muhafaza etmekle sorumludur. Âlim, Hz. Peygamberin varisi olması hasebiyle kavimler üstü bir duruş sergilemekle yükümlüdür. Ne Müslümanların haklarının gasp edilmesine ne de ırkçılığa sapmasına rıza gösterir. Ulema ümmetten yanadır, elinin uzanabildiği her noktada ümmetin sorunlarıyla ilgilenir.
12- Afganistan İslam Emirliği öncülüğünde uzun yıllar boyunca verilen halk kurtuluş savaşı sonucu Amerika’nın işgaline son verilerek yeniden İslami bir devlet kurulmuştur. Bu durum tüm İslam Ümmeti için bir iftihar vesilesi olmuştur. Bu bağlamda İslam ülkelerinin, Afganistan İslam Emirliği ile siyasi, ekonomik ve kültürel ilişkilerini geliştirilmesi ve Emirliğin tüm Müslüman ülkeler tarafından tanınması için ulema önemli bir rol üstlenmelidir.
13- Afganistan zaferinden sonra istilacı kâfirlerin yol açtığı sorunlardan oluşan ekonomik koşullar, ulemaya da sorumluluklar getirmektedir. Afganistan’daki kardeşlerimiz iktisadî yetkinliğe ulaşıncaya kadar, Müslümanları onlara yardım etmeye sevk etmede ulemanın üsteleneceği önemli vazifeler vardır.
14- İslam toplumlarının ifsat edilmesi için uzun vadeli programlar yapılmaktadır. İnsanlarımızı bu ifsat şebekelerinin şerrinden korumak için ulema sorumluluk almalı ve ümmeti uyandırmaya yönelik kısa ve uzun vadeli programlar yapılmalıdır.
15- İdeolojiler üzerinden evlatlarımızın inançları ile oynanıyor, evlatlarımız, İslam’dan uzaklaştırılıyor, İslam’a düşman hâle getiriliyor. Bu çağın âlimleri, koşullarının getirdiği sorumluluklara muhataptırlar. Bizden öncekiler, krizleri aşıp İslam için zaferlerin kapısını nasıl açtıysa günümüz âlimleri de sorunlarımızı fırsata çevirecek potansiyele sahiptirler.
16- Dış güçlerin program ve stratejileri doğrultusunda yeni nesillerimizin dünyevileştirilmesi ve haz peşinde koşturulup heba edilmesi, Ümmetin yaşadığı en büyük güncel sorunlardan biridir. Âlimlerimiz, ümmetin önündeki bu büyük tehlike karşısında sorumluluk almalıdır.
17- Emperyalistler, ifsat projelerinde kadın hak ve hukukunu suiistimal etmektedirler. Küresel emperyalistlerin kadın ve aile konusunda yaptıkları ifsat faaliyetleri iyi takip edilmeli, kadınların hak ve hukuku korunarak İslam toplumunu muhafaza için mücadele güçlendirilmelidir.
18- Toplumların çekirdeği ailedir. Aile, küresel sömürgeci güçlere karşı güçlü bir kalemizdir. Ümmetin uleması, aile kurumunun korunması için seferber olmalıdır. Ailenin yıkılması için sapkınlıkların, kanuni güvence altına alındığı bir dönemde, sapkın fikirler gibi, sapkın davranışların engellenmesi konusunda da ulema öne geçmeli ve topluma rehberlik etmelidir.”