Eğitim ve laiklik sorununda bir prototip: Taliban

Eşit, özgür, bilimsel ve laik bir eğitim sistemi için mücadele etmedikçe kadınların üniversite kapılarında durdurulma tehlikesiyle karşı karşıya kalmayacağının garantisini kimse veremeyecektir.

Arjin Avcı

1 yılı aşkındır iktidarda olan Taliban, geçtiğimiz haftalarda kadınların üniversiteye gitmesini yasakladı. Üniversitenin kapısında durdurulan Afgan bir kadının söylemi, bu yasağın nelere mal olduğunu özetliyor: “Geleceğime uzanan tek köprüyü de yıktılar!”

Adıyla örtüşeceği şekilde kendilerini “İslam Öğrencileri” olarak gören Taliban, Afganistan’ın yakın tarihinde, özellikle 90’lardan sonra, eğitime büyük bir darbe indirmiştir. Bunun için en başta 1996’da iktidara gelen Taliban’ın, iktidara gelmeden öncesini ve sonrasını incelemek gerekir:

1978’de Sovyetler Birliği’nin desteğiyle iktidara gelen Afganistan Demokratik Halkçı Parti dönemi (1978’den 1992’ye kadar), dünyadaki rüzgârın da etkisiyle kadın haklarının daha çok gündeme geldiği ve okuma yazma seferberliğinin de başladığı bir döneme tekabül etti. Bu dönemde eğitime bakış, anayasalarının 56. Maddesine bakarak da anlaşılabilir:

“Afganistan Demokratik Cumhuriyeti’nin her vatandaşı ücretsiz eğitim hakkına sahiptir. Devlet milli kadrolar ve bireyler yetiştirmek amacı ile; cehaleti yok etmek, eğitim ve öğretimi dengeli bir şekilde dağıtmak, anadilde eğitim almak, zorunlu ilköğretim eğitimini temin etmek, genel, teknik, mesleki eğitimin homojen bir şekilde yaymak, yükseköğretim sistemini geliştirmek için gerekli ortamı oluşturur ve destekler. Afganistan Cumhuriyeti’nde yabancı ülkelerin ve şahısların okul açmalarına yasalara uygun olarak izin verilir ve bu okullardan sadece yabancı bireyler yararlanabilir.”

1978’de 600 yeni okul açılırken, 925.000 civarı vatandaşa okuma-yazma öğretiliyor, kadınlar devlet memurluklarında, eğitim kurumlarında yer ediniyordu. Eğitimin eşit, parasız, bilimsel, ulaşılabilir ve laik olmasını bir çizgi olarak belirleyeceksek; eksiklik ve fazlalıklarıyla beraber bu dönemin bir gelişmişliği temsil ettiğini söyleyebiliriz.

1992’den sonra Pakistan üzerinden gelen cihatçıların işgal etmesi sonucu Mücahitler Dönemi ve Taliban Dönemi olarak ikiye ayrılan bir süreç başlar, ama temelde iki ayrı gerici süreç başladığını, Afganistan’ın yeniden karanlık bir döneme girdiğini görüyoruz. Örneğin 1996’da iktidara gelen Taliban’ın, o dönemki Dış İşleri Bakanı gelen tepkilere şöyle cevap vermiştir:

“Biz askerlerimize bazı sözlerde bulunduk; bunlardan biri de kadınların çalışması ve eğitim görmesinin yasaklanmasıdır. Eğer biz bu sözümüzden vazgeçersek askerler cephe hatlarından çekilerek kendi köylerine geri döneceklerdir. Buna göre muhalifler bizim karşımızda oldukları müddetçe onlarla savaşmak için köy ve kabile savaşçılarına ihtiyacımız var ve bu politikayı devam ettirmeye mecburuz ve bu siyasetin değişmesi ancak savaşın bitmesi ile mümkündür.”

1992’den önce 13 Dini Medrese varken, Taliban döneminde başta 316, sonra resmî olmayan 1000’i aşkın Medrese, Darülhafız gibi kurumlar açılmıştır. Afganistan’daki kadınlar tamamen eğitim hayatından, toplumsal hayattan koparılmıştır.

Afganistan’da 1996’da gelen yasağın bugün tekerrür ettiğini görüyoruz. Fakat buna karşı gelmek bir yana, ülkemizde Taliban sevicileri ortaya çıkmıştır. Taliban heyeti Türkiye’ye davet edilebiliyor ya da AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “Taliban’ın inancıyla alakalı ters bir yanımız yok.” diyebiliyor. Elbette bu şaşırtıcı bir durum değil. Sonuçta kadın üniversiteleri gündemini, pembe otobüsü, haremlik selamlık anlayışı, İmam Hatipleri ortaokula indirmeyi, Camii açmakla övünmeyi, okullara tarikatları-cemaatleri sokmayı ortaya atan zihniyet tam da bu Taliban zihniyetidir.

Eğitim ve laiklik sorunu ise bu zihniyet var oldukça, Taliban bir prototip olarak kalmayacaktır. Eşit, özgür, bilimsel ve laik bir eğitim sistemi için mücadele etmedikçe kadınların üniversite kapılarında durdurulma tehlikesiyle karşı karşıya kalmayacağının garantisini kimse veremeyecektir. Geleceğimize uzanan köprüyü yıkmalarına izin vermeyecek olan tek güç biziz, biz olmalıyız.