Gülin Kara
21 yıllık AKP iktidarının yarattığı verili tablo karşısında en büyük itirazları dile getiren toplumsal kesimlerin başında gençlik geliyor. Gençliğin dinamizmine rağmense hala mevcut tartışmaların büyük kısmı düzenin çizdiği hatta zaman zaman bizzat 21 yılda AKP’nin çizdiği sınırlar içerisinde örülüyor. Salt AKP ve Erdoğan karşıtlığı olarak kendini gösteren bu anlayış öyle geri bir düzlemde konumlanıyor ki memlekete bakarken bir yandan AKP’yi suçluyor bir yandan da AKP’nin yarattığı rejimsel dönüşümü ve buna yol verenleri es geçiyor. Örgütsüz gençlik kesimlerinin bu eksikli bakışı en azından mevcut düzlemde doğal olmakla beraber, bize göre müdahale edilmesi gereken ciddi bir başlık olma niteliği taşıyor. Zaten AKP ile doğalında kavgalı olan gençliğin, Cumhur İttifakınca kapsanması mümkün gözükmediğinden tartışmaları AKP’nin beyhude çabalarından yana değil; memleketi bu noktaya getiren 21 yıllık karanlık dönüşümden ve bu karanlıktan çıkıştan yana derinleştirmek ve geliştirmek gerekiyor.
Gençliğin güncel sorunlarının, genel ya da özel üniversite gündemlerinin üstünde, mevcut karanlığın ve baskı ikliminin mimarı AKP’ye ve başkanlık rejimine karşı alternatif arayışı bildiğimiz üzere AKP ve Erdoğan karşısındaki herhangi bir adayı destekleme noktasında somutlanıyor. Bu noktada gençlik kesimlerinin yolu Millet İttifakıyla vaatleri, siyaseti ve programı sahiplenildiği için değil, bir “sıkışma” ya da tam anlamıyla seçeneksizlik düşüncesi sebebiyle kesişmiş oluyor. AKP ile barışmayacak olan gençliğin, AKP’den kopmuş isimlerle ve AKP’nin değerleriyle örülen bir siyasete dünden razı olduğu gibi düşüncelerin gerçekliği bulunmuyor. Bu sebeple Millet İttifakı da bir yandan gençliği kapsama çabasına devam ediyor, seçimlerde belli oranlarda gençliğin oyunu alacağını düşünse de son noktada temsiliyetini alamayacağını biliyor. Bu yazıda bizi ilgilendiren kısımsa daha önce çok yazıp çizdiğimiz düzen cephesinin gençliği kapsama yarışı değil; gençliğin “temsiliyetinin” kazanılması meselesidir.
Yukarıda sıkışma olarak tariflediğimiz nokta, bir sessizlik ya da hareketsizlik halinden çok siyasi konumlanışla ilgili olarak görülmelidir. Yekpare bir kristalden oluşmayan ve bunda da hiçbir terslik olmayan, o sebeple “genel anlamıyla” ele aldığımız sol siyasetin geriye çekilişi ülkemizde pek çok toplumsal hareketi etkilediği gibi gençlik hareketini de etkiliyor. Siyasetin boşlukları affetmediği, yapılan hataların çoğu zaman karşı “takıma” skor vermeye açık olduğu malum ki seçeneksizliğin sağa karşı sağı dayatması da tam burada ortaya çıkıyor. Sol siyasetin belli bölmelerinin kendini başka siyasetlerin gölgesine sokmaktan imtina etmediği ülkemizin son dönemleri bunun pek çok örneğini sunmuş oluyor.
Yeni bir gençlik hareketinin oluşması ve bu tepkilerin düzen karşıtı pozisyona çekilmesinin yolu solun kendi ilkelerine yaslanarak, en açık ifadesiyle bir adım bile geri basmadan siyasetini dayatmasına göbekten bağlı. Neyse ki solun 40 yılı aşkın bir zamanla ifade edebileceğimiz geri çekilişinin karşısında Türkiye’nin devrimci seçeneğini ayağa kaldırmak için sosyalist hareket, bu sıkışmışlığın ve seçeneksizliğin karşısına Sosyalist Güç Birliği ile çıkıyor.
Gençliğin içerisinde bulunduğu geleceksizlik, işsizlik, gericilik, yoksulluk çemberinden çıkışı tartışırken, yollar “Nasıl bir memleket?” sorusuna çıkıyor. Dolayısıyla gençliğin geleceğini ve kurtuluşunu tartışmak aynı zamanda memleketin geleceğini ve kurtuluşunu tartışma anlamına geliyor. Yarının Türkiye’sinin hangi değerler üzerine inşa edileceği adaylardan veya yüzdelik dilimlerden, alınan milletvekilliği sayılarından çok daha büyük bir anlam taşıyor.
Gençliğin potansiyel arayışlarıyla sosyalist siyasetin taşıdığı iddianın çakışabileceği bir öznelliğe doğru giderken en çok da omurgayı bükmeden, “ama” demeden, başka ön koşullara bağlamadan solun ilkelerinin arkasında durması, devrimci seçeneğin toplumsal tabanını gençlik içerisinde genişletmesi gerekiyor. Bu yarın temsiliyeti gerçek anlamıyla kazanmak demek olacağı gibi bu topraklarda laikliğe, özgürlüğe, eşitliğe ve bağımsızlığa; Sosyalist bir Türkiye’ye daha da yaklaşmak demek olacak.
Yenidoğan davası, duruşmanın altıncı gününde devam ediyor. Örgüt lideri olmakla suçlanan Dr. Fırat Sarı savunma…
NNA’daki habere göre “Kurtarma ekipleri, düşman savaş uçaklarının bir konut binasını hedef aldığı ve çok…
Türkiye Komünist Hareketi Tunceli İl Örgütü ,Tunceli ve Ovacık belediyelerine kayyum atanması üzerine bir açıklama…
İçişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre Tunceli Belediye Başkanı Cevdet Konak ve Ovacık Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül…
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Rusya'nın nükleer olmayan hipersonik ekipmanlarla donatılmış bir balistik füzeyi fırlatarak, Batı'ya…
Beyaz Saray Basın Sözcüsü Jean-Pierre yaptığı açıklamada ne ABD'nin ne de Ukrayna'nın bölgedeki gerilimi arttırmada…