Gençlik, Denizler için Dolmabahçe'de buluştu: Emperyalistler, işbirlikçiler 6. Filo’yu unutmayın!
Dolmabahçe önünde basın açıklaması gerçekleştiren gençlik örgütlerinin anti-emperyalizm ve bağımsızlık vurgusu ön plandaydı.
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan idam edilişlerinin 50. yılında Dolmabahçe’de anıldı. Devrimci Gençlik Dernekleri, DİP’li Öğrenciler, Fikir Kulüpleri Federasyonu, SOL Genç ve Türkiye Komünist Hareketi Gençliği saat 17.00’de Taksim AKM önünde toplanarak “50. yılında gençlik Denizlerin yolunda!” sloganıyla Dolmabahçe’ye yürüdü.
Dolmabahçe önünde basın açıklaması gerçekleştiren gençlik örgütlerinin anti-emperyalizm ve bağımsızlık vurgusu ön plandaydı. Yapılan basın açıklamasında “NATO memleketimizden rica minnetle değil, Denizlerin de bizlere gösterdiği gibi ancak emperyalizmle ve onun işbirlikçileriyle mücadeleyle kovulabilir. Deniz’leri anmak yetmez, onların hayatlarını verdikleri mücadeleyi tamamlamak devrimcilerin ve elbette biz gençlerin boynumuzun borcudur.” sözleri yer aldı.
“Emperyalistler, işbirlikçiler 6. Filo’yu unutmayın!”, “Katil ABD bölgemizden defol!”, Denizlere sözümüz devrim olacak!” sloganları atılan eylemin basın metninin tamamı ise şöyle:
“50. yılında gençlik Denizlerin yolunda!
Sermaye iktidarı bundan tam olarak 50 yıl önce 6 Mayıs 1972’de Türkiye’de o günlerde dalga dalga büyüyen devrimci mücadeleyi durdurmak ve Amerikan emperyalizmi ile sıkı bağları sürdürmek için üç devrimci önderimizi; Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ı idam etti.
Bu üç genç önder, arkalarında kısa ama her anı devrimci mücadeleye adanmış hayatlarını bırakarak idam sehpasına yürüdüler. Bıraktıkları mirasın değerini bilmek, bu topraklara “Kahrolsun Amerika” sloganlarını yazan, sosyalist hareketi yeniden devrimcileştiren 68 kuşağını anlamak bugün her devrimcinin görevidir. Çünkü devrimciler ölürler, ancak devrimler sürer. Devrimleri başarıya ulaştırmak, sınırsız ve sınıfsız bir dünyayı kurmak, Denizlerin yarım bıraktığını tamamlamak bugün sosyalist hareketin ve gençliğin temel görevidir.
Türkiye’de 68 kuşağının mücadelesi dünyada yükselen devrimci dalgadan farklı olarak işçi sınıfının 1960’lı yılların en başından itibaren yükselen mücadelesinin etkisi altında gelişti. Gençlik, kitlesel boykotlarla, işgallerle siyaset sahnesine adım adım çıktı. Ancak 68 kuşağı kampüslere de sığmadı, üniversitede verdiği mücadeleyi adım adım memleketin tümüne yaydı. Gençlik artık halk nerede bir mücadele veriyorsa oradaydı. Üretici mitinglerinde köylülere destek veriyor, lastik fabrikası Derby’de, kablo fabrikası Kavel’de ve daha birçok fabrikada işçilerin mücadelesine omuz veriyordu. 68 kuşağı yüzünü sınıf mücadelesine ve devrime dönmüştü.
Yüzünü sınıf mücadelesine ve devrime dönen Denizlerden bahsederken Mahirleri ve İboları da unutmamalıyız. Tıpkı Denizler gibi 68 kuşağının devrimci önderleri, ülkenin bağımsızlığı ve kurtuluşu için mücadeleye atılmaktan çekinmediler!
Deniz’ler Türkiye’de gerçekleşecek bir devrimin, ABD emperyalizmine ve onun yerli işbirlikçilerine karşı verilecek tutarlı bir mücadeleden geçtiğini çok iyi biliyordu. İşte bu yüzden Türkiye tarihinin gördüğü en şanlı, en azimli anti-emperyalist eylemler bu dönemde gerçekleşmiştir. Devrimci gençlik önce 1968 yılının Temmuz’unda halkların katili ABD’nin meşhur 6.Filo’suna Dolmabahçe yokuşunu dar etmiş, sonrasında tam da bulunduğumuz yerden denize dökmüştür.
Ardından sadece birkaç ay sonra ise Vietnam’ın meşhur işkencecisi “Vietnam Kasabı” lakaplı ABD Büyükelçisi Robert Komer ODTÜ’ye geldiğinde devrimciler emperyalist ajana anlayacağı dilden cevap verdi. Komer’i ODTÜ’ye geldiğine pişman eden devrimciler, Komer’in ABD bayraklı aracını ters çevirip yaktı ve 6 Ocak’ta yanan o ateş bugün hâlâ önümüzü aydınlatıyor. Emperyalizme karşı nasıl mücadele edileceğini bize hatırlatıyor! Emperyalistler de onları burada ağırlayan yerli işbirlikçileri de Komer’in arabasında yanan ateşi ve boğazı boylayan 6.Filo askerlerini unutmasın! Bugünkülerin sonu da aynı onlar gibi olacak!
Emperyalizmle sözde mücadele edip halka yaranmaya çalışmak, ama fiiliyatta onun suyuna gitmek, anti-emperyalizm değildir. Anti-emperyalizm Denizlerin gösterdiği gibi tutarlı eylemlerle olur. Emperyalistlere karşı söylenen hamasi nutuklar ise ancak kendi işbirlikçiliğini saklamak, halkı aldatmak içindir. Bugün ABD Başkanı’nın telefonunu dört gözle bekleyenlerden, ABD’nin bir dediğini iki etmeyenlerden, NATO’nun halklara kan kusan üslerine memnuniyetle ev sahipliği yapanlardan anti-emperyalist olmaz, olsa olsa emperyalizmin “stratejik müttefiki” olur. Filistin halkının katili, Ortadoğu’da ABD’nin bekçiliğini yapan Siyonist İsrail yönetimini kırmızı halılarla karşılayan, Saraylarda ağırlayan iktidarın Filistin davasının yanında olduğu yalandan ibarettir. Bizler ise Filistin halkının onurlu direnişi için Filistin’e giden Denizlerin doğru yolda olduğunu söylüyoruz. Yerli işbirlikçiler İsrail ile ticaret rekorları kırmaktan bahsededursun, bizler emperyalizm Ortadoğu’dan defol diyen Denizlerin yolundayız!
Bu yıl Denizlerin idamının 50.yıldönümü olmakla beraber aynı zamanda Türkiye’nin CHP ve DP oylarıyla NATO’ya katılmasının 70. yıldönümüdür.
Türkiye’nin bu emperyalist savaş aygıtına üyeliği, ülkenin emekçi halkının değil, bu halkın sırtından geçinen bir avuç patronun çıkarları içindi. Topraklarımız 70 yıldır ABD emperyalizminin bölge ülkelerini işgal ve sömürgeleştirme savaşları için sıçrama tahtası oldu. İncirlik üssü soğuk savaş süresince ve bugün halen ABD’nin nükleer silahlarına ev sahipliği yapmaktadır. Malatya’daki Kürecik Üssü ise ABD’nin ve İsrail’in çıkarlarına kalkan olan füze kalkanı sisteminin bir parçasıdır. Bu üsler Ortadoğu’ya kan kusturmaktadır. Karadeniz’in karşı kıyısında süren savaşın da baş sorumlusu olan NATO, ülkemizden defolmalıdır.
NATO memleketimizden rica minnetle değil, Denizlerin de bizlere gösterdiği gibi ancak emperyalizmle ve onun işbirlikçileriyle mücadeleyle kovulabilir. Deniz’leri anmak yetmez, onların hayatlarını verdikleri mücadeleyi tamamlamak devrimcilerin ve elbette biz gençlerin boynumuzun borcudur. Onların 6.Filo’yu denize dökerek, Komer’in arabasını yakarak, NATO üslerine yaptıkları baskınlarla yükselttikleri anti-emperyalist mücadeleyi bizler NATO’yu bu topraklardan bir daha gelmemek üzere kovarak tamamlayalım.
Dünya halklarının gerçek bir barışa ulaşması için NATOya karşı mücadeleyi her alanda yükseltelim! Gençliğin karşı karşıya kaldığı bu hayati görevi başarmak için Denizlerin mirasından öğrenelim, mücadeleyi işçi sınıfının saflarına taşıyalım, güçlendirelim! ”
Basın açıklaması gençlik örgütlerinin denize karanfil atmasıyla son buldu.