Harun Karadeniz: Türkiye devrimini ararken bugünlere bir miras
"Harunların kavgası bugün de gerçek ve günceldir. Onlar nasıl memleketin satılmasına, emperyalizme, sermaye sınıfının eğitim başta olmak üzere tüm alanları yağmalamasına karşı mücadele ettilerse bugünün gençliği de bu mücadeleyi yükseltiyor ve onların bayrağını taşıdığını gösteriyor."
Gülin Kara
Topluma yaklaşımımızı ve kurmak istediğimiz yeni düzenin yapısal özelliklerini bilimsel temeller üzerinden kurmaya çalışmak ne kadar önemli ise yaşadığımız toplumun hafızasını tazelemek ve geçmişin bıraktığı mirası sahiplenmek de o kadar önemli bir mihenk taşıdır. En çok da bireysel kurtuluş hikayelerinin revaçta olduğu bugünlerde, 68’i anlatmak ve mücadelelerini anlamak devrimci gençliğin ajandasında bir görev olarak yazılı duruyor. “Kendini kurtarmak yetmez memleketi kurtarmalı!” diyen bir kuşaktı onlar. 68’in olaylı yıllarının dövizlerinde yazılı olduğu gibi “35 milyon metrekareden” haberleri vardı. Gençliğin kendi sorunlarından yola çıkıp memleket sorunları ile yolu kesişen ve nihayetinde devrimi arayan bir kuşaktı onlar.
Fazlası eksiği ve kendisiyle bizim olan 68 ve 68‘in devrimci gençliğinin hikayesi defalarca kez yazılıp çizildi. Bir hikâyenin ötesinde bugün gençliği içinde bulunduğu açmazdan çıkarabilmek için 68 bir kılavuz olmaya devam etmektedir. O sebeple tekrara düşmeden; aslolan 68’den feyz alıp öğrenci mücadelesinde tarihsel bağları kurabilmek ve daha emin adımlarla yola devam edebilmektir.
Bugün sermaye düzeni tarafından en fazla saldırıya uğrayan, geleceksizliğe, işsizliğe, yoksulluğa itilmiş; eğitim hakkı dahi gasp edilmiş bulunan gençliğin ileriye bir adım atma zorunluluğu öğrenci gençliğin karşısında daha da keskin haliyle belirmektedir. Ancak bunun sonrası ve varacağı nihai nokta da tartışılmalıdır. Genel geçer bir hareketlilik ve yalnız başına bir tepkiselliğin sonuçsuzlukla son bulacağı gerçeği de göz ardı edilmemelidir.
Bu gerçeğin bizi bugün belirli bir program ile kurulu mücadelemizde ısrara götürmesi aynı zamanda tarihsel olarak öncü gördüğümüz isimler ve onların mücadele çizgisi ile birleştirmektedir. Tam da bugün ölüm yıldönümü nedeniyle andığımız Harun Karadeniz yalnızca 68’lilerden olması ile değil o kuşağın tartışmalarında sahiplendiği siyasal çizgi ile bizler için bir öncü olmuştur.
68 gençliğinin attığı ileri adımın sonrasında ne yana evrileceği belki de dönemin en çok tartışılan konularından biriydi. Bu da “Özel okullar devletleştirilsin yürüyüşü”nden, 6. Filo eylemlerine, üniversite işgallerine, milli petrol kampanyalarına kadar atılan tüm adımlarla birikimin hangi potada toplanacağı tartışmasının yürütülmesini gerektiriyordu. Dinamik yapısı ve önemli bir toplumsal aktör oluşuyla yedek kulübesinde beklemeye niyeti olmayan 68 Kuşağı, sınıfsal yapısı gereği doğrudan işçi sınıfının öncülüğünü üstlenecek özelliklerden de yoksundu. Dolayısıyla burada sınıfla bağ kurmanın tek yolu onun öncü gücü olan Parti’den geçiyordu.
Dönemin devrimci gençliğinin öncü isimlerinden olan Harun Karadeniz, bu tartışmaların içerisinde Sosyalist Devrimci hattı güçlendirmiş, gençliğin emekçi halka karşı sorumluluklarını bilince çıkarmıştır. Olaylı yıllar ve gençlik kitabı bugün hala gençlik mücadelesine ışık tutmaktadır. Diğer öğrenci hareketlerinden farklı olarak; gençliğin bir gün içinde yer alacağı işçi sınıfıyla bağını kurmuş, okumuş insan emekçi halkına karşı sorumludur diyerek hepimizin üzerine düşen görevi kavramamızı sağlamıştır. Öğrencilik yıllarından sonra da işçi sınıfı mücadelesinde aktif olarak rol almış, devrime giden yolda işçi sınıfı ile kurulması gereken bağın önemini bizlere göstermiştir.
Harunların yürüttüğü mücadele bir anı olmanın çok ötesindedir. Bugün emperyalizmin ülkemizde ve dünyada kurmaya çalıştığı tahakküm ortadadır. 6. Filo gemileri hala ülkemize demir atmakta, AKP iktidarı emperyalizmin taşeronu olarak görev üstlenmekte ve ülkemiz büyük bir yıkımın eşiğine gelmektedir.
“Özel Üniversiteler Devletleştirilsin!” yürüyüşünün bugün için ne kadar gerçek, güncel ve öğretici olduğu herkes tarafından görülmek zorundadır. Eğitimin sektör haline gelmesi ile birlikte, gençliğin geleceksizliğe itilmesi en büyük sorunlardan biri olarak karşımıza çıkıyor. Bugün ekonomik kriz bahane edilerek ticarethane mantığıyla işletilen özel üniversitelerin fiyatlarına yaptığı fahiş zam bu gerçekliği açıklamaya yeterlidir.
Bugün işçi sınıfı ve gençliğin mücadelesini ortaklaştırması ve yeni bir ülke kavgasını yükseltmesi ülkemiz açısından en temel görev değil midir?
Harunların kavgası bugün de gerçek ve günceldir. Onlar nasıl memleketin satılmasına, emperyalizme, sermaye sınıfının eğitim başta olmak üzere tüm alanları yağmalamasına karşı mücadele ettilerse bugünün gençliği de bu mücadeleyi yükseltiyor ve onların bayrağını taşıdığını gösteriyor.
Bugün gençlik, “bağımsız ve sosyalist bir Türkiye istiyoruz!” iradesine sahip çıkmalı ve cüretini göstermelidir.
Bugün gençlik, “müşteri değil, öğrenciyiz!” sloganını yükseltmeli ve haklarına sahip çıkmalıdır!