Hollywood tarzı kara film
Batı’nın propaganda aygıtları karşısında başta Rusya olmak üzere ona dolaylı ya da dolaysız destek veren ülkelerin hiçbiri dünya kamuoyunu ikna edebilecek yumuşak güç unsurlarına sahip değil.
Emperyal güçler, çıkardıkları paylaşım savaşlarıyla halkları düşmanlaştırıp birbirine kırdırmaktan vaz geçmiyor. Kara filmin seti bu kez de Ukrayna’da kuruldu. Batılı müttefiklerini Rusya’dan koparıp yeniden peşine takmak isteyen ABD, uluslararası ilişkilerde sert güç (hard power) ile yumuşak gücün (soft power) bireşimi olarak tanımlanan akıllı güç (smart power) yaklaşımını uyguluyor. Askeri ve ekonomik unsurlar sert gücü, kültürel ve ideolojik unsurlar ise yumuşak gücü niteliyor. Zor kullanma kapasitesini tanımlayan sert güce karşılık yumuşak güç iknaya dayanıyor. Özellikle bir ülkenin kültürü ve ideolojisi kamuoyu açısından çekici kılınırsa talepleri de daha az dirençle karşılaşıyor .¹
Bugünlerde ABD ve müttefikleri, işgalci Rusya’ya karşı hem ekonomik yaptırımları, hem de dışlayıcı uygulamaları sert güç olarak kullanıyor. Ayrıca Batı medyasının propagandasıyla dünya kamuoyunda oluşturulan ‘Putin kötü, Zelenski iyi’ algısı, yumuşak gücün de etkili kullanıldığını gösteriyor. Olup biten üzerine derin analizler yapma gereksinimi duymayan geniş kitleler, medya izlenimleriyle yetinerek “iyi” diye gösterilenle özdeşlik kuruyor. Yaygın medya, olağan dışı olayları sansasyonel görüntüler eşliğinde haberleştirdiği zaman iletişimin duygusal boyutu insanları yoğun biçimde etkiliyor. Böylece iyi ya da kötü diye imlenen şeyler hakkında kamuoyu kolayca kanaat oluşturuyor. Batı’nın propaganda aygıtları karşısında başta Rusya olmak üzere ona dolaylı ya da dolaysız destek veren ülkelerin hiçbiri dünya kamuoyunu ikna edebilecek yumuşak güç unsurlarına sahip değil. Küresel iklim, kültürel ve ideolojik bağlamda Batı’nın hegemonik etkisi altında bulunuyor. Dolayısıyla Putin, yaptırımlara yönelik misilleme dışında salt sert güç kullanabiliyor. Nükleer tehdit söylemleri de bu seçeneksizliğin dışavurumu gibi duruyor. Kremlin’den yapılan hiçbir resmi açıklama dünya kamuoyundaki savaşa dair kaygıları gidermiyor. Tersine korkuyu ve gerilimi tırmandırıyor. Böylece psikolojik savaşın en önemli aygıtı olan yaygın medyadaki Rusya’ya dönük olumsuz algı pekişiyor. NATO’nun emperyal ülkeleri, yaptıkları silah sevkiyatıyla muhtemelen Ukrayna’da uzun erimli bir kaos ortamı planlıyor. İşgal uzadıkça Putin yıpranacak, Rusya da Batı’dan iyice izole edilmiş olacak. Zaten askeri hedeflerine ulaşsa bile Putin’in kazanımlarını uluslararası düzlemde meşru kılması zor görünüyor.
İşgalcinin iyisi kötüsü olmaz
İşgalcilik yarışında rakipsiz olan ABD, anımsanacağı gibi İkiz Kuleler’in yıkılmasından sonra etkili bir propaganda çalışması yapıp dünya kamuoyuna önleyici savaş doktrinini dayatmıştı. Hemen ardından Afganistan ve Irak’a askeri harekatlar başladı. ABD ve müttefikleri medyatik temsilde kötülere karşı savaşan “iyiler” olarak konumlandırıldığı için işgaller hep meşru gösterildi. Irak, Libya, Suriye gibi ülkeleri yöneten kötü adamlarla savaşıp halkları özgürleştirmek gibi bir demokrasi masalı uyduruldu.
Libya’yı savaş uçaklarıyla bombalayan NATO, savunma örgütü adı altında masum rolü oynayıp yıllardır sınırlarını genişletiyor. ABD öncülüğünde yürütülen her işgalde medya manipülasyonu ve dezenformasyon yapılarak kamuoyu aldatılıyor. Ekranlardan yayılan yalanlar, çok sayıda mecrada yinelendikçe geniş kitleleri ikna etmek kolaylaşıyor. Batılı şirketler petrol kuyularına el koysun diye yalnızca Irak’ta bir milyondan fazla sivil öldü. Ortadoğu’da kaos ortamı yaratılarak ülkeler paramparça edildi.
İlk Irak Harekatı’nda ABD tek kutuplu dünyanın efendisiydi. Teknolojik gövde gösterisine dönüştürülen kanlı savaş, atari oyunuymuş gibi CNN International aracılığıyla tüm dünyaya naklen izlettirildi. Geçtiğimiz günlerde CNN Türk de buna öykünmek istemiş ki Ukrayna’dan savaş görüntüsü diye oyun videosu yayınladı!
İmaj transferi
Günümüzde dijital ortamın haber ve bilgi kaynağı olarak öne çıkmasıyla bireylerin bile manipülasyon ve dezenformasyon yapması kolaylaştı. Örneğin İsrailli askerlere kafa tutan sarı saçlı Filistinli kızın fotoğrafı, sanki bugünlerde Ukrayna’da çekilmiş gibi paylaşıldı. Özellikle afet, savaş gibi olağanüstü dönemlerde yaygın medyada etik değerler hiçe sayılıyor. Bu bağlamda Türkiye’deki başlıca meslek örgütleri geleneksel ve dijital medyada yalan, yanıltıcı haber ve yazıları yayanları uyararak Rusya-Ukrayna savaşına yönelik barış gazeteciliği çağrısı yapma gereği duydu .²
ABD, Putin’in müdahalesini bahane ederek üzerine yapışmış işgalci imajını Rusya’ya transfer etmeye çalışıyor. Ne var ki Ukrayna işgalinin faili Rusya olsa da azmettiren bizatihi Amerikan yönetimidir. Biden’ın NATO’da yeniden hizaya çektiği Batılı ülkeler için bu işgal, silahlanma gerekçesi oluşturmuştur. Silah pazarının canlandırılması, masum canlar pahasına kapitalizme can suyu olacak! Ufukta bloklaşmayı tetikleyen koyu militarist bir dünya düzeni var. Her alanda kırılgan durumda olan ülkemize yönelik bir saldırıya karşı artık daha uyanık olmak gerekiyor. Barış zamanlarında emperyalizmin emrindeki militarizmle mücadele etmeyenlerin silahlar patlayınca uyanıp ‘savaşa hayır’ demesi ne yazık ki bir işe yaramıyor…
Öte yandan Rusya’nın anıtlaşmış edebiyatçılarını, sanatçılarını ve bunların ünlü yapıtlarını yok sayan Batılı merkezler, yeni bir uygarlıklar çatışmasının tohumlarını ekiyor. Dünyanın ortak tarihsel ve kültürel birikimi, körüklenen Rus nefretine alet ediliyor. Akıllı güç, sert gücün emrine giriyor. 20. yüzyılda Batılı kapitalistler, Sovyet komünizmine düşmandı; 21.yüzyılda ise Rus kimliğine düşman oldular. Neo-liberalizme özgü kimlikçi anlayışın ırkçı ve ayrıştırıcı siyasete teslim olduğu artık apaçık görünüyor.
¹ Joseph S. Nye, Yumuşak Güç, Ankara : Elips Kitapları, 2005.