İlerici Kadınlar Derneği 2. Türkiye Konferansı tamamlandı
İKD konferansı bütün kadınları eşitlik, özgürlük, laiklik ve bağımsızlık temelinde yeni bir toplumsal düzenin inşası için, sosyalist kadın hareketine güç vermeye, örgütlenmeye çağırır.
Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde düzenlenen İKD 2. Türkiye Konferansı tamamlandı. Konferans metninin sunumuyla başlayan konfreransta sınıf mücadelesi, laiklik ve emperyalizm başlıklarında sunumlar yapıldı. 66 gündür direnen ETF işçileri de konferansa katıldı. Gericilerin hedef gösterdiği gazeteci Zülal Kalkandelen ve tiyatro oyuncusu Gülsen Tuncer de konferansta yer aldı.
“21. yüzyıl kadınların yüzyılı olacak ama nasıl?” başlığında sunum yapan İKD Genel Sekreteri Nuray Yenil, Kapitalizmin krizleri sosyalizmi çağırıyor. Sosyalist kadın hareketinin öznesi ve öncüsü olarak eşit ve özgür bir ülke kuracağız, dedi.
“Sosyalizm deneyimleri” başlığında sunum yapan İKD GYK Üyesi Nimet Çakılkaya, sosyalizm bize önemli miraslar bıraktı. Eşit ve özgür yaşamın mümkün olduğunu gösterdi. Kendine ait bir oda değil, tüm dünyayı isteyecek kadar ufkumuz açık sözleriyle sosyalizm deneyimlerini anlattı.
“Emperyalizmin kadın hakları aldatmacası” başlığında sunum yapan İKD Genel Başkanı Umut Kuruç, “emperyalizm yalnızca tekelci sermaye veya savaşlardan ibaret değil. Emperyalizmle mücadele örgütsüzlüğe hayır demekten de geçiyor” diyerek emperyalizmle bütünlüklü bir mücadelenin önemini vurguladı.
Eğitim komisyonunun hazırladığı Eğitimde Gericileşme Raporu’nu İKD GYK Üyesi Dr. Semiha Özalp Günal sundu.
“Laiklik ve kadın” başlığında sunum yapan İKD GYK Üyesi Hande Heper, “Laiklik yoksa yurttaşlık yoktur, kul ve köle vardır. Laikliğe açılan savaş aslında kadınlara açılmıştır. Din işleri, devlet işlerinden değil, dünya işlerinden ayrılana kadar mücadeleye devam” diyerek İKD’nin laiklik mücadelesinden vazgeçmeyeceğini belirtti.
Kadın mücadelesi sınıfsaldır başlığında sunum yapan GYK Üyesi Hanife Şahan “Özel alan merkezli hiçbir mücadele kurtuluşu sağlayamaz. Kadın mücadelesinin esas sesi, fabrikalardan, plazalardan, üniversitelerden ekmek ve eşitlik talebiyle yükseliyor. Bizim mücadele hattımız burasıdır” sözleriyle kadın mücadelesinin sınıfsallığından bahsetti.
ETF işçici Songül Baş 66 gündür direndiklerini, patronunun kadın olduğunu ve kadın patronların emekçi kadınlar gibi ezilmediğini, “kız kardeşlik” söyleminin safsata olduğunu vurguladı.
Sunumların ardından sonuç deklarasyonu ve karar önerileri oylandı. Sonuç deklarasyonu ve kararlar şöyle:
İKD konferansı bütün kadınları eşitlik, özgürlük, laiklik ve bağımsızlık temelinde yeni bir toplumsal düzenin inşası için, sosyalist kadın hareketine güç vermeye, aşağıda ki başlıklar etrafında örgütlenmeye çağırır.
1- Kadınların mücadelesi toplumsal kurtuluş mücadelesidir, kadınların eşitliği ancak sınıfsız bir toplumda mümkündür
• Mülkiyet ilişkileri ile birlikte ortaya çıkan işbölümünün neden olduğu kadın üzerindeki tahakküm ancak bu mülkiyet ilişkilerinin ortadan kalktığı koşullarda sonlanacaktır. Dolayısıyla bugünkü mülkiyet ilişkilerinin kar ve sömürü odaklı kurulduğu kapitalizmin yıkılması ve sınıfsız, sömürüsüz bir toplumsal düzen kurulması kadınların kurtuluşunun en temel zemindir.
• İKD yıllardır ‘’hepimiz kadınız aynı saftayız’’ ve ‘’ evrensel kız kardeşlik’’ aldatmacasının karşısında kadın mücadelesinin, sınıf mücadelesinin bir parçası olduğunu ısrarla ortaya koyar. İKD emekçi sınıflarla birlikte toplumsal kurtuluşu hedefler, mücadele zeminini bu bütünlükle tanımlar.
• Kadınların toplumsal konumları toplumsal üretime katkıları ile belirlenir. Kadınların çalışmasının önündeki toplumsal ve geleneksel tüm engeller kaldırılmalı ve kadınlar toplumsal gelişmenin eşit ortakları olmalıdır.
2- Kadınların mücadelesi sermayeye ve sömürüye karşı emeğin mücadelesidir
• Sınıf mücadelelerinin zayıfladığı, sermayenin özüne döndüğü, kriz dönemlerinin sıklaştığı, dünyada solun, sınıf mücadelesini kimliklerle ikame ettiği günümüzde emekçilerin kazanımları büyük bir hızla kaybedilmiştir. Bu süreçten en fazla etkilenen yine kadın emekçiler olmuştur.
• İKD sermayeye, patronların kar hırsı üzerine kurulmuş olan kapitalizme karşı eşitlikçi bir düzeni piyasacılığa karşı kamucu bir ekonomiyi savunur.
• Üretim sürecinde ve toplumsal ilişkilerde kadının eşitliğini sağlayacak en önemli başlıklardan biri, ev işleri, çocuk ve yaşlı bakımı gibi işlerin kamu hizmeti haline gelmesidir. Kadınların çalışabilmesi ve toplumsal gelişmenin eşit ortakları olabilmeleri için çocukla ilgili sorunlar ve yükler kamunun sorumluluğunda olmalıdır. Tüm işyerlerinde ve mahallelerde yaygın olarak ücretsiz kamusal kreşler kurulmalıdır. Kadınların omuzlarına yüklenen bakım hizmetlerinin kamusal hizmetler olarak örgütleneceği bir toplumsal düzen kurulmalıdır.
3- Gericiliğe karşı aydınlık bir gelecek için laiklikten vazgeçmiyoruz!
• Bugün karşı karşıya olduğumuz gerici kuşatma karşısında, kadınların toplumsal hayattaki varoluşu için laiklik mücadelesi yükseltilmelidir.
• İKD amasız fakatsız laikliğin yeniden tesisi için mücadele eder. Sosyalist kadın hareketi başta yaşam hakkı olmak üzere kazanılmış bütün hakların korunması, ileri taşınması, eşit ve özgür bir toplumun yeniden inşası için yurttaşlık hukukunun ve bunun zemin olan laikliğin uygulanması için mücadeleyi büyütür.
• Ülkemizde tarikat ve cemaatlerin tahakkümüne, AKP’nin ideolojik işler bakanlığına dönüşen ve adeta şeyhülislamlık gibi işlev gören diyanetin fetvalarına, sosyal yaşamın haremlik selamlık olarak organize edilmesine, eğitimde gericileşmeye, medrese ve sıbyan mekteplerine, kadın “üniversitelerine” karşı mücadele sosyalist kadın hareketinin öncelikli görevidir.
4- Kadına yönelik şiddet ve cinsiyet ayrımcılığına karşı kadınların örgütlü mücadelesi esastır
• Kadınların toplumsal alanda ikincilleşmesinin ve artan gerici saldırıların en önemli sonucu kadınlara yönelen şiddet ve cinsiyet ayrımcılığıdır.
• İKD kadına yönelik her türlü şiddete ve cinsiyet ayrımcılığını körükleyen gerici politikalara karşı eşitliğin, özgürlüğün her alanda tesisi için mücadele eder.
• Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması ve etkin uygulanması kadar, kadınların toplumsal alanda güçlendirilmesi, toplumsal üretime katılımının önündeki engellerin kaldırılması ve kadınları ikincilleştiren gerici politikalara son verilmesi bütünlüklü bir siyasal programla mümkündür.
5- Kadınların kurtuluşu gericiliğe alan açan liberalizm ile hesaplaşmaktan geçer
• Ülkemizde liberalizmin büyük desteğiyle iyice güçlenen Siyasal İslam iktidara taşınmış, gerici bir rejim kurulmuştur. Liberal ideolojik salgı burada dinci gericiliğin yerleşmesinde önemli bir işlev görmüştür.
• İKD, fırsat eşitliği, girişimcilik gibi kavramlarla kadın emekçilerin sömürüye ikna edilmesinin ve üretim araçları üzerindeki özel mülkiyeti kutsayan, gericiliği özgürlük kılıfı ile pazarlayan her türden liberal ideolojinin karşısındadır.
• Sosyalist kadın hareketi kadınların eşitlikçi bir düzende gerçek anlamda özgürce yaşayabilecekleri bir düzenin yolunu açacaktır.
6- Emperyalizm dünya halklarının düşmanıdır, kadınların mücadelesi emperyalist barbarlığa karşıdır
• Emperyalizm sadece askeri ve iktisadi değil, aynı zamanda siyasi, ideolojik ve kültürel bir hegemonya kurar. İktisadi ve siyasi yapıdan, hukuka, yaşamı kavrama, kültür, sanat, tüketim ve beslenme alışkanlıkları, düşünce biçimleri, dil, toplumsal ilişkiler ile diğer birçok tercihi, alışkanlığı ve algıyı dayatır, dönüştürür.
• Sosyalist kadın hareketi milyonlarca kadın ve çocuğun mülteci/göçmen ya da sığınmacı konumuna sürüklenmesinin sorumlusu ve suçlusu olan emperyalist saldırganlığa karşı mücadeleyi büyütürken, emperyalist hegemonyanın ideolojik aracı haline gelen kimlik siyasetinin kuşatması ve onun araçları olan sivil toplumculuk mekanizmalarının da karşısındadır.
• İKD, dünya halklarının baş düşmanı olan emperyalizme karşı bağımsızlığı, halkların kardeşliğini ve barışı savunur.
7- Kapitalizmin krizi derinleşirken sosyalist kadın hareketi için olanaklar artmaktadır
• Bugün kapitalizmin yaşadığı en büyük dördüncü kriz ve emekçilerin omuzlarına yüklenen bu krize karşı ortaya çıkan tepkiler, direnişler bütünlüklü bir sınıf mücadelesinin konusudur. Çok boyutlu olan bu krizin faturası emekçi sınıflara kesilirken, sermayenin tekelleşmesini güçlendirdiği ve kârını büyüttüğü ortadadır.
• Kapitalizmin krizinin en ağır sonuçlarını kadınlar yaşamaktadır. Dolayısıyla ilk cevabın kadınlardan gelmesi tesadüf değildir. Gerek emek rejimleri ve kadınların üretim sürecindeki konumu, gerekse gerici politikaların güçlenerek kadınları kuşatmasına karşı ortaya çıkan tepkiler kimlik mücadelesinin değil, yeni bir toplumsal düzen mücadelesinin, yani sınıf mücadelesinin konusudur.
• Sosyalist kadın hareketinin eşitlik, özgürlük, laiklik ve bağımsızlık temelinde yeni bir toplumsal düzen programı ile kadınların kitlesel eylemlere dönüşen tepkileri ve talepleri kesişmekte, olanaklar artmaktadır.
• İKD bugün karşı karşıya olduğumuz bu karanlık tablodan tek gerçekçi çıkış yolunun sosyalizm olduğunu ilan eder. Sosyalizm mücadelesi bugün emekçi sınıfların ve kadınların ertelenemez ve gerçekçi tek seçeneğidir.
İKD kadınlar için tam ve gerçek bir eşitlik sağlanana kadar örgütlü mücadelesini yükseltecektir.
1. İstanbul sözleşmesi hakkında karar önerisi
Kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusunda taraf devletlere önemli yükümlülükler getiren İstanbul Sözleşmesi’nin fesih kararı, laikliğin tasfiyesi, hukukun yok sayılması ve başkanlık rejiminin tek adam yönetimi anlamına geldiğinin kanıtıdır. Gerici çevrelerin talebi ile alınan bu karar aynı zamanda anayasanın laiklik ilkesinin ihlalidir. Kadınların yaşam hakkını tanımayan bu kararı bizlerde tanımıyoruz. İKD İstanbul Sözleşmesi’nin tekrar yürürlüğe girmesi ve etkin uygulanması için mücadelenin Laiklik mücadelesinden bağımsız olmadığını bilerek bu mücadeleyi yükselterek devam eder.
2. İran’da ki gelişmeler hakkında karar önerisi
İran’da başörtüsü dayatması bir kez daha gericiliğin gerçek yüzünü ve laikliğin önemini ortaya çıkarmıştır. Ülkemizde siyasal islamcıların savundukları rejimin somut bir örneği İran’da yaşanırken, İranlı kadınların bugün bu dayatmaya ve gerici kadın düşmanlığına karşı ayağa kalkması çok önemlidir. İKD. İran’da şeriat rejimi karşısındaki bu tavrın laiklik ve emperyalizme karşı mücadeleyle güçleneceğini bilerek Laiklik için mücadeleyi büyütür.
3. Cumhuriyet Gazetesi yazarı Zülal Kalkandelen gericiliğe karşı laiklik ve Cumhuriyet’i, yaşam hakkını savunduğu için uzun süredir gerici odakların hedefi haline gelmiştir ve bu odaklar tarafından her türlü tehditle karşı karşıyadır. En son İran’da tesettür nedeniyle öldürülen Mahsa Amani ile ilgili yazdığı yazı da bahane edilerek bu tehditlerin dozu artmıştır. İlerici Kadınlar Derneği bu tehditler karşısında Zülal Kalkandelen’in yanındadır. İlericilik, laiklik ve yaşam hakkı mücadelesinde kendisiyle omuz omuza yürümeye devam edecektir!