İmamoğlu'ndan 'terör soruşturması' iddialarına belgelerle yanıt
İmamoğlu "Görev ihmalleri zincirinin sorumlusu da doğal olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır. Bu bir hukuk davası değil siyasi davadır. Bu kişisel değil ulusal davadır. Bu bir haysiyet davasıdır. Kimse bizden susmamızı bekleyemez." dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, İçişleri Bakanlığı’nın İBB için ‘terör’ iddialarıyla başlattığı soruşturmaya ilişkin değerlendirmelerde bulunuyor.
Satırbaşları şöyle:
İstanbul iradesinin aksine gayri meşru, gayri ahlaki ve anti demokratik müdahaleler bir takvim ve bir disiplin dahilinde devam ediyor. Bunları belgeleri ile size açıklayacağım. Önce siyasi yasak ve hapis kararı aldığım dava, ardından belediyeye yönelik sözde terör soruşturmasının tamamlanıp sürecin adli makamlara teslimi bugün sizlere İçişleri Bakanlığı’nın İBB’ye yönelik iddiaları ile ilgili ayrıntılı ve yeni bilgiler vermek üzere bir araya geldik.
Müfettiş heyet başkanlığından alındı ve Ankara’ya çekildi. Sağlık sorunları bu konuda sık kullanılan bir gerekçedir. Görevden alınan baş müfettiş yerine bir dönem AK Parti’den milletvekili adayı olan bir kişi getirildi. Beylikdüzü belediye başkanlığı dönemimde 28 ayrı soruşturma açan aynı kişi. Bu zatın sicili belgelidir. Bu kişi 20 Mayıs 2019’da Beylikdüzü Belediyesi’ne yine bir soruşturma açıyor. Belediye başkanı olarak ifademi almak istedi oysa ki o işlemin tarihi 31 Mart 2019 seçimlerinden sonra.
Eğer adaletli olduğunu iddia ediyorsan Ataşehir, Seyhan gibi CHP’li belediyelerine gösterdiği sertliği yüzlerce AK Partili ve MHP’li ilçe belediyelerine de göster. ‘Ben adil birisiyim’ demeye çalışıyor. Ne adalet, ne hukuk, ne vicdan senin ruhunda yer bulmuyor. Yüce Allah İnsanı insan yapan bu melekeleri senden almış. Sen aklı da kalbi de sadece kötülüğe çalışan bir zatsın. Geçen yıl 557 adet dediği terörist sayısını ülkedeki enflasyon oranında artırmış bin 668’e çıkartmış. İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak terörle mücadelenin neresinde olacaksak orada olduğumuz için dosyalarda göreceğiniz üzere bu bin 668 kişiyle ilgili de bilgi sorduk ve ne yazık ki cevap alamadık.
İçişleri Bakanı 23 Aralık Cuma günü attığı son tweeti inceleyin. Bu tweet ile belediye ve terör arasındaki iltisakı sözüm ona tekrar iddia etti. Konu yargıya taşınmışken yargıyı tehdit etmeye yönelik faaliyetlerini sürdürdü. Bu iddialara sessiz kalmamız beklenemezdi.
Bakan ‘Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmadan belediyeye personel aldılar’ diyorlar. Biz 27 Haziran 2019 günü mazbatamızı aldık. Bakan Bey’in bilerek istismar ettiği şu: Anayasa Mahkemesi biz göreve geldikten 5 ay sonra 28 Kasım 2019 tarihinde bir karar aldı. Buna göre kamu kurumlarında işe alınacak personel için güvenlik soruşturması, arşiv araştırması talebini yasal bulmadı ve kaldırdı. Yeni yasa çıkana kadar işe alınan personel için bu evrakı talep etmek en yüksek yargı makamınca yasaklanmıştır. Bu yasak kararı 81 il valiliğine bizzat İçişleri Bakanı Soylu tarafından resmi yazıyla ve imzasıyla iletilmiştir. Biz İBB olarak İstanbul Valiliği’ne Kasım 2019’da bünyemize alacağımız bir memurumuz için arşiv araştırması talep etmişiz. Valilik de 30 Aralık 2019 tarihinde AYM kararına göre ‘bu evrakı istemeyezsiniz’ demiş. Yazıyı bize iade etmiş.
AYM 28 Kasım 2019’dan yasa çıkan 18 Nisan 2021’e kadar bakanın ‘yapmamışlar’ dediği araştırmanın yapılmasını zaten yasaklamıştı. AYM’nin yasak kararı olan 17 ayda İBB’nin iştirak şirketlerine 11 bin 351 kişi işe alındı. Bu dönemde arşiv araştırması, görev soruşturması yasaktı. Bu kanunun AYM değişimiyle netti. Bakan bunu bilmiyor mu?
Müfettiş raporuna göre kurumlarımıza alınan 25 bin 361 kişiye arşiv araştırması ve güvenlik soruşturması yapılmış. AYM’nin yasakladığı dönemde işe alınan 13 bin civarındaki personele de müfettişin sorguladığı dönemde yapmışlar. Şimdi bizi o dönemde ‘niye yapmadınız?’ diye savcılığa veriyorlar. AYM kararına kadar ve 17 aylık aradan sonra yeni yasa çıkınca İBB arşiv ve güvenlik araştırmaları konusunda üzerine düşeni yapmış mıdır? Yasak kararı öncesi 5 aylık ve yeni yasa sonrası 8 aylık toplamda 13 ayda işe giren 7 bin 500 kişi için arşiv araştırması ve güvenlik soruşturmasını talep ettik. Toplam 10 bin 277 arşiv araştırması talebimizin 9 bin 617’sine cevap aldık. 660 kişinin arşiv araştırması içinse 1 yıldır cevap bekliyoruz.
Eski Başkan Mevlüt Uysal ve Vali Ali Yerlikaya’nın sorumlu olduğu dönemde işe alınan 4 bin 116 kişiden bin 800’ü için güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması istenmemiş. O dönemde AYM kararı yokken. Sayın bakanın tarifiyle Uysal ve Yerlikaya gibi bizim gibi hileci mi oluyor?
2’nci iddia. Bizim hülle yöntemi kullandığımızı, özel sektör seçeneğinden kayıt aldığımızı iddia ediyor. Eğer dediği gibi hülle yöntemi kullanıldıysa bizden önceki 6 ayda işe alınan 4 bin çalışanının bin 400’ünün de adli sicil kaydı özel şirket seçeneğinden alınmış olmasını nasıl yorumluyorsunuz? Partili eski belediye başkanına da hülleci mi diyorsunuz? Bunu açıklayın.
3’üncü iddia değerlendirme komisyonu olmadığı ve geç değerlendirme yaptığı yönünde. Belediyemiz İSKİ ve İETT’de görevini yapmaktadır. İştirak şirketlerimizde de değerlendirme komisyonunu kurduk. Gelen tüm arşiv araştırmaları da bu komisyonda değerlendirildi. Bin 105 dosya ele alındı, 974 dosyaya işlem yapılma gereği görülmedi. 46 terör iltisakı içeren kişi işten çıkarıldı 53 kişi de arşiv araştırmaları nedeniyle iş akitleri feshedildi. Siz basit sabıka kaydında bile silahlı terör örgütü üyeliği, bombalı terör eylemi ve bunun gibi suçları olanları istihdam etmişsiniz. 2017’de işe aldığınız A.T., 2018’de işe aldığınız R.A. bunlardan birkaçı. 3 terör örgütü İBDA-C üyesi sabıkalı personelin iş akitlerini de biz feshettik.
2019 Şubat ayında Mevlüt Uysal döneminde işe alınan Y.Y. yine ocak ayında 2’nci kez işe aldığınız O.Ç. nasıl oldu da gözden kaçtı? Sabıka kayıtlarına ‘silahlı terör örgütü yöneticiliği’ yazıyor. Savcılığa İçişleri Bakanlığı’nın sunduğu 500 sayfadan fazla o rapor henüz bizde yok. Duyumlarımıza göre bu raporda hakkında işlem yapılması istenen kişiler sadece ve sadece ben ve yine benim dönemimde eski yeni yönetici arkadaşlarım. Aynı şeylerle suçlanıyoruz. Eğer savcılığa sunulan raporda dönemin İBB Başkanı Mevlüt Uysal ve İBB yöneticileri hakkında da işlem talep etmişse bir lafım yok. O raporda sadece Ekrem İmamoğlu ve onun yöneticileri suçlanırsa gök kubbeyi başınıza yıkarız.
AK Parti Milletvekili adayı müfettiş bu eksikliği yapmışsa görevi ihmal suçu işlemiştir. Hesabını da bakanıyla birlikte hukuk önünde öder. Biz sadece 1 0cak 2019 ve göreve geldiğimiz 27 Haziran 2019 arasını inceledik. Arkadaşlarım 2019 öncesini de inceliyor. Kendi yaptığın uygulamalarla birlikte partili arkadaşlarını da yaktın haberin olsun.
Belediyemizle ilgili bir diğer iddiası terör örgütlerine katılanların ailelerine iş verdiğimiz yönünde. Güvenlikten sorumlu bir bakan terör örgütlerinin reklamını bu kadar aleni niçin yapar? Bakan resmen devlet ağzıyla terör örgütü üyelerine sahip çıkılmasının reklamını yapıyor. Bakanlığın Türkiye Cumhuriyeti tarihinin yüz karası. Belediyecilikle alakan yok. Belediyeler güvenlik kuruluşları değildir. Terör örgütlerine kim katılmış, aileleri kimdir bunları belediyeler bilmez. Bunu bilmesi gereken kurumlar sizin başında olduğunuz kurumlardır.
Sayın Bakan emniyet ve istihbarat gibi hayati önemdeki güvenlik konularını bağladığınız bakan yardımcınızın kardeşi FETÖ terör örgütü üyesi ve yurt dışında kaçak bir firari. 15 Temmuz 2016’dan bu yana.
Kardeşi FETÖ firarisi olan bakan yardımcısını Ağustos 2018’de yardımcınız olarak atayınca siz de bir terör iltisaklısına jest mi yapmış oluyorsunuz?
Acaba güvenliği ve istihbaratı emanet ettiğiniz Sayın Çataklı’nın firari kardeşi nedeniyle FETÖ iltisaklısı olmasından yola çıkarak bu kritik göreve getirilmesi sizin de FETÖ terör örgütüne yaptığınız bir jest midir?
2020’de “Bir tek FETÖ’cüyü göreve getirmişsem bu ülkeye ihanet etmişimdir” demiştiniz. Hemen ardından atadığınız 2 kaymakam FETÖ soruşturması kapsamında görevden alındı. Devletin güvenliği emanet edilen kişi daha burnunun ucundakileri göremiyorsa devletimizin güvenlik zafiyeti var mıdır?
Görev ihmalleri zincirinin sorumlusu da doğal olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır. Ya ortaya koyduğumuz bu fotoğrafı yaratacağı kaosa razı geleceksiniz ya da İçişleri Bakanı koltuğunda oturan ve yüz kızartmayacak birini göreve atayacaksınız. Sayın Soylu olmamıştır. İçişleri Bakanlığı kapasitesi yok. Onlarca kez hem AK Parti’yi hem de iktidarı rezil etmiştir.
Görev ihmalleri zincirinin sorumlusu da doğal olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır. Bu bir hukuk davası değil siyasi davadır. Bu kişisel değil ulusal davadır. Bu bir haysiyet davasıdır. Kimse bizden susmamızı bekleyemez.