Birleşmiş Milletler’in ‘Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü’ ilan ettiği 17 Haziran’da her yıl çeşitli etkinliklerle çölleşme ve kuraklık sorununa dünya kamuoyunun dikkati çekilmeye çalışılıyor. Sınıf çıkarlarını önceleyen kapitalizmin siyasi temsilcileri iklim krizini hafife alıyor. Bu nedenle bilim insanlarından çok iktidar sahiplerine kulak veren geniş kitleler krizin boyutlarını ve olası sonuçlarını tam olarak bilmiyor.
Kapitalist ekonomik faaliyetler yüzünden dünyamızda ortalama yüzey sıcaklıkları yıllardır artıyor. Sıcaklık arttıkça su rezervleri azalıyor. Bilimsel çalışmalar kuraklık riskinin buna bağlı olarak yükseldiğini gösteriyor. 1970’li yıllardan beri üretim modelinin olumsuz etkilerinden kaynaklanan çevre krizlerinin yüzde 50’si kuraklığa bağlı afetler olarak kayıtlara geçmiş. Günümüze değin bildirilen ölümlerin yarıya yakını da yine aynı nedene dayandırılıyor. Kuraklık yüzünden ortaya çıkan trajik can kayıplarının 10’da dokuzu ise az gelişmiş ülkelerde yaşanmış [1]. Ne var ki kuraklık artık gelişmiş ülkeleri de tehdit ediyor. İnsana ve çevreye düşman olan kapitalist model, dünyanın sürdürülebilirliği için büyük bir tehdit oluşturuyor.
Kapıdaki su ve gıda krizi
İklim krizinin etkisiyle yağışlar azalınca toprağın nemi de düşüyor. Su kıtlığı yüzünden kuruyan verimli topraklar toza dönüşüyor. Birleşmiş Milletler Dünya Meteoroloji Örgütü’nün 11 Mayıs tarihli son raporuna göre 2000 yılından bu yana kuraklık sayısı ve süresi önceki yirmi yıla oranla yüzde 29 artmış. Bu yıl yaklaşık 160 milyonu çocuk en az 2,3 milyar insanın su krizine bağlı uzun süreli kuraklıklara maruz kalacağı belirtiliyor. Önümüzdeki yılların da şiddetli yağışlara karşın kurak geçmesi bekleniyor[2].
UNICEF dünya genelinde her yıl yaklaşık 55 milyon insanın kuraklıktan doğrudan etkilendiğini bildiriyor. 2040 yılına kadar her dört çocuktan biri aşırı su kıtlığı olan bölgelerde yaşayacak. Hemen her yerde hayvancılık ve tarım için tehlike çanları çalıyor. Bu bağlamda hiçbir ülkenin kuraklığa karşı bağışık olmadığını akılda tutmamız gerekiyor [3].
Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) Altıncı Değerlendirme Raporu’na göre Türkiye, aşırı hava olayları karşısında Avrupa’nın en kırılgan ülkesi. Raporda aşırı sıcaklıklara, su kıtlığına ve gıda krizine karşı acilen önlem alınması öneriliyor [4].
Kuraklıkların süresinde ve etkilerinin şiddetinde yukarı yönlü bir gidiş var. Bu durum, insan topluluklarıyla birlikte diğer türlerin yaşamını da ilgilendiren ekolojik sistemi tehdit ediyor. Dolayısıyla dünyanın sürdürülebilirliği için radikal girişimlere gereksinim var. Uzmanlar, ağaçlandırma yoluyla su döngülerini iyileştirip toprakta verim kaybının önüne geçilebileceğini öngörüyor. Arazi restorasyonu denen bu tür çalışmaların yanı sıra sürdürülebilir tarım biliminin (agroekoloji) rehberliğinde yürütülecek yeni üretim ve tüketim süreçleriyle topraklar korunabilir. Üretim sürecinde daha az toprak ve su ile daha fazla besin elde etmeye yönelik sürdürülebilir bir sisteme işlerlik kazandırmak gerekiyor. Tüketim sürecinde ise beslenmeye dönük alışkanlıkların tümden değiştirilmesi hedefleniyor. Zira bir kilo sığır eti üretmek için 15.000 litre, bir kilo tavuk için 4.000 litre su tüketmek gerekiyor. Oysa bir kilo tahıl için sadece 1.600 litre civarında su yeterli oluyor [5]. Böylece bitki temelli beslenmeye geçerek hayvani gıda tüketiminin azaltılması veya durdurulması sağlanıyor. Proteinden zengin bitkisel diyetlerle insanların yetersiz beslenme riskinin de önüne geçiliyor.
Somutlaştırmak gerekirse besin üretim sürecinde atalık tohumlar ve damla sulama, tüketim sürecinde ise vejetaryen beslenme kavramları önem kazanıyor. Bu tür proaktif önlemler alınmazsa 2030 yılına kadar 700 milyon insanın kuraklık nedeniyle yaşam yerini terk etmek zorunda kalacağı öngörülüyor. Savaşlar nedeniyle yerinden edilmiş 100 milyon insana[6] iklim krizi sebebiyle göç edecekleri de katarsak 21.yüzyılda geniş çaplı bir kavimler göçü olması muhtemeldir.
Türkiye’de krizler çarpışıyor
Ülkemiz insanı, siyasi iradesini tümden yitirmiş bir iktidarın tetiklediği ekonomik krizle boğuşuyor. Birleşmiş Milletler’in son raporunda 84 milyon nüfuslu Türkiye’de 14.8 milyon kişinin yeterli beslenemediği belirtiliyor [7].
Yakın bir gelecekte iklim krizinin olası etkileri bu olumsuz tabloya eklenirse sosyal adaletsizlik çok daha ürkütücü boyutlara ulaşacak. Kuraklıkla birlikte geniş kitleler için güvenli gıdaya erişim hayal olacak. İşte bu yüzden sosyal adaleti iklim adaletiyle birlikte düşünmek gerekiyor. Sürdürülebilir çevre konusu yaşamsal bir öneme sahip. Suya, gıdaya erişim veya zorunlu göç kırılgan kesimler açısından çok daha vahim sonuçlar doğurabilir. Irkçılık, cinsiyetçilik, türcülük gibi toplumsal sorunlar için mücadele yürütülenler derhal iklim krizi için de eyleme geçmelidir. Yoksa sosyal adaletsiz bir dünyayı karbonsuzlaştırmak hiçbir işe yaramayacaktır [8].
Sermaye düzeni, yeşil arınma (greenwashing) stratejisiyle kendini temize çıkarmaya çalışıyor. Göz boyamak için öne sürülen ‘karbon düşmanı yeşil ekonomi’ söyleminin arkasında yeni yatırımlarla piyasayı canlandırıp sistemik krizi atlatma hedefi yatıyor. Küresel düzlemde bilinç devrimine gereksinim duyduğumuz çok önemli bir dönüm noktasındayız. Kapitalizmi dönüştürmenin yolu sosyal adalet ile iklim adaleti arasındaki doğrusal ilişkiyi kavramaktan geçiyor. Yaralı gezegenimizi ancak özgür bilimin sözünü yücelten düzen karşıtı güçlü bir siyasi irade kurtarabilir.
[1]https://www.unccd.int/sites/default/files/202205/Drought%20in%20Numbers%20FR.pdf
[2] https://reporterre.net/Famines-migrations-morts-Les-secheresses-s-aggravent-alerte-l-ONU
[3]https://www.unccd.int/sites/default/files/202205/Drought%20in%20Numbers%20FR.pdf
[4] https://www.paraanaliz.com/2022/tarim/turkiyede-kuraklik-krizi-buyuyecek-bu-yil-tarimsal-verim-azalacak-2040a-kadar-su-stresi-artacak-g-31574/
[5] https://reporterre.net/Famines-migrations-morts-Les-secheresses-s-aggravent-alerte-l-ONU
[6] https://www.gundemtube.com/haber/bm-catismalar-nedeniyle-100-milyondan-fazla-insan-yerinden-edildi/
[7] https://www.sozcu.com.tr/2022/gundem/bm-turkiyede-15-milyon-kisi-yeterli-beslenemiyor-7180994/
[8] https://reporterre.net/Famines-migrations-morts-Les-secheresses-s-aggravent-alerte-l-ONU
ABD'de Biden'ın Ukrayna'ya uzun menzilli ATACMS füzelerini kullanma iznini vermesi sonrasında Cumhuriyetçilerden sert tepki geldi.…
15 Temmuz Darbe Girişimi’nin ardından Kızılay’a satışı gerçekleştirilen ve değeri yaklaşık 100 Milyon TL olan…
Eski Almanya Başbakanı Angela Merkel, yeni kitabında Donald Trump’ın baş başa görüşmede Trump’ın kendisine Doğu…
İstifa çağrılarına yanıt veren Sağlık Bakanı Memişoğlu, "Bebeklerimizin ölümüne engel olan bir kişiye niye istifa…
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, yasadışı bahis suçlamasıyla tutuklu olan 5 sosyal medya fenomeni hakkında 1 yıldan…
Sinan Ateş Davası’nda abla Selma Ateş'e yönelik saldırıyı azmettiren Servet Bozkurt'un, Ankara’da iki cinayet işlediği…