Beyaz Saray'dan Veliaht Prens Selman'a yaptırım açıklaması
Cemal Kaşıkçı’nın, 2 Ekim 2018’de evlilik belgesi almak için gittiği Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda öldürülmesine ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında, İstanbul 11’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Kovuşturma aşamasında sanıklar hakkında kırmızı bülten çıkarılırken, davanın 31 Mart 2022’de görülen celsesinde cumhuriyet savcısı dosyanın Suudi Arabistan adli makamlarına devri için mütalaa verdi. Mahkeme de, taleple ilgili Adalet Bakanlığı’na görüş sordu. Adalet Bakanlığı’nın olumlu görüş vermesinin ardından mahkeme, davanın Suudi Arabistan’a devredilmesine hükmetti.
Cemal Kaşıkçı’nın nişanlısı Hatice Cengiz, avukatı Gökmen Başpınar aracılığıyla, Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Genel Müdürlüğü aleyhine İdare Mahkemesi’ne kararın iptali için dilekçe verdi. Dilekçede, Adalet Bakanlığı’nın mahkemeye gönderdiği ‘olur’ yazısına yer verilerek, Anayasa’nın 125’inci maddesinde, ‘idarenin her türlü eylem ve işlemlerine yargı yolu açıktır’ hükmünün bulunduğu ve bu işlemin hukuka uygun olması gerektiği belirtildi. Dilekçede Türkiye ile Suudi Arabistan arasında ceza kovuşturmalarının devredilmesine ilişkin olarak herhangi bir sözleşme veya ikili anlaşma bulunmadığı, ancak 6706 sayılı Kanunun 24’üncü maddesi uyarınca Bakanlığın ‘olur’ görüşü verdiği aktarılarak, “Bu aşamada kanun hükmünün yanlış yorumlandığı, öncelikle Suudi Arabistan’da devralınacak bir kovuşturmanın kalmadığı, zira yargılamanın sonlandığı ve bir kısım sanıkların beraat ettiği açık iken yargılamanın yekün olarak devri filen de hukuken de mümkün değildir. Üstelik Suudi Arabistan’da yargılamanın hukuk ilkeleri gözetilerek yapılmadığı Sayın Cumhurbaşkanımızın da bahse konu dönemde uluslararası basına verdiği demeçlerde de defaatle vurgulanmış olup, ülkemizde işlenen bu cinayette Türk yargısının emin ellerinde maddi gerçeğin ortaya çıkması gerekmektedir” denildi.
Dilekçede, kamu düzeninin sağlanması, vatandaşların idareye olan güveninin korunması için idari işlemlerin hukuk ilkelerine ve kanunlara bağlı olması gerektiği belirtilerek, “Cinayet Türkiye’de İstanbul’da işlenmiştir. Soruşturma ve yargılama yetkisi Türk yargı makamlarına aittir. Yargılamanın devrine karar verilmesinin ülkemizin egemenlik haklarını zedeleyeceği tartışmasızdır. İdari işlemlerde maksat daima kamu yararıdır. Ancak bahse konu işlem açıkça kamu yararına aykırılık teşkil etmektedir. Bu nedenle davalı idarece verilen idari işlemin yürütmesinin durdurulmasına karar verilmelidir” denildi.
Dava ile ilgili kararı, Ankara 14’üncü İdare Mahkemesi değerlendirecek.
RTÜK'ün TELE1'e verdiği 5 gün karartma cezası kanala tebliği edildi. TELE1, 6 Ağustos Çarşamba'yı 7…
Türkiye’nin ilk yerli sosyal medya uygulaması olarak lanse edilen ‘Next Sosyal’, açık kaynak kodlu Mastodon…
AKP kurucularından ve eski TBMM Başkanı Bülent Arınç, hastaneye sevk edilen ve 23 Mart'tan beri…
Sivas Katliamı hükümlülerinden Adem Kozu'nun Erdoğan tarafından affedilmesine Pir Sultan Abdal 2 Temmuz Kültür ve…
Toplum Çalışmaları Enstitüsü’nün analizine göre, Türkiye’de 27 Haziran - 28 Temmuz 2025 tarihleri arasında meydana…
TKH Genel Başkanı Aysel Tekerek, Madımak Katliamı faillerinden Adem Kozlu'nun AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından affedilmesine…