Yıllar önce Rusya hakkındaki bir yazımda eskiyen altyapıyı yenileme zamanı geldiğinde kamu hizmetlerinin (doğal gaz, sıcak su, elektrik, ulaşım vb) halen sübvanse edilen fiyatlarının artırılacağını ve emekçilerin eninde sonunda yüzlerine vuran soğuk sayesinde etkisine girdikleri “demokratik” hipnozdan kurtulacağını yazmıştım. Tahminim Rusya’da değilse de Kazakistan’da bir ölçüde gerçekleşti. Doğal gaz ve LPG fiyatlarının % 50 zam yapılmasını protesto eden Kazakistan halkı (Kazaklar, Ruslar ve başka halklar) ilk kez ülkenin birçok şehrinde sokağa fırlayarak zamları protesto etti ve geri çektirdi. Rusya’da olduğu gibi Kazakistan’da da doğal gaz ve benzin fiyatları sübvanse ediliyordu. Ancak Kazakistan’ın bütün yeraltı ve yerüstü zenginlikleri yağmalayan oligarşik çeteler LPG fiyatlarının piyasada belirlenmesini ve devlet desteğinin çekilmesini istediler. Bunlara göre ülke içindeki fiyat çok düşük olduğu için kaçakçılık yapılıyordu. Piyasa ekonomisinin gereği her mal ve hizmetin ‘serbest’ piyasada belirlenmesini istiyorlardı. Yani bizdeki yandaş elektirik dağıtım şirketleri gibi Kazakistan LPG şirketleri de LPG’yi halka dünya piyasasındaki fiyattan satmak istediler ve bir anda fiyatlara % 50 zam yaptılar. Ancak hesaba katmadıkları şey halkın direniş gücü oldu.
Kazakistan’ı halen perde arkasından yöneten diktatör Nursultan Nazarbayev yönetimi, SSCB’nin hain Gorbi, ayyaş Yeltsin ve öteki kapitalist yolcular tarafından hukuksuzca dağıtılmasının ardından 16 Aralık 1991’de ister istemez Kazakistan’ın bağımsızlığını ilan etmişti. Oysa öteki Türki cumhuriyetler gibi Kazakistan’da da halkın çoğunluğu SSCB’nin devamından yanaydı. Nazarbayev uzun süre ülkeyi diktatörce yönetti, sonunda eski başbakanı Kasımjomart Tokayev’i yerine geçirerek aktif görevden çekildi, ancak halen güvenlik konseyi başkanı ve anayasaya koydurduğu maddeler gereği yargılanamıyor. Kazakistan petrol, doğal gaz ve madenler açısından zengin ve görece az nüfuslu bir ülke olduğu için eski Sovyet ülkeleri arasında kapitalizme geçişin yarattığı yıkımın görece daha az hissedildiği bir ülkeydi. Ancak mirasyedi kapitalist oligarşi ülkenin SSCB’den devralınan sağlam altyapısını yenilemeden ve yüzlerce dev işletmeyi büyük bir açgözlülükle satarak elde ettiği paraları kapitalist merkezlerde biriktirmeye başladı. Kapitalist oligarşi halkın ortak malı olan doğal zenginliklerin imtiyazlarını ve gelecek yıllar dahil olmak üzere gelirlerini hızla satarak zenginleşmek istiyordu. Sovyet düzeni olmasaydı en fazla bir köy çobanı olarak kalacak olan Nazarbayev, Sovyet geçmişini karalamakta Putin’den geri kalmıyordu. Kendi adını ülkenin başkentine ver(dir)ecek kadar da alçakgönüllüydü! Bugün Kazakistan halkı ülkenin ihraç edilen yeraltı zenginliklerinin parasının nereye gittiğini bilmiyor.
2011 yılında Janaözen şehrinde çıkan olaylarda Nazarbayev rejiminin polisi grevci işçilere ve göstericilere ateş açarak en az 16 kişiyi öldürmüş, yüzden çok insanı da yaralamıştı. Bu yılki gösterileri de yine Janaözen halkı başlattı ancak bu kez olaylar hızla yayıldı. Çünkü halk artık zamlardan ve Nazarbayev diktasından bıkmıştı. Olaylar sırasında rejim medyası da halkın öfkesinden payını aldı. SSCB’ye karşı totalitarizm edebiyatı yapan Nazarbayev gerçekte SSCB’de kimsenin hayal bile edemeyeceği bir dikta rejimi kurmuştu. İnternete girmek bile devlet denetimi altındaydı. Bu nedenle bu seferki protestoların en çok duyulan sloganı ‘Nazarbayev ket’ (Nazarbayev git) oldu. Başkan Tokayev, halkı yatıştırmak için hükümeti görevden aldı, suçu enerji bakanı ve petrol şirketlerine attı.
Kazakistan’da halk zamları ve diktayı protesto ederken Türkiye’deki rejim yandaşları bu protestoları ‘Türk Turan birliğini’ bozmak isteyenlerin çıkardığını iddia ettiler. Bizdeki sağcı yandaşların Rusya’daki mevkidaşları da bu protestolarda Rusya’ya karşı bir komplo görüyordu. Oysa her iki komplo teorisi de gerçeklerden uzaktır, her iki yandaş güruhu da kapitalizmi ve piyasacılığı aklamak için milliyetçi komplo teorileri uydurmaktadır. Kazakistan’da sol muhalefet zayıf olduğu gibi düzen içi liberal muhalefet de zayıf. Şu anda halk hareketi kendiliğindenci karakterde ve bu nedenle kazanımları uzun vadede geri alınacağı açık. Ancak öte yandan artık halk da kendi gücüne daha çok güvenmeye başladı.
Bu haber en son değiştirildi 6 Ocak 2022 11:40 11:40
ABD'de Biden'ın Ukrayna'ya uzun menzilli ATACMS füzelerini kullanma iznini vermesi sonrasında Cumhuriyetçilerden sert tepki geldi.…
15 Temmuz Darbe Girişimi’nin ardından Kızılay’a satışı gerçekleştirilen ve değeri yaklaşık 100 Milyon TL olan…
Eski Almanya Başbakanı Angela Merkel, yeni kitabında Donald Trump’ın baş başa görüşmede Trump’ın kendisine Doğu…
İstifa çağrılarına yanıt veren Sağlık Bakanı Memişoğlu, "Bebeklerimizin ölümüne engel olan bir kişiye niye istifa…
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, yasadışı bahis suçlamasıyla tutuklu olan 5 sosyal medya fenomeni hakkında 1 yıldan…
Sinan Ateş Davası’nda abla Selma Ateş'e yönelik saldırıyı azmettiren Servet Bozkurt'un, Ankara’da iki cinayet işlediği…