MERCEK| ABD’nin Ukrayna Krizi’den tek beklentisi: Lütfen Rusya Ukrayna’yı işgal et!
Minsk Antlaşması ile soğuyan Donbass Savaşı bu şekli ile tamamen Rusya lehine bir durum haline gelmişti. Çünkü Ukrayna’nın NATO’ya üye olma sürecini soğuran bir anlam taşıyor. ABD ise Donbass üzerinden çevre ülkeleri silah yığınakları yaparak ve Ukrayna’yı tamamen savaş pozisyonuna getirmeye çalışarak bölgedeki istikrarsızlığı arttıracak bir politika peşinde.
Yağız Pekrü
Amerika Birleşik Devletleri’nin Ukrayna’da oynadığı yeni tiyatro ilk değil. Daha önce de Irak’ta kitle imha silahlarının bulunduğu ve Suriye Hükümeti’nin kimyasal bombalarla insanları katlettiği iddiaları ile işgal operasyonları hazırlanmıştı.
Uluslararası politikada Çin-Rusya İttifak Antlaşması ile birlikte gelen ‘çok kutupluluk’ vurgusu bazı noktaları netleştiriyor. Rusya’ya karşı Batı’nın ‘çevreleme’ politikası, Çin’e karşı yürütülen ‘ticaret savaşı’ ABD için Avrupa’da safların sıklaşmasının gerektiriyor.
Avrupa’nın huysuz çocuğu Fransa’nın geçtiğimiz senelerde Avrupa Ordusu kurulması adına attığı adımlar. Buna karşı Fransa’nın kurtuluşu için düzenlenen törenlerde nezaketsiz bir şekilde Trump’ın Fransa’nın İkinci Dünya Savaşı’nda ABD’nin Fransa’nın kurtarıcısı olduğu belirtmesi buraya dair resmi daha da açık hale getiriyor.
Almanya’nın Rusya ile olan ekonomik ilişkileri, Alman sanayi burjuvazisinin Rusya enerjisine olan ihtiyacı ABD’nin Avrupa güvenliğine dair planlarına çok da uygun gözükmüyor. Britanya’nın AB’den çıkışı bu anlamda Avrupa’daki konumlanışları bizlere gösteriyor.
ABD için verilen savaşta cephenin genişlemesi yani Çin’le olan rekabetin artması ile birlikte Afganistan, Irak ve Suriye’de olan varlıkları sorgulanır hale getirmiş oldu.
Biden’ın 20 yıl aradan sonra ABD’nin ilk kez resmi olarak savaş halinde olmaması basında barış yanlısı, kadın politikacıları ön plana çıkartmasıyla boyandı. Fakat ABD’nin AUKUS ile birlikte Hint-Pasifik’te savaş ittifakı yaratma çabaları bu durumun nasıl bir yalan olduğunu bizlere gösteriyor.
NATO’nun Doğu kanadı olarak tanımlanan Doğu Avrupa devletlerinin son yıllarda askeri bütçelerindeki yüzde 60’lara varan artışlar aslında Britanya ve ABD’nin Avrupa’daki planlarını bize anlatmakta. Polonya ve Baltık ülkeleri başta olmak üzere dış politikasını Rus düşmanlığı üzerine kuran bu devletlerle NATO’nun çevreleme ve genişleme politikası bu ülkeler üzerine oturtuyor.
Biden’ın ilk önce 6. Filo’yu Karadeniz’e göndermesiyle birlikte başlayan süreç İngiliz Kraliyet Donanması’nın Kırım açılarında giriştiği provokasyonla taçlandı. Kırım’ın statüsü tartışmalarıyla başlanan süreçte Donbass’ta yaşanan gerginliğin kaşınması ile devam etti.
Minsk Antlaşması ile soğuyan Donbass Savaşı bu şekli ile tamamen Rusya lehine bir durum haline gelmişti. Çünkü Ukrayna’nın NATO’ya üye olma sürecini soğuran bir anlam taşıyor. ABD ise Donbass üzerinden çevre ülkeleri silah yığınakları yaparak ve Ukrayna’yı tamamen savaş pozisyonuna getirmeye çalışarak bölgedeki istikrarsızlığı arttıracak bir politika peşinde.
Bu bölgede yaşanacak böyle bir durumun Avrupa devletlerini hizaya getireceği aslında NATO bünyesinde ABD sırtına binmiş askeri harcamaların dağıtılması Fransa ve Almanya’nın da bunun günahını çekmesi bekleniyor.
Kimsenin Rusların Rusya’da bir savaş kaybedebileceğine dair bir ümitleri yok. Hatta ABD’nin yıllardır savaş tecrübesinin kendilerinden yüzlerce kat güçsüz silahlı milislere karşı olması da ABD kamuoyunun Rusya’ya karşı bir savaşa girilebileceği konusunda ümitli değil. Putin’nin Macron’la birlikte yaptıkları ortak basın açıklamasında ‘bunun Dünya’nın sonunu getireceğini’ belirtmesi; Biden’ın Amerikalılar ve Rusların birbirlerine ateş açmasının Dünya Savaşını getireceğini söylemesi savaş umutlarını azaltıyor. İngiliz ve Amerikan askerlerinin Ukrayna’dan çekilmesi, bu kadar pohpohlanan Zelenski’nin yalnızca vekalet savaşını yürütecek ve Ukrayna’yı bataklığa çevirecek bir piyon görünümünde. Keza Boris Johnson’ın yaptığı açıklamada ‘Ukrayna Çeçenistan olur’ demesi niyetleri daha da açık hale getiriyor.
Biden’ın her gün yaptığı Rusya Ukrayna’yı işgal etti edecek açıklamaları bir yerden sonra yalnıza Rusya’nın etki alanında bir Afganistan istemekten daha öteye gidecek bir şeyden fazlası değil. Zaten NATO’nun genişlemesiyle birlikte çoğu üye devletlerin şiddetle karşı çıkması, ayrıca Ukrayna’nın bir NATO ülkesi olmaması yaşanacak bir savaşın NATO-Rusya savaşı olmayacağını bize yetirince anlatıyor.