Ekonomik kriz derinleşiyor, asgari ücret 1 ayın sonunda açlık sınırı haline geldi
AKP’nin başarı öyküsü ise tam olarak burada anlam kazanıyor. AKP’nin başarısı, Türkiye ekonomisini ve emekçi halkın yaşam koşullarını getirdiği bu tablodur. Halk temel tüketim mallarındaki zamlar ve alım gücünün düşmesiyle uğraşırken, sermaye sınıfının serveti katlanıyor. AKP, sermaye sınıfının partisi olduğunu geçmişte olduğu gibi bu dönemde net bir şekilde ortaya koyuyor ama bu dönem AKP’ye karşı “en büyük” tepkiyi topluyor.
Seyhun Sarıtaş
2021 yılının son çeyreğinde, dolar kurunda yaşanan ani yükseliş ile birlikte, ekonomik krizin derinleşeceğinin sinyalleri ortaya çıktı. Enflasyon oranı TÜİK’in verilerine göre %36,08’e yükseldi. Hayat pahalılığı, zamlar ve alım gücünün düşmesi ile birlikte ekonomik kriz 2022 yılının ocak ayında daha derin bir şekilde hissedilir hale geldi.
AKP her ne kadar ekonomik başarı öyküsü yazmaya çalışsa da veriler tam tersi bir gerçeği ortaya koyuyor. 2022 yılının başında derinden hissedilen ekonomik krize ise tepkiler giderek artıyor.
Yine bir başarı öyküsü olarak pazarlanan asgari ücretin yaklaşık %50 oranındaki zamlı hali 1 ay içerisinde enflasyon ve zamlar karşısında açlık sınırı ile eşitlendi. Yıl sonunda yoksulluk ve açlık sınırı ile asgari ücret arasındaki fark her yıl olduğu gibi bu yılda artacak. Ocak ayının sonuna gelindiğinde dahi asgari ücretin açlık sınırıyla eşitlenmesi önümüzdeki 11 ayın emekçiler için çok daha zorlu geçeceğini ortaya koyuyor.
Asgari ücretin açlık sınırında olmasının yanındaki bir diğer önemli veri ise Türkiye’de 2020 yılında, çalışanların %42’sinin asgari ücretli olması. 2021 yılındaki verilerin henüz açıklanmamasına rağmen DİSK-AR’ın Asgari Ücret Gerçeği Raporu’na göre %50’den fazla asgari ücretli çalışan oranına ulaşıldığını çıkarabiliriz.
TCMB’nin enflasyon raporu sonrası, TÜİK başkanın değiştirilmesi ve TÜİK’in enflasyon sepetindeki güncellemeleri ile birlikte oranlar üzerinde nasıl bir cambazlık yapılacağı tartışma konusu olsa bile, enflasyon oranının gerçeği yansıtmadığı artık net olarak ortada çünkü %50’ye yakın yapılan asgari ücret zam oranı, enflasyon oranının üstünde olmasına rağmen değerini çoktan yitirmiş durumda.
TÜİK 2022’de yenilenen sepete göre ocak ayı enflasyonunu %11,1 açıklarken yıllık enflasyonu %48,69 olarak açıkladı. Yeni sepette ise enerji tüketiminin payını düşürdü. TÜİK’in yeni sepetinin aksine ENEAGrup’un 3 Şubat 2022 tarihinde yayınladığı veriler göre eski sepetle açıklanan enflasyon, ocak ayında %15,52 oranında arttı. E-TÜFE’nin son 12 aylık artışı ise %114,87 olarak gerçekleşti.
Asgari ücretin daha 1 ayda açlık sınırına eşitlenmesinin, hayat pahalılığının ve enflasyonun artmasının dışında bankaların kârları artıyor; işverenler “Dövizden etkilendik.” diyerek kendilerini acındırsa da özel şirketlerin kârları artıyor; TÜSİAD başkanı “İnanıyoruz.” diyor, milyoner sayısı artıyor…
2014 yılında bankalardaki 74.210 kişinin mevduat hesaplarında 1 Milyon TL’den fazla para bulunuyor ve bu rakam 2021’in aralık ayında 6 kattan fazla artarak 470.975’e çıkıyor. Her yıl milyoner sayısının belli bir oranda arttığı bir gerçek olarak karşımızda duruyor ama garip bir şekilde milyoner sayısında 2019 yılından 2021 yılına kadar 2 kattan fazla bir artış gerçekleşiyor. Kurun en hareketli olduğu ve tarihi zirveleri gördüğü dönemde ise 200.000’e yakın kişi milyoner oluyor. 470.975 kişiye ise Türkiye’deki 1 Milyon TL üzerindeki mevduat hesaplarındaki para bölüştürüldüğünde ortalama bir mevduat hesabında 6 milyon 656 bin 344 TL yer alıyor…
Halkın büyük çoğunluğunun yaşam koşulları ekonomik krizin etkisiyle gerilerken zenginler servetlerine servet katıyor.
Kapitalizmin doğası gereği, toplumsal artı değerin sermaye sınıfına aktarımı yine bir “kriz” ile birlikte gerçekleşiyor.
AKP’nin başarı öyküsü ise tam olarak burada anlam kazanıyor. AKP’nin başarısı, Türkiye ekonomisini ve emekçi halkın yaşam koşullarını getirdiği bu tablodur. Halk temel tüketim mallarındaki zamlar ve alım gücünün düşmesiyle uğraşırken, sermaye sınıfının serveti katlanıyor. AKP, sermaye sınıfının partisi olduğunu geçmişte olduğu gibi bu dönemde net bir şekilde ortaya koyuyor ama bu dönem AKP’ye karşı “en büyük” tepkiyi topluyor.
İşçiler ise bu yaşam koşullarında yapılan sözde zamlara karşı gerçek hak arayışını ortaya koyarak greve çıkıyor. 2022 yılının başında birçok işyerinde işçiler örgütlülük sağlayarak tepkilerini gösteriyor.
Trendyol, Ferplas, Yemeksepeti, DijiTürk, Yurtiçi Kargo, Şimşek Çorap, Erdal Çorap…
Gelecek aylarda enflasyonun giderek artacağı tahmin ediliyor. Bu durum ücretleri eriteceğinden işçilerin örgütlülüğünün önemi daha da artıyor.
İşçilerin örgütlülüğünün ve mücadelesinin öneminin yanında bu dönemde sermaye sınıfına karşı verilecek siyasal mücadelenin etkisi de ayrı bir öneme sahip olacaktır.
AKP sermaye sınıfına hizmet ederken toplumsal tepkiyi nicelik olarak büyütüyor ama muhalefetin AKP-MHP içerisinden çıkan İyi, Deva, Gelecek partileri ile CHP’nin ittifakında şekillenen programın doğası gereği toplumsal tepkiyi gerçek anlamıyla kapsayabilecek, sermaye karşıtı bir çizgi ortaya koyamayacağı aşikâr.
Ekonomik verilerin, oradan buradan yamamalar yapılarak kısa vadeli değişiminden ziyade insanca bir yaşam için bu düzenin değişmesi tek gerçek çözümdür.