Milli irade hamaseti
Açık ve somut olarak; hem Osmanlıcılık hem Abdülhamitçilik hem padişahçılık yapıp “milli irade” kavramını kullanamazsınız! Politik olarak olduğu kadar, ideolojik olarak da çelişkidir! Tarih dışıdır!
“Milli irade” kavramı AKP’nin en sık kullandığı kavramların başında geliyor. Meşruiyet referansını bu kavram üzerinden tanımlıyorlar. Sürekli tekrarladıkları politik söylem karşımıza şöyle çıkıyor: 28 Şubat’ta, 15 Temmuz’da darbeyle ve Gezi olayları ile millet iradesini yıkmaya çalıştılar. Adnan Menderesi de darbeyle indirdiler. Şimdi Erdoğan’a, yani milletin iradesine karşı tezgâh kuruyorlar, darbe yapmaya çalışıyorlar.
Kendileri dışında herkes darbeci, millet iradesinin karşısında!
Onların gözünde millet iradesi eşittir Erdoğan! Kim ki Erdoğan’ı eleştirse, milli iradeye saygısızlık, milli iradeyi yok sayma, milli iradeye darbe!
Yargı, aleyhlerine karar verirse, milli iradeye yargı darbesi!
Bürokrasiden istemedikleri bir sonuç çıksa, bürokratik darbe!
Ekonomi istedikleri gibi gitmediğinde, faiz lobisinin darbesi!
Halk demokratik hakkını kullanıp protesto etse, milli iradeye karşı dış güçlerin planlandığı darbe!
Kendisine yönelen tüm muhalefeti, askeri vesayetin bir ürünü sayıp, toptan darbeci, tepeden inmeci, milli iradeyi yok sayan anlayış olarak göstermekte pek “mahirler”. Yukarıda belirttiğimiz tezleri peşi sıra, sanki bir mantık silsilesi varmış gibi sıralıyorlar!
12 Mart ve 12 Eylül darbesini ise hiç gündeme getirmezler! Darbeci Kenan Evren’in elinde Kuran yaptığı mitingleri hatırlamıyorlar bile. AKP iktidarının yolu bizzat 12 Eylül darbesiyle döşenmişti de ondan. Ya da 15 Temmuz darbesinin Amerikancı ve kanlı bir darbe olduğu kadar İslamcı bir darbe olduğunu görmezden gelirler. Bunu anlayamazlar. Yani nalıncı keseri gibi kendilerine yontarlar!
“Milli irade” AKP’nin elinde hem kavramsal hem de tarihsel anlamıyla ters yüz edilen bir kavramdır!
Her kavram, karşıtıyla anlam bulur. Bu açıdan, halk egemenliği, millet egemenliği, milli irade, seçme/seçilme hakkı, yönetimde temsiliyet, parlamento, cumhuriyet gibi onlarca kavram gökten zembille inen kavramlar değildir. Tarihsel sürecin ürünüdürler ve bir karşıtlık üzerinden ortaya çıkmışlardır!
Bu karşıtlık açık ve somut olarak krallık, padişahlık, hanedanlık gibi geçmişin yönetim biçimlerine karşı şekillenmiş ve tarihsel/toplumsal ilerlemenin sonucu olarak ortaya çıkmışlardır!
“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir sözü” doğrudan tek adam yönetimi anlamına gelen padişahlığa karşı söylenen politik bir söz idi! Meclis’in açıldığı gün söylenmiş, doğrudan 1923 Cumhuriyeti’nin temelini oluşturmuştur! Şimdi AKP’nin tek adam rejimine meze yapılabiliyor!
Bu açıdan milli irade kavramı, toplumsal ilerlemenin tarihsel kesitinde ortaya çıkmış ve sadece Türkiye açısından değil bütün dünyada krallıklara karşı Cumhuriyet fikriyle paralel bir kavramdır. Halkın yönetime katılmasından bahsediyoruz. Ancak burjuva devrimlerinin, krallık karşıtı cumhuriyetçiliği temsil etmesi, sınıfsal olarak başka bir açıdan eleştiriye tabi tutulması Marks’a düşmüştür. Halkın yönetime tam katılması, sınıfların ortadan kaldırıldığı ve sınıf iktidarına son vermekle mümkündür!
İşin bir boyutu bu. Ancak biz yazımızın konusu olan AKP’nin ağzında sakıza dönüşen meseleye dönersek kestirmeden söylenmesi gerekenler bellidir:
Açık ve somut olarak; hem Osmanlıcılık hem Abdülhamitçilik hem padişahçılık yapıp “milli irade” kavramını kullanamazsınız! Politik olarak olduğu kadar, ideolojik olarak da çelişkidir! Tarih dışıdır!
Başkanlık sistemi adıyla kurduğunuz tek adam rejimi ile milli irade kavramı yan yana duramaz! Bu eşyanın tabiatına aykırıdır.
Halkın, demokratik taleplerini dile getirmesini yasaklayan bir zihniyet, nasıl milli iradeyi temsil edebilir? Milyonlarca insanın sokaklara çıktığı halk, milletten sayılmıyor mu? Onların iradesi milli irade olmuyor mu?
Halkın İstanbul seçimlerinde seçme hakkını gasp etmeye girişenler, milli iradeyi temsil edebilir mi?
Padişahlığa karşı egemenliği millete vermeye çalışan yeni cumhuriyeti temellerinden sarsıp, padişahçı ve hilafetçiliği yeniden hortlatan Menderes tarihsel olarak neyi temsil eder? Seçim yasasına değiştiren, muhalefeti susturmak için Meclis Komisyonları kuran, muhalifleri tutuklatan Menderes’in idam edilmesi üzerinden mağduriyet yaratanların, Menderes’in idamına denk gelen bir kararı Gezi Davası’nda vermeleri sığınacakları mağduriyeti de ortadan kaldırmıştır bugün!
Başkanlık adıyla tek adam rejimi getireceksin, sabah akşam Abdülhamitçilik yapacaksın, Osmanlıcılık ideolojik söylemin olacak, Cumhuriyet düşmanlığını körükleyeceksin, sonra milyonların katıldığı Gezi’yi darbecilikle suçlayarak milli iradeyi temsil edeceksin!
Olabilir mi?