NATO üyeliğine karşı çıkmışlardı: İsveç Komünist Partisi'ne seçim yasağı
İsveç Komünist Partisi'nin 11 Eylül seçimlerine kendi ismiyle katılması yasaklandı. Karara itiraz sonucu kısaltma isimle seçime katılabilecek olan parti, NATO'ya üyelik başvurusuna tepki göstermişti.
Ülkesinin NATO’ya olası üyeliğini reddeden İsveç Komünist Partisi (SKP) 11 Eylül’de yapılacak seçimlere kendi ismiyle katılma hakkının yasaklandığını duyurdu. Partiden yapılan açıklamada, genel seçimlere yalnızca kısaltma isimle, SKP olarak katılabileceğini belirtti.
In Defence of Communism haber sitesinde yer alan açıklamaya göre, ülkedeki seçim kurulu İsveç Komünist Partisi ismiyle seçimlere katılma yasağına “başka bir partiyle benzer isim taşıdığı” gerekçesi gösterdi. Son dört seçimlere İsveç Komünist Partisi ismiyle katıldıklarını hatırlatan SKP ise mevcut durum değişmediği halde getirilen yasağın zamanlamasına dikkat çekti.
Yasak kararına yapılan hukuki itiraz sonucu yalnızca kısaltma isimle seçimlere katılma hakkı elde ettiklerini belirten SKP, “Partimizin kendi adıyla seçimlere katılma hakkı engellendi. Bunu, seçimlere katılma hakkımıza yönelik sabotaj ve saldırıdan başka bir şey olarak göremeyiz” tepkisi verdi.
Haberde ise söz konusu karara ilişkin “Karl Marx ve Friedrich Engels’in Komünist Manifesto’yu yayınlaması üzerinden 170 yılı aşkın bir süre sonra, ‘komünizm hayaleti’ hâlâ burjuva sınıfına musallat olmaya devam ediyor” denildi.
SKP geçen ay NATO’ya katılma kararıyla ilgili Sosyal Demokrat Parti hükümetine tepki gösteren bir açıklama yayınlamıştı. İsveç Başbakanı Magdalena Andersson ve partisinin “askeri tarafsızlık” ile ilgili kendi kongre kararlarını ihlal ettiği belirtilen açıklamada, “İsveçli politikacılar kendi yatırımlarını tek başlarına savunamazlar. Yani, oldukça basit: Başkent çağırdığında, kongre kararları hiçbir şey ifade etmiyor” denilmişti.
Açıklamada, “Neredeyse 200 yıllık tarafsızlığı sona erdiren çarpıcı politika değişikliği, İsveç sermayesinin etki alanını güvence altına alma ve yurtdışındaki yatırımlarını savunma hedefleriyle bağlantılıdır. Kapitalist-emperyalist sistemin doğasındaki çelişkiler gereği sermayenin büyümesi için en kârlı yatırım ve koşulları araması kaçınılmazdır” denilmişti.