Gençlik mücadelesine dair notlar

Türkiye siyasetinde gerçekleşen sağa kayış, yıllardır üniversitelerde etkisini sürdürmüş, ülke siyaseti açısından önemli bir ağırlık oluşturmuş sol siyasetin de liberalleşmesi ve özünden uzaklaşmasına neden oldu. Solda yaşanan dönüşümün yansımaları ise sağa karşı sağ politikasının “AKP’yi götürmek ilk görev” denilerek desteklenmesi, anti-emperyalizm, laiklik ve sermaye karşıtlığının geriye çekilmesi noktalarıyla kendini gösterdi. Bu ideolojik yıkım denilebilecek süreç hali hazırda yükselişe geçen sağ düşüncenin etkisini kıramadı ve hem toplumun hem de gençliğin aklının düzen tarafından esir alınması daha da hızlandı.

Gençlik mücadelesine dair notlar

EVRİM SALDIRAN

Ülkemizde gençlik mücadelesinin inişli çıkışlı dinamizmi belirli süredir ibrenin aşağıyı gösterdiği bir şekilde ilerliyor. 68, 90’lar, 2000’li yıllarda AKP ile birlikte yaşanan rejimsel dönüşüme yönelik gençliğin verdiği tepki, 2013 Haziran Direnişi ve günümüzde Boğaziçi Direnişi’nde kendini gösteren gençlik eylemselliği bir dizi farkı içinde barındırmasıyla birlikte ülke siyasetinde etkili olmuş, mücadelesini gündem yapabilmiş ve yolunu açmaya çalışmıştı. Bugün Türkiye’de ekonomik krizin, yoksulluğun, artan geçim kaygısının, geleceksizlik ve işsizlik sorunun biriktirdiği tepkinin ise ciddi bir enerjiye ve dinamizme dönüşmemesi ise önemli tartışma konularından birini oluşturuyor. Gençlik açısından ele alındığında bilinç ve siyasallaşma denilen olgunun yüksek düzeyde ülkedeki siyasi atmosfer ve taraflaşma üzerinden şekillendiğini, gençliğin konumu gereği araştırma, öğrenme, yeniyi arama eylemine diğer toplumsal kesimlere göre daha yakın olduğunu fakat bu özelliğin bugün yetmediğini ifade etmemiz gerekiyor.

AKP ile birlikte yaşanan dönüşümün hedef aldığı üniversiteler, dindar ve kindar bir kuşağın şekillenmesine neden olmadı fakat yetişen kuşağın memleket ile bağını kurması ve toplumsal kurtuluş eksenli bir düşünüşe ulaşmasını deforme etti. Gençlik içerisinde idealist düşüncenin yükselişi, kaçış arayışı, bilinmezci ve nihilist düşüncenin artması üniversitelerin yaşadığı dönüşümün bir çıktısı olarak okunabilir.

Bununla birlikte Türkiye siyasetinde yaşanan sağa kayış gerçekliği de, gençliğin siyasallaşması açısından önemli bir parametre olarak okunmalıdır. Düzen muhalefetinin sağa karşı sağ politikası, gericiliğin meşrulaştırılması, laiklik savunusunun söylemden öteye geçememesi, emperyalizme kulluk ve sermaye sevici siyaset, beraberinde sağ ideolojinin etkisini düşünsel olarak arttırdı ve gençliğin çıkış arayışının önündeki setlerden birini oluşturdu.

Türkiye siyasetinde gerçekleşen sağa kayış, yıllardır üniversitelerde etkisini sürdürmüş, ülke siyaseti açısından önemli bir ağırlık oluşturmuş sol siyasetin de liberalleşmesi ve özünden uzaklaşmasına neden oldu. Solda yaşanan dönüşümün yansımaları ise sağa karşı sağ politikasının “AKP’yi götürmek ilk görev” denilerek desteklenmesi, anti-emperyalizm, laiklik ve sermaye karşıtlığının geriye çekilmesi noktalarıyla kendini gösterdi. Bu ideolojik yıkım denilebilecek süreç hali hazırda yükselişe geçen sağ düşüncenin etkisini kıramadı ve hem toplumun hem de gençliğin aklının düzen tarafından esir alınması daha da hızlandı.

Bugün içinden geçtiğimiz bu süreç de benzer özelliklerle ilerliyor. Düzenin temsilcisi AKP-MHP iktidarı gençliği kapsayacak bir açılım yapamıyor, düzen muhalefetinin “Güçlendirilmiş Parlamenter Rejim Programı” ise içeriği gereği gençlik açısından sahte umut yaratmaya bile yetmeyecek gibi görünüyor. Sol siyasette ise ikili bir görüntü gözlemleniyor. Tüm sorunların nedenini AKP ve saray olarak görev ve düzen unsurlarıyla birlikte AKP’ye karşı mücadeleyi salık veren teslim olmuş hat, kendi yolunu açmaya çalışan, düzenle uzlaşmayan, kurtuluş programını topluma ve gençliğe ulaştırmaya çalışan sosyalist hat.
Düzen muhalefetinin atacağı adımların gençlik dinamizmini yeniden ortaya çıkaracağını düşünmüyoruz. Tam tersi, gençliğin düzene karşı biriktirdiği tepkinin

AKP’ye karşı kullanılmasını hedefleyen ve düzenle uyumu tarifleyen bir yaklaşım ortadadır.

Solun atacağı adımların ise gençliği ve toplumu harekete geçirebileceğine, düzen karşıtı mücadelenin yükselebileceğine, gençliğin dinamizminin tekrardan açığa çıkabileceğine inanıyoruz.

İnanıyoruz çünkü geçmişte başardık.

İnanıyoruz çünkü krizden krize atlayan kapitalizmin tek alternatifini sosyalizm olarak görüyoruz.

İnanıyoruz çünkü laikliğin, kamuculuğun, eşitliğin, özgürlüğün, demokrasinin, adaletin sosyalizme içkin hale geldiğini iddia ediyoruz.

Düzenin ve düzen muhalefetinin yaratmış olduğu bu “kargaşa” içerisinde, solun programını gençlikle buluşturması gerekiyor. Anti-emperyalizmi, gericilik ve sermaye karşıtlığını merkeze koyan bu programın gençlik içerisinde örgütlenmesi ve gençliği sosyalizm saflarına katması bugünün en önemli görevlerinden sayılmalıdır. Düzenle uzlaşan her türlü düşüncenin ise gençliği ve toplumu çıkışsızlığa sürüklediği bilinerek, bu aymazlığa geçit verilmeden yol alınmalıdır.