Sosyalist Liseliler, Denizlerin yolunda, sınıfının safında mücadeleyi büyütüyor
"Liseli gençlik, Denizlerin yolunda, sınıfının safında umutla ve gelecek güzel günlere olan inancıyla; mücadelesini bulunduğu her sınıfta, staj yaptığı her atölyede, sömürünün ve gericiliğin olduğu her yerde ileriye taşıyacak, karanlığı yırtıp atacaktır."
Liseli gençliğin mücadele örgütü Sosyalist Liseliler ile ülkenin içinde bulunduğu karanlık tabloyu, AKP iktidarının attığı adımları, düzen siyasetini ve Denizlerin mücadelesini konuştuk.
AKP iktidarı ülkeye ve eğitime yönelik adımlar atmaya devam ediyor. Ekonomik kriz, yoksulluk ve zamlar her geçen gün artıyor. Düzen siyaseti Cumhur ve Millet ittifakını emekçilere, kadınlara, üniversiteli ve liseli gençliğe seçenek olarak sunuyor. Sosyalist Liseliler olarak siz ülkemizin içinde bulunduğu karanlık tabloyu ve bu karanlık tablodan çıkış yolunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
İpek Balta: Ülkemizin içinde bulunduğu karanlık tablo sizin de bahsettiğiniz gibi kendiliğinden oluşmuş değil. Bu tablonun bileşenlerini oluşturan unsurlar ülkemizde uzun yıllardır mevcut olsa da bugünkü temsilcisi başta AKP ve ona arka çıkan diğer düzen partileridir. Bugün içinde yaşadığımız emperyalist-kapitalist sistemin bileşenleri ile geçmişte ülkemizde yaşanan siyasi gelişmeler arasında organik bir bağ bulunuyor. AKP iktidarı geçmişte yaşanan siyasi gelişmelerin çıktısı olarak karşımızda durmaktadır. Yine bugün AKP’nin içinde bulunduğu Cumhur İttifakı ve dışında şekillenen, aynı zamanda “sol” olarak görünen Millet İttifakı’nın oluşturduğu düzlem, az önce bahsettiğimiz emperyalist-kapitalist sistemin bir yansımasıdır. Bugün AKP’nin karşısında bir seçenek olarak görülen Millet İttifakı’nın bileşenleri, bu düzenin devamcısı konumundadır. Kimilerine umut olsa da Millet İttifakı berrak değil, AKP’nin sicili kadar karadır. Demek istediğim, bu karanlık tablo aniden ortaya çıkmadı. Ülkemizin tarihine yıllar boyunca ilmek ilmek işlendi. Sağıyla ve sözde soluyla ülkemiz yıllarca karanlığa itildi. Gençlik de bu karanlığa hapsedilmek istendi. Gerici ve akıldışı müfredatları, dindar ve kindar nesil yetiştirme projeleri, içi boşaltılmış eğitim sistemi, ellerimizden kayıp gitmekte olan geleceğimiz ile bizleri bir hiçliğe sürükleyen bu düzen; gençliğin hayatın gerçekliklerinden kopuk, bireyci, sorgulamayan, okumayan insanlar haline gelmesine zemin hazırlayıp, kendi ömrünü uzatma hamleleriyle ilerlemektedir. Onun için mesele; bu karanlık tablonun rengini laciverte çalmak değil, bunca yıldır emekçilerin, gençlerin, kadınların geleceğini çalıp, sömüren, açlığa ve yoksulluğa mahkûm eden bu tabloyu yıkıp; emeğimizle, irademizle ve örgütlü gücümüzle yeni bir memleket, aydınlık bir ülke kurmanın ta kendisidir.
Ogün Duran: 2022 yılı daha başlar başlamaz haklarını arayan, fabrikaları işgal eden, kent meydanlarını dolduran işçi sınıfının direnişi ile başladı. Ardından fatura zamlarına karşı protesto dalgaları sokağa yansıdı. Toplumsal ve ekonomik olarak ortaya çıkan krizler birikerek tüm halkı doğrudan etkilemektedir. Gençliği işsizlik, geleceksizlik, barınma sorunu, KYK borçları kuşatmış durumda. İstanbul Sözleşmesi’ni rafa kaldırarak, katillerin önüne kurulmayan barikat; mücadele eden, emeğine, geleceğine göz diken düzene karşı mücadele eden kadınlara karşı kurulmakta. Diğer tarafta ise toplumun biriken öfkesini, direnme eğilimlerini “Sandığı bekleyin” diyerek seçimlere havale eden, memleketi AKP artıkları ile düzlüğe çıkaracağını düşünen Millet İttifakı duruyor. Bizim açımızdan düzeni karşısına almayan, gericilikle kavga etmeyen, memlekette satılmadık yer bırakmayan, işbirlikçilerle hesaplaşmayan hiçbir program çıkış yolunu gösteremez. Bu karanlık tablodan çıkışın yolunu Marx’ın “İnsan tarihin öznesidir değişir, değiştirir” sözlerinde aramalıyız. Büyük alt üst oluşlara, devrim süreçlerine baktığımızda sömürü düzenine başkaldıran örgütlü iradeyi görürüz. Bu örgütlü irade saraylar yıkmış, saltanatlar devirmiştir. Sosyalist Liseliler örgütlü mücadeleyi sıra sıra, sınıf sınıf, ilmek ilmek örmekte… Karanlık tablodan kurtuluşun reçetesi emeğin, laikliğin, bağımsızlığın egemen olduğu yeni bir cumhuriyet olduğunu ifade etmek doğru olacaktır.
Ülkenin sorunlarını ve çözümü değerlendirdiniz. Sosyalist Liseliler olarak yoğun bir mücadele dönemi geçirdiğinizi söyleyebiliriz. Sosyalist Liseliler’in ülkesinde ve liselerinde, iktidarın ve düzenin yarattığı sorunlara liseli gençliği yan yana getirerek yanıtlar verdiğini gördük. Bu eğitim- öğretim yılında Sosyalist Liseliler nasıl bir mücadele yolu izledi, neler yaptınız anlatabilir misiniz?
İpek Balta: Ülkenin içinde bulunduğu siyasi atmosferin liselere yansıması, gençliğin mücadeleyi hangi saikler üzerinden kodlaması gerektiğini görmemize olanak tanıyor. Elbette ki liselerdeki sorunların, memleket gündeminden bağımsız olduğunu düşünmek hatalı bir yaklaşım olurdu. Bu nedenle sorunların çözümünün siyasal bir zeminde aranması ve yanıt üretilmesi gerekir. Soruların cevabına mücadeleyle yanıt veren gençliğin tavrı ise nettir. Liselerde devrimci bir kuşağın şekillenmesine öncülük eden Sosyalist Liseliler’in, geleceksizliğin, işsizliğin, sömürünün olmadığı bir geleceğin mücadeleyle karşılık bulacağına inancı tam. Bugün liselerde eşitlik, özgürlük, laiklik ve sosyalizm mücadelesinin temsilcisi olan Sosyalist Liseliler, aydınlık bir ülke için memleketin dört bir yanında bir araya geliyor. İktidarın dindar ve kindar bir nesil yetiştirme misyonuyla hareket ediyor oluşu, gençliğe yönelik hamlelerinin önemli bir ayağının eğitim sistemi üzerinden şekillenmesine olanak tanıyor. AKP iktidarının eğitim politikaları gençliği gericiliğin ve piyasacılığın kıskacına iterken, laik ve bilimsel eğitim hakkından mahrum bırakıyor. Bu noktada bizler, gençliğin düzene karşı vereceği en somut ve net yanıt olan aydınlanma mücadelesini bulunduğumuz her alanda yükselterek hem liselerdeki güncel sorunlara yanıt üretmek hem de geçmişi anlamak ve geleceğimizi değiştirmek için Aydınlanma Okulları’nda bir araya geldik. Geçtiğimiz eylül ayında başlayan yeni eğitim-öğretim yılı ile birlikte başta İstanbul olmak üzere memleketin farklı illerinde bir dizi başlıkta oturumlar düzenleyerek yan yana geldik. Aydınlanma Okulları’nda elde ettiğimiz kazanımları örgütlü bir şekilde dışa aktararak liselerde devrimci bir odağın ortaya çıkmasına öncülük ettik. Eşitlikten, laiklikten, aydınlanmadan yana olan liseli gençlik, kendi ürettiği, çantasında, başucunda bulundurduğu Sosyalist Liseliler Dergisi’ni sınıflarda ve meydanlarda sıra arkadaşlarıyla buluşturdu. Bugün kendimizi sosyalizmden yana olan liseli gençliğin pusulası olarak tasvir etmekte bir sorun görmüyorum. Sınıfları, meydanları,
1 Mayıs alanlarını dolduran Sosyalist Liseliler’in, sınıfının yanında, partisinin saflarında yükselttiği mücadele, bugün liseli gençliğin düzene karşı verdiği mücadelenin en gerçekçi örneğidir.
Ogün Duran: Yukarıda eleştirdiğimiz, bugün içerisinde yaşadığımız toplumsal sistemin üretim ilişkisi kapitalizmdir. Kapitalizm ekonomik, politik olduğu kadar ideolojiktir. Burjuva dezenformasyonu ile emekçi sınıfların karşılaştığı sorunları çarpıtır. Milliyetçi ve dinci propagandası ile insan bilincini gerçeklikten koparmaya çalışır. Bireyciliği öğütleyerek toplumsal meselelerden yurttaşları uzaklaştırır. Şükür kavramı ile onların öfkesini cennet ve cehenneme havale eder. Kendi çıkarlarını tüm toplumun çıkarınaymış gibi gösterir. Bunu uzatabiliriz.Sosyalist Liseliler olarak tüm bu ideolojik hegemonyaya karşı Aydınlanma Okulları ile toplumun gerçeklerini tarihsel olarak doğanın, toplumun dününü anlatarak bugünü anlamaya, bugünü anlayarak geleceği kurmaya, liseler içerisinde devrimci bir bilinci, devrimci bir kültürü yaratmaya çalışıyoruz. Aydınlanma Okulları’nın yanı sıra AKP’nin yıllardır yaratmak istediği rekabetçi, ezberci, biatçı, düzene baş kaldırmayan, haksızlıklara karşı kafasını kuma sokan yani dindar ve kindar nesil projesine karşı Sosyalist Liseliler Dergisi ile okuyan, sorgulayan, araştıran, sorunların kaynağını tespit eden, düzen karşıtı bir devrimci bir bilinci yaratmak istiyoruz. Memleketin dört bir yanında Aydınlanma Okulları ve Sosyalist Liseliler dergisi ile devrimci bir odak noktası kurmaya çalışıyoruz. 1 Mayıs dönem başından beri verdiğimiz mücadelenin alanda somutlanmış haliydi. Bu düzene karşı borçlu değil alacaklı olduğunun farkında olan, bu memleketi faşistlere, yobazlara bırakmayacağını deklare eden bilinçli, öfkeli, kararlı bir Sosyalist Liseliler toplamı vardı.
Denizlerin mücadelesi hakkında Sosyalist Liseliler, ne düşünüyor?
İpek Balta: Denizler, bu topraklarda anti emperyalist mücadelenin simgesi olmuş, sömürüye ve gericiliğe karşı çıkmıştır. Onların mücadelesi yalnızca okul sınırları içinde kalmamıştır. Sömürünün olmadığı, eşit, özgür, tam bağımsız bir ülke için mücadeleyi başa yazan gençliğin mücadelesi politik bir zeminde örgütlenmiş, memleket sorunlarından ayrı düşmemiştir. Bu sebeple 50 yıl önce idam edilen Denizlerin bıraktığı miras bugün hala unutulmamış ve gençliğin gelecek mücadelesine ışık tutmaktadır. Bugün gençlik aynı taleplerde ortaklaşmakta ve onların mücadelesini ileriye taşımaktadır. 50 yıl önce Denizlerin ölümüne sebep olanlar, bugünkü memleketi satan, gerici işbirlikçiler aynı amaca hizmet etmektedir. Ülkemizde bugün sömürü, gericilik, emperyalizmle iş birliği daha da palazlandığı gibi, bu düzeni karşısına alan eşit, özgür, bağımsız bir ülke mücadelesini büyüten gençlik de tüm bunların karşısında daha da umutlu. Denizlerden devraldığımız ilericilik, yurtseverlik ve bağımsızlık mücadelesini, emperyalistler ve işbirlikçileri bu memleketten kovana kadar sınıflarda ve alanlarda yükselteceğiz. Liseli gençlik, Denizlerin yolunda, sınıfının safında umutla ve gelecek güzel günlere olan inancıyla; mücadelesini bulunduğu her sınıfta, staj yaptığı her atölyede, sömürünün ve gericiliğin olduğu her yerde ileriye taşıyacak, karanlığı yırtıp atacaktır.
Ogün Duran: Denizler emperyalizme karşı bağımsızlık, sömürüye karşı eşitlik, kapitalizme karşı yeni bir düzenin kavgasını bu topraklarda yeşertmiş devrimcilerdi. Sermaye sınıfını bu korku kaplamıştı ve Üç Fidan idam edilmişti. Denizler emperyalist barbarlığa karşı 6. Filo askerlerini denize döken yurtseverlerdi. Üniversite sıralarını faşist çetelere, gericilere dar edenlerdi. Denizler, kısa yaşamlarında üniversitede boykotların, fabrikada işçilerin ve tarlada köylülerin mücadelesinde oldular. Türkiye’deki sosyalizm mücadelesinde edindikleri yeri Can Yücel’in dizeleriyle ifade etmek gerekirse; Sosyalist liseliler olarak Türkiye’de sosyalizm mücadelesinde işaret fişeği olan Üç Fidan’a karşı borcumuz; onların taşıdığı bayrağı daha yukarıya taşıyarak memlekette sosyalist devrimin parçası olacak yeni bir komünist kuşak yaratmaktır. Bugün Sosyalist Liseliler denizlerin yolunda anti emperyalist, emekten yana olan kavgasını büyütmektedir.
Peki 6 Mayıs’a dair bir çağrınız olacak mı?
Ogün Duran: 6 Mayıs, neredeyse yarım yüzyıldan beri, gençliğimizin ve halklarımızın yüreğinde dinmeyen bir acı, sönmeyen bir yangın oldu. Bu yüzden 6 Mayıs; her şeyden önce devrimci tutum, ataklık, mücadele kararlılığı, emekçi halkın çıkarı uğruna sınır tanımayan bir fedakârlık gibi devrimci değerlerin sembolü olan, üç devrimci önderin ve onların şahsında devrim mücadelesi uğruna hayatını kaybetmiş bütün devrimcilerin anıldığı bir gündür aynı zamanda. Her yıl olduğu gibi bu yılda Sosyalist Liseliler olarak biz de Dolmabahçe’de Denizlerin 6. Filo’yu denize döktüğü yerde olacağız. Tüm ilerici, yurtsever sıra arkadaşlarımızı 6 Mayıs’ta saat 17:00’da Dolmabahçe’de anti emperyalizme ve onun uşaklarına karşı verilen mücadeleyi büyütmeyi çağırıyoruz.
İpek Balta: 6 Mayıs, Denizleri idam edenlerin onların vermiş olduğu devrim ve sosyalizm mücadelesini sekteye uğratma düşüncesiyle alınan bir kararın boşa düştüğü önemli bir gündür. Denizlerin idam edilmesi ne bu topraklarda gençliğin mücadelesinin önünü kesmiş ne de işçi sınıfının ve gençliğin umutları tükenmiştir. Denizlerin mücadelesi bugün hala bizimledir. Liseli ve üniversiteli gençliğin omuzlarında yükselmektedir. Denizlerin ve nicelerinin yükselttiği eşitlik ve özgürlük mücadelesi bir an olsun geri düşmemiştir. Onlardan devraldığımız mücadele bayrağını 6. Filo’yu kıble yapan gericileri de, emperyalistleri de, işbirlikçileri de memleketimizden kovana kadar bulunduğumuz her alanda yükselteceğiz. Bu vesileyle 6 Mayıs Cuma günü Dolmabahçe’de onların mücadelesini anacak ve onların 6. Filo’yu denize döktüğü yerde bizler de eşit, özgür ve tam bağımsız bir ülke için sesimizi yükselteceğiz. Denizlerin idam edilişinin 50. yılında gençlik hala onların yolunda, Sosyalist Türkiye mücadelesini ilmek ilmek örüyor. Buradan da tüm sıra arkadaşlarımızı 6 Mayıs Cuma günü Denizlere verdiğimiz sözü tutmaya, sosyalizm mücadelesini büyütmeye çağırıyoruz.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Ogün Duran: Biz biliyoruz ki bu karanlık tablo bir gün mutlaka tersine dönecek. Bu da mücadele edenler sayesinde olacak. Memleketin sorunlarına yanıt üretmek zorundayız. Sömürüye, savaşa, yozlaşmaya, gericiliğe karşı sosyalizmin sesini yükseltmek zorundayız. Bütün gençliği geleceksizlik yaratan bu düzene karşı, geleceği örgütlemeye çağırıyoruz. Bu hattın büyütülmesi ve ete kemiğe bürünmesi en acil görevimiz. Kendi kaderimizi kendi ellerimize alacak olan adımları atmadan hiç kimse, kimseyi hiçbir şeyden kurtaramaz. Bize umut olacak tek şey mücadele etmek olabilir. Sosyalist Liseliler bu umudu liselerden meydanlara büyütmek için bir araya gelmeliyiz diyor. Kabul etmemenin, ayağa kalkmanın, yetti artık demenin kolay, bu düzene ayak uydurmanın daha zor olduğuna inanıyoruz. Ya atacağız bu karanlığı ve üzerimize yapışan asalakları ya da yoksullaşmaya, ümidimizi kaybetmeye devam edeceğiz. Umut, gençte, kadında, emekçide, umut insanda. Liselerdeki, memleketteki tablo böyle gelmiş böyle gitmez demek için, insana dair ne varsa diri tutmak için, üretmek, bilmek, tartışmak ve kavramak için örgütlenin diyoruz. Örgütlü mücadeleye inanın diyoruz.
İpek Balta: Son olarak, ülkemizde ekonomik krizin derinleştiği, emekçilerin, kadınların ve gençlerin her geçen gün umutsuzluğa itildiği, gericiliğin ve piyasacılığın hüküm sürdüğü, bizlere de geleceksizlikten başka bir şey sunamayan kapitalist düzenin yıkılması ve yeni bir ülke; Sosyalist Türkiye’nin inşası için liseli gençliğin sosyalizm mücadelesinde sınıflarda, alanlarda, en ön sırada temsiliyet üstlenmesi ve mücadeleyi başa yazması gerektiğini vurgulayalım. Bu mücadeleyi yükseltecek gençliğin yeri Sosyalist Liseliler saflarıdır. Bu sebeple, sıra arkadaşlarımızı Sosyalist Liseliler ile birlikte emek, umut, memleket için mücadele etmeye, geleceğimize sahip çıkmaya davet ediyoruz.