Reklam
Kategoriler: Köşe Yazıları

Sovyetler’de bilim politikası*

Reklam

Bilim ve bilim politikası konusunda yazdıkça ister istemez SSCB’den bahsetmek gerekiyor. Biliyorsunuz, SSCB bugün anladığımız anlamda bilim ve teknoloji politikalarını ilk kurumsallaştıran ülkeydi. 1921 yılında elektrifikasyon planıyla birlikte de bilim politikası yaşama geçmeye başlamış, öncesinde düşünülen kimi teorik kabullerin olabilirliği pratik içerisinde sınanıp, gerektiğinde değiştirilmişti. Ben de sık sık, farklı özelliklerine çeşitli yazılarımda değinmek zorunda kalıyorum.  Sanırım genel hatlarını bir özetlemekte yarar var:

SSCB bilim politikası yedi ana başlık halinde toparlanabilir:

1) Merkezi planlama: Planlama SSCB Bilimler Akademisi tarafından yapılıyordu. Akademi, tek tek her Sovyet’in bilim akademisinden gelen raporlar doğrultusunda kaynak ve işgücü planlaması yapıyordu. Böylece birbirinden çok uzakta iki Sovyet arasında bilimsel iş birliği sağlanabiliyor ve kimi zaman örneğin, Ukrayna’daki bir bilimsel tıkanıklığa çözüm, Kazakistan’dan gelebiliyordu. Yani, merkezi planlama ile hem tasarruf sağlanıyor hem de rekabet iş birliğine dönüştürülmüş oluyordu.

2) Bilimle toplum arasında ilişki kurulması, bilimin günlük yaşamın bir parçası haline gelmesi: Bu konuda enstitüler önemli bir işleve sahipti. Sanayide, tarımda, eğitimde, sağlıkta; her birim bir enstitü ile bağlantılıydı. Enstitülerin üç tür işlevi vardı; birincisi beraber çalıştıkları kuruluşlarda ortaya çıkan sorunlara yerinde çözüm bulunuyordu, ikincisi doğrudan yaşam pratiğinden kaynaklanan, başka bir deyimle ayakları yere basan bir araştırma gündemi oluşuyordu. Üçüncüsü ise araştırma merkezlerinin bir kitle eğitim aracı olmasıydı. (1)

Bilimin günlük yaşamın bir parçası haline gelmesi daha uzun vadeli bir programdı ve sosyalist eğitim sisteminin yaygınlaşıp, insanların böyle bir eğitimden geçmiş olması gerekiyordu. Yıllar sonra Sovyetler Birliğini gezmeye gelen her ziyaretçi Sovyet insanının teknik ve bilimsel nitelikteki her şeye karşı gösterdiği ilgiye tanık olmuştur. Bu tutumu besleyen iki olgu vardı: birincisi, o güne kadar halk için kapalı bir kutu olan bilimin gücü ve sağlayacağı yararlar birdenbire açılıp halka gösterilmişti. Diğeri ise kapitalist ülkelerde işçilerin bilime karşı sezgisel düşmanlığının burada tamamen yok olmasıydı.

3) İşgücünün coğrafi anlamda dengeli dağılımı: Yükseköğrenim görmüş kişi sayısının bile çok az olduğu Kırgızistan gibi cumhuriyetlerde dünyanın en önde gelen araştırma merkezleri kurulmuştu.

4) Bilimde cins ayrımının ortadan kaldırılması: Kadın bilimci sayısındaki artış ise yüzde 750 gibi inanılmaz boyutlardaydı. SSCB’de bilim erkek egemen bir alan olmaktan çıkmıştı; kimi alanlarda bilim insanlarının yüzde 80’ini kadınlar oluşturuyordu. Aynı dönemde İngiltere’de bilimciler arasında kadın oranı azalma eğilimindeydi

Yukarıdaki son iki madde ilk bakışta ‘eşitlik’ ilkesi gibi görünse de, aynı zamanda bilimin yaygınlaşması için önemli bir adımdı. Bu şekilde bilimci havuzu genişletilmiş oluyordu.

Aşağıdaki ilkeler ise uzun vadede bilimin sürekliliği için gerekliydi:

5) Bilimin her alanında çalışma yapılması.

6) Temel bilimlerle uygulamalı bilimler arasında denge sağlanması.

7) Yeni araştırma alanları ve buna bağlı olarak yeni bilim alanları yaratılması.

Bu ilkelerin yaşama geçirilmesiyle çok kısa zaman içerisinde Sovyetler Birliği bilimin ölçülebilir parametrelerinde tüm Avrupa’yı geçmişti. ABD’ye de Sputnik Şoku’nu yaşatıp, onunla yarışacak düzeye ulaşmıştı. Aslına bakılırsa bu ilkelerin, bilimde atılım yapmak isteyen her ülke için halâ uygulanabilir olduğu görülecektir. Bundan sonrası artık iktidar sorunudur.

*100. Yılında Ekim Devrimi Sempozyumunda (15 Ekim 2017, İstanbul) bu konuda yaptığım sunum, tam metin olarak “Marksist Manifesto. Ekim Devrimi 100 Yaşında Sempozyumu Özel sayısı, 2017” de ve “Bilim ve Gelecek, sayı 165, 2017” de yayınlanmıştı.

(1)https://gazetemanifesto.com/2022/goelro-plani-ve-bilim-politikasi-487538/

Reklam

Önceki Haberler

Reel siyasette ulusun gayriresmi konumu

Bu yazıda, Trump’ın Cumhurbaşkanını işaret ederek “seçim hilelerini en iyi bu bilir” gibisinden ulusal gururumuzu…

6 Ekim 2025 10:59

İslamcılığın Filistin için döktüğü timsah gözyaşları

Yeni aşama, Filistin davasının her zaman yanında olan Baas iktidarının Suriye’de yıkılmasıyla başlamıştır. İsrail’e karşı…

6 Ekim 2025 10:41

Figen Yüksekdağ: CHP’ye yönelik operasyonlar demokratik zemini kilitliyor

Eski HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, yeni sürece ilişkin gelişmeleri değerlendirerek, iktidarın bir yandan…

6 Ekim 2025 10:20

Tutuklu gazeteci Fatih Altaylı yorumlarına ara verdiğini duyurdu: Bize biraz müsaade

“Cumhurbaşkanını tehdit” iddiasıyla tutuklu bulunan gazeteci Fatih Altaylı, YouTube’daki yayınlarına ara verdiğini açıkladı. Altaylı, sağlık…

6 Ekim 2025 10:12

TKH heyetinden 94.günündeki İKÇÜ grevine dayanışma ziyareti

Türkiye Komünist Hareketi İzmir İl Örgütü, direnişlerindeki 94. günde İzmir Katip Çelebi Üniversitesi emekçilerini ziyaret…

5 Ekim 2025 12:10

Yeni Ülke’nin 31. Sayısı “Solun “Cumhuriyet ile sınavı” manşetiyle yayımlandı.

İki aylık fikir dergisi Yeni Ülke 31. sayısında "Solun Cumhuriyet ile sınavı" dosyası ve dolu…

3 Ekim 2025 19:42
Reklam