"Suriye sorunu AKP ile başladı, AKP ile çözülemez!"
"Bugün savaş siyaseti bir kez daha Suriye’de yanan ateşe benzin dökmek anlamına gelecektir. Savaş siyaseti, Suriye’nin yıkımına ortak olan AKP iktidarının kendini kurtarma siyasetine dönüştürülmek istenecektir. Bununla birlikte AKP’nin ülkemizin başına ördüğü bütün dertlerin üzeri savaş siyasetiyle örtülmeye çalışılacaktır. Buna izin verilmemelidir."
Türkiye Komünist Hareketi’nin (TKH) haftalık basın toplantısı TKH MK Üyesi Kurtuluş Kılçer’in katılımıyla gerçekleşti. Kılçer, basın toplantısında gündemdeki sıcaklığını koruyan Suriye sorununa ilişkin kritik değerlendirmelerde bulundu. “Daha düne kadar ABD emperyalizminin taşeronluğunu üstlenen AKP’nin, dış siyasetteki tutarsız ve ilkesiz tutumu ortadayken, bugün Suriye’nin kuzeyine yönelik bir askeri operasyonun da ülke çıkarlarına ne kadar hizmet ettiği şüpheli ve tartışmalıdır. İdlib ve Afrin bölgesini cihatçı terör gruplarına teslim ederek, ülkemizin yanı başında bir şeriat devletine himaye eden AKP’nin savaş naralılarıyla ülkemizin başına yeni çoraplar örmesi işten bile değildir. Suriye sorunu AKP ile başladı, AKP ile çözülemez!” diyen Kılçer basın toplantısında şunları kaydetti:
“Bugünkü basın toplantısına, öncelikle terör saldırısı sonrası yaşamını yitiren yurttaşlarımızı anarak başlamak istiyoruz. Yaşamını yitiren bütün yurttaşlarımızın ailelerine başsağlığı diliyoruz. Halk düşmanı terör saldırısını, kimden gelirse gelsin, kınıyor ve lanetliyoruz.
Yine aynı şekilde Kilis’te yerleşim yerlerine yapılan roketli saldırılar sonrası yaşamını yitiren yurttaşlarımızın acısını paylaşıyoruz. Sivil yerleşim yerlerine yapılan saldırıyı lanetliyoruz, ölen öğretmenin, yaşamını yitiren çocuklarımızın acısını bir kez daha paylaşarak, teröre, savaşa ve her türlü halk düşmanı eylemi buradan bir kez daha protesto ediyoruz.
Bugün öğretmenler günü. Bütün öğretmenlerimizin, fedakârca ve büyük emeklerle ülkenin gençlerini yetiştiren öğretmenlerimizin öğretmenler gününü kutluyoruz. 20 yıllık AKP iktidarı döneminde sorunları katmerlenerek artan bütün eğitim emekçilerinin mücadelesini selamlıyoruz. AKP polisi tarafından coplanan, bu ülkenin eğitim emekçilerine reva görülen şiddeti ve uğradıkları haksızlıkları basın toplantımızda bir kez daha kınıyoruz.
“TÜRKİYE YENİ BİR SAVAŞ TEHLİKESİ İLE YÜZ YÜZEDİR”
Son 10 yılda bombalı katliamlar yaşayan Türkiye, bugün bir kez daha halk düşmanı bir terör saldırısı ardından yeni bir savaş tehlikesi ile yüz yüzedir. Daha önce Suriye’nin kuzeyine yönelik askeri operasyonların bir başkası AKP tarafından yeniden gündeme getirilerek, emekçi halkımız yeniden savaş siyasetiyle karşı karşıya bırakılmaktadır.
20 yıllık AKP iktidarı, bugün gelinin nokta itibariyle ülkemizi ekonomik krize, teröre ve savaş siyasetine teslim etmiştir. Ekonomik krizin yükünü çeken ve bedelini ödeyen emekçi halkımız şimdi de terör ve savaş siyasetinin arasında sıkışmış durumdadır.
Terör saldırısı gerekçe gösterilerek başlatılan askeri operasyon, AKP’nin milliyetçi hamasetine meze edilerek yeni bir maceraya ülkemizin sokulmasına neden olacak tehlikeler barındırmaktadır.
Yurttaşlar,
Öncelikle ekonomik kriz, terör ve savaş tablosu AKP’nin eseridir. AKP’nin 20 yıllık iktidarının doğrudan ve temelden sonucu olan bu tablo, AKP iktidarda kaldıkça değişmeyecektir. Sorunun kaynağı olanların bu tabloyu değiştirmesi mümkün değildir. Tersinden terör, savaş ve ekonomik kriz tablosunun ortadan kaldırılmasının ilk ve gerek şartı AKP iktidarından ülkemizin derhal kurtulmasıdır. AKP iktidarda kaldıkça ülkemizin başı beladan kurtulmayacaktır.
20 yıllık AKP iktidarının kuşbakışı değerlendirilmesi bile yaşadığımız gerçekliğin özetini somut olarak sunmaktadır. 20 yıl boyunca kanlı katliamlar, bombalı terör saldırıları, darbe girişimi, OHAL, sınır ötesi askeri operasyonlar, kumpas davaları, yolsuzluklar, sığınmacılar sorunu, toplumsal çürüme, ülkenin uyuşturucu trafiğinin merkez üssü haline getirilmesi, tarikatlardaki istismar vakaları Türkiye’nin yakın tarihinin sayfalarında yerini almıştır. 20 yıllık AKP iktidarı tarihe katliamlar tarihi olarak geçmiştir. Böylesi bir iktidarın ve rejimin bugün Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu sorunları çözmesini beklemek AKP ve MHP’nin teşkil ettiği gerici-faşist iktidarın propagandasına boyun eğmektir. Emekçiler şimdi de “milli çıkar” hamaseti ve “teröre karşı duruş” söylemiyle yeni kurgulara ikna edilmeye çalışılmaktadır.
Savaş istenen ve övülmesi gereken bir olgu değildir. Maharet ülkeyi ve askerleri savaşa sokmadan ülkenin çıkarlarının korunmasıdır. Bugün ülkemizin terör sorunu ile karşı karşıya kalması gerekçe gösterilerek sermaye devleti bütün kanatlarıyla savaş siyasetine destek istemektedir. Ancak Türkiye’nin terörün hedef ülkesi haline gelmesinin ana nedeni ise unutturulmak istenmektedir. Terörün kaynağı olarak Suriye’nin kuzeyinin gösterilmesi ve son terör saldırısının failleri olarak gösterilenlerin Suriye’den ülkemize sığınanlar arasından çıkması, Türkiye’nin neden terörün hedefi haline geldiğinin sorusunu sormayı zorunlu kılmaktadır. Bu sorunun yanıtı açıktır: AKP’nin dış politikasının yanlışlığıdır! AKP, doğrudan ABD emperyalizminin taşeronluğunu üstlenmiş, Suriye’nin bölünmesi ve parçalanması siyasetine ortak olmuş, ABD emperyalizminin ve İsrail’in çıkarlarına hizmet etmiş, cihatçı terörün destekçisi olmuş, Suriye’nin kuzeyine ABD emperyalizminin yerleşmesine neden olmuştur! AKP’nin cihatçı, mezhepçi dış siyasetinin ve ABD-İsrail çıkarlarına hizmet etmesinin bedelini başta Suriye ve Türkiye halkları, özelde Türkler, Araplar ve Kürtler ödemiştir, ödemektedir. Bugün Suriye’nin kuzeyine savaş başlatma gayreti içinde bulunan AKP-MHP iktidarının, ülkemizi savaşa sokmanın hesabını vereceklerini bu durumdan övünme payı çıkarmaları tam bir akıl tutulmasıdır. Türkiye’yi savaşa sokmak durumunda kalmak övünülecek bir durum değildir. 20 yıl sonra Türkiye’yi terörün hedefi haline getirmişseniz, ülkeyi savaşa sokmak durumunda kalmışsanız, önce bunun muhasebesi yapılmalı, kimlerin Türkiye’yi bu noktaya getirdiğinin hesabı sorulmalıdır. Yıllardır ülkenin bölünmez bütünlüğüne vurgu yapanların, daha önce Irak’ı bölen ABD’nin şimdi de Suriye’yi bölmesine hizmet ettikten sonra, ABD karşıtı kesilmesi ya da Türkiye’nin milli çıkarlarını koruduklarını savunması gayrı-ciddidir, tutarsızdır, sahtekarlıktır. Türkiye’yi tehdit eden terör, bombalı katliamlar ve Suriye’deki açık gerçek, cihatçı çetelerin ülkemizde cirit atması, AKP ve MHP’nin ülkenin “milli güvenliğini” korumak bir yana tersinden koruyamadıklarının kanıtıdır. Savaş siyaseti bu açıdan Türkiye’nin çıkarlarını değil AKP-MHP iktidarının korunması, rejimin ve şahsım devletinin bekasını korumak için “milli güvenlik kılıfıyla” sunulan bir yanılsamadır. Bugün Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı dış politika ve güvenlik sorunları AKP ve MHP merkeze konmadan analiz edilemez. Özetle, AKP ile ülkenin “milli çıkarları” korunamaz! AKP, söz konusu ülke çıkarı ve halkın huzuru ise bir “milli güvenlik sorunu” olarak görülmelidir.
Bugün Ukrayna üzerinden Rusya’ya yapılmaya çalışılanların bir benzeri, Kuzey Suriye üzerinden Türkiye’ye uygulanmakta, planlanmaktadır. Bu açık gerçek görülmeden, emperyalizmin oyunları bozulamaz. Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik müdahalesini karşıya alanların Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine yönelik askeri operasyona alkış tutmasının çelişkisi bir yana ABD emperyalizmini karşıya almadan ortaya konulacak her türlü siyasetin başarı şansı da yoktur. Bugün Ortadoğu halklarının en büyük düşmanı emperyalizmdir. Emperyalizm, Ortadoğu’ya müdahale ederek, ılımlı İslamcı rejimlerle kendisine bağımlı devletler kurmaya çalışmış, AKP’nin de temsil ettiği ılımlı İslamcılık projesi çökünce, Kürt siyaseti emperyalizminin şemsiyesine alınarak Suriye’nin parçalanması siyaseti devreye sokulmuştur. Dün ABD ile ılımlı İslamcılık projesi üzerinden ortaklaşanların bugün ABD emperyalizminin Suriye siyasetinin sonuçlarından şikâyet etmesi ve buna karşı hamle yaptığını dile getirmesi en hafif deyimle aymazlıktır. ABD emperyalizmi Suriye’den çıkarılmadan, Suriye sorununun çözümü mümkün değildir, Ortadoğu halklarının barış ve kardeşliğinin tesis edilmesi ABD emperyalizminin Suriye’den çıkarılması üzerine bina edilecek bir politikadan geçer.
Suriye’nin kuzeyindeki gerçeklik ABD emperyalizminin yeni Sykes-Picot çalışmasıdır. Dün Ortadoğu’nun sömürgeleşmesi anlamına gelen bu proje, bugün bölge halklarının kurtuluşu ve özgürlüğü anlamına ise asla gelmeyecektir. Kürt siyasetinin bütün bölmeleriyle emperyalist projeden medet umması işin başka bir boyutudur. Biz komünistlerin Kürt siyasetinin işbirlikçiliğine yönelik eleştirilerimiz zaten biliniyor. AKP’nin işbirlikçi dış politikasının bir benzeri bugün Irak ve Suriye’nin kuzeyinde Kürt siyaseti tarafından da yürütülmektedir. Ortadaki gerçek ise Türk, Kürt ve Arap halklarının düşmanlığı ve savaşı, kazanan ise emperyalizm olmaktadır.
“SAVAŞI BİR SEÇİM SİYASETİ HALİNE GETİRME GİRİŞİMİ İLE KARŞI KARŞIYAYIZ”
İstanbul Beyoğlu’nda halk düşmanı terör saldırısının üzerindeki sis perdesi henüz kalkmamıştır. Böylesi bir saldırının kimler tarafından gerçekleştirildiğine dair ortaya konan bilgiler kamuoyunu ikna etmemiştir. 7 Haziran-1 Kasım süreci olarak bilinen ve ülke siyasetinin bombalı katliamlarla şekillendirildiği yakın tarihte yaşanan bombalı terör katliamları üzerindeki soru işaretleri orta yerde duruyor. Bu saldırının karanlık noktaları ortaya çıkarılmadan, seçim öncesi ülkeyi savaşa sürükleyerek savaşı bir seçim siyaseti haline getirme girişimi ile karşı karşıyayız.
AKP tarafından gündeme getirilen Suriye’nin kuzeyine yönelik askeri operasyon, sığınmacılar, Suriye’nin bölünmesi, cihatçı terör grupları gibi onlarca sorununun çözümüne yönelik olmadığı gibi diplomatik hiçbir adım atılmadan gündeme getirilmiş olması, böylesi bir operasyonun seçim siyasetine savaşın meze edilmesi tezini güçlendirmektedir. Bu ülkemizin çıkarlarını değil Erdoğan’ın şahıs devletinin çıkarlarının korunup korunmadığı bugünkü siyasi ortamda üzerinde düşünülmesi gereken temel noktaların başında gelmektedir.
Eğer böyle değilse, başta Suriye olmak üzere Ortadoğu’da emperyalizmin ve onun vesayeti altında Suriye’nin bölünme siyasetine ortak olan Kürt siyasi güçlerinin başka emel ve hedeflerine karşı harekete geçilmişse ve bunun aracı olarak terör devreye sokulmuşsa, bu durum derhal açık olarak ortaya konmak zorundadır. Emperyalizmin Suriye’de çevirdiği dolaplar ortadayken, Suriye’nin kuzeyine yönelik askeri operasyonu emperyalizmi karşıya almadan ve Suriye Devleti ile görüşülmeden gerçekleştirilmesinin inandırıcılık sorunu bulunmaktadır. ABD karşıya alınmadan ABD emperyalizmiyle icazetli bir operasyonun ne Suriye sorununu çözmesi ne de Kürt sorununda barışı gündeme getirmesi mümkün değildir. ABD emperyalizmiyle mücadele edilmeden ülkenin milli çıkarları korunamaz!
Terör saldırısı gerekçe gösterilerek Suriye’nin kuzeyine yönelik askeri bir operasyon, Suriye sorununun çözümünü kolaylaştıran değil tersinden yanan ateşe benzin dökecek bir adım olacaktır. Bununla birlikte Suriye sorununun çözümüne yönelik atılması gereken adımların bu savaş siyasetiyle akamate uğraması büyük olasılıktır. ABD emperyalizminin kurduğu oyunlara karşı, askeri operasyon seçeneğinden önce atılması gereken adımlar olduğunu buradan bir kez daha ifade etmek gerek. Ama öncelikle ABD emperyalizmine karşı bölge ülkeleriyle ilişkinin derhal kurulması gerekmektedir. Cihatçı çetelere verilen destek kesilmeli, Suriye Devletinin egemenliği ve toprak bütünlüğüne yönelik altına imza atılan anlaşmanın gerekleri yerine getirilmelidir.
Mesele sadece Suriye’nin kuzeyindeki Kürt bölgesinin ABD emperyalizminin vesayeti altında bulunması sorunu değildir. Aynı zamanda AKP’nin vesayeti altında cihatçı çetelerin hüküm sürdüğü şeriat emirliği de ülkemiz açısından büyük tehdittir. Bu tehditi yok sayarak, meseleye Kürt-Türk çatışması ve kutuplaşmasına döndürerek Suriye siyaseti örülemez. Ancak böylesi bir bütünlükle Suriye siyaseti ele alınmak durumundadır.
Daha düne kadar ABD emperyalizminin taşeronluğunu üstlenen AKP’nin, dış siyasetteki tutarsız ve ilkesiz tutumu ortadayken, bugün Suriye’nin kuzeyine yönelik bir askeri operasyonun da ülke çıkarlarına ne kadar hizmet ettiği şüpheli ve tartışmalıdır. İdlib ve Afrin bölgesini cihatçı terör gruplarına teslim ederek, ülkemizin yanı başında bir şeriat devletine himaye eden AKP’nin savaş naralılarıyla ülkemizin başına yeni çoraplar örmesi işten bile değildir. Suriye sorunu AKP ile başladı, AKP ile çözülemez!
Son dönem Erdoğan’ın dış siyasette büyük u dönüşlerini izliyoruz. Bu u dönüşlerinin Erdoğan’ın büyük sıkışmasını ve aynı zamanda 20 yıldır yürüttükleri siyasetinin inkarını ve dış siyasette yıllardır savundukları görüş ve politikanın yanlışlığını göstermektedir. Siyasal İslamcılık çökmüştür, AKP yanlışlanmıştır, başarısız olmuştur, politikaları emperyalizme hizmet etmiştir. Bu kadar tutarsızlık ve ilkesizliği ortaya koyan AKP’nin yarın hangi konularda büyük u dönüşleri yapacağının da garantisi bulunmamaktadır.
Bugün devleti yöneten güvenlik bürokrasisinin de ehil olmadığı açık olmalıdır. Türkiye’yi Suriye’de ABD emperyalizminin kuyruğuna takanların, bugün Suriye politikasında söz sahibi olması ülkemiz açısından büyük tehlikedir. Meclis Komisyon toplantılarında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun ve ABD’den madalya alan Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın tutum, davranış ve söylemleri, komisyon toplantısında devlet adabına yakışmayan üslupları, ülkemizin nasıl bir kadro tarafından yönetildiğini göstermesi bakımından herkes için açık olmalıdır. Ülkemizde büyük bir yönetim sorunu bulunmaktadır.
AKP hesap vereceğine herkesi vatan hainliği ile suçlamayı bırakmalıdır.
Bugün Türkiye terör sorunu ve savaş siyasetiyle karşı karşıyaysa bu durum AKP iktidarının yanlış dış politikasının sonucu olarak görülmelidir. AKP iktidarı dış politikada hesap vermesi gerekirken bugün savaşı iç siyaset aracı olarak kullanmak istemesi, yaklaşan seçimler öncesi yeni bir milliyetçi iklim yaratarak savaşı seçim siyasetine alet etmek istediğinin göstergesidir. Seçimlere giderken AKP kendi suçlarını kapatmaya çalışarak seçimlerde elini güçlendirmenin yolunu yapmaktadır. Geçmişte yaşanan onlarca bombalı katliamların zemini döşeyen AKP iken, böylesi bir zeminde savaş naraları atarak kendi suçlarının üzerini örtme siyaseti emekçi halkımız tarafından net olarak görülmelidir.
Ülkemizin en kanlı terör katliamları AKP döneminde ortaya çıkmıştır. AKP’nin teröre karşı mücadele ehliyeti yoktur. Türkiye AKP zihniyetinden kurtulmadıkça terörden de kurtulamaz!
Bugün savaş siyaseti bir kez daha Suriye’de yanan ateşe benzin dökmek anlamına gelecektir. Savaş siyaseti, Suriye’nin yıkımına ortak olan AKP iktidarının kendini kurtarma siyasetine dönüştürülmek istenecektir. Bununla birlikte AKP’nin ülkemizin başına ördüğü bütün dertlerin üzeri savaş siyasetiyle örtülmeye çalışılacaktır. Buna izin verilmemelidir.
Bir kez daha ifade etmek gerekir ki, Halk düşmanı terör saldırısı gerekçe gösterilerek, Suriye’nin kuzeyine yönelik yürütülen savaş siyaseti, ne terörün bitirilmesine ne de Suriye’de yanan ateşin söndürülmesine hizmet edebilir.
“ABD EMPERYALİZMİNİN TAŞERONLUĞUNU ÜSTLENEN AKP’DEN BAŞKASI DEĞİLDİR”
Ancak terörün son bulması için gereken ilk şart Suriye’de yanan ateşin sönmesidir. Suriye’de yanan ateş söndürülmeden ülkemizin karşı karşıya kaldığı terörün de bitmesi beklenmemelidir. Bugün AKP, bir kez daha yangına körükle gitmektedir. Başlatılan savaş siyaseti, terörü gerekçe gösterilmesine rağmen, Suriye’nin parçalanma siyasetine son vermek amacı taşımamaktadır.
Bir kez daha savaş tehlikesiyle karşı karşıyayız. ABD emperyalizmi ülkemizi sığınmacılarla, cihatçı çetelerle ve terörle baş başa bırakmıştır.
Bu zeminin ortaya çıkmasını sağlayan ve buna yol veren ise ABD emperyalizminin taşeronluğunu üstlenen AKP’den başkası değildir.
Değerli yurttaşlar,
Ülkemizin büyük sorunları var. Bu sorunların nedeni ise 20 yıllık iktidardır. Tek tek sıralayalıml
Türkiye’yi uyuşturucu trafiğinin merkez üssü haline getiren AKP
Devleti tarikatlara teslim eden AKP
Ülkenin bütün ekonomik değerleri özelleştirme adıyla yerli ve yabancı sermeyaye peşkeş çeken AKP
Sığınmacılar sorununu ülkenin başına bela eden AKP
Onlarca bombalı katliam ve terör saldırısı yaşadık. Türkiye’nin terörün hedefi haline getiren ve bu zemini döşeyen AKP
Ülkemizin hemen yanı başında, Hatay’ın güneyinde, emperyalizm aparatı cihatçı terör örgütlerine şeriat emirliği kurdurtan AKP
Sıcak paraya bağımlı ve inşaat patronlarını zengin bir eden ekonomi siyasetiyle ülkeyi ekonomik krizle baş başa bırakan AKP
FETÖcü darbe girişiminin yaşanmasına fırsat veren ve FETÖcülere zamanında yol veren AKP
Bugün herkesi gayri-milli olmakla suçluyor, ülkenin yönetimine yeniden talip olmak istiyor!
Yağma yok! Artık yeter diyoruz!
Değerli yurttaşlar,
Düzce’de yaşadığımız deprem bir kez daha deprem tehlikesini hepimize hatırlattı. Düzceli yurttaşlarımıza büyük geçmiş olsun diyoruz.
Basın toplantımızı bitirirken, deprem tehlikesine karşı kentsel dönüşüm yerine rantsal dönüşümü hayata geçiren AKP’yi yurttaşlarımızın vicdanlarına havale ediyoruz. Halktan toplanan Deprem paralarını kullandık, duble yol yaptık diyenlerin sözlerine de, hamasetine de propagandasına da ülkenin karnı artık tok.