Türkiye Komünist Hareketi (TKH) Merkez Komitesi üyesi Kurtuluş Kılçer ile partinin kuruluşunun 102. Yıldönümü vesilesiyle TKH’yi ve Sosyalist Güç Birliği’ni konuştuk.
Türkiye Komünist Hareketi’nin yeni bir derleniş sürecini başlatmış olduğunu vurgulayan Kılçer, bu derlenişin önümüzdeki dönem ülkenin güçlü sınıf partisine dönüşerek kendisini ortaya koyacağını belirtti.
10 Eylül tarihi komünistler için önemli bir tarih. Kuruluş yıldönümü vesilesiyle, bugün TKH’nin neler yaptığıyla başlamak isteriz. Türkiye Komünist Hareketi olarak güncel çalışmalarınızdan bahsedebilir misiniz?
Öncelikle, bütün komünistlerin 102. kuruluş yıldönümünü kutlamak isteriz. 10 Eylül 1920 yılında temelleri atılan Partinin bayrağını taşıma iddiasında bulunanlar bizler açısından, 102 yıllık bir geleneği temsil etmek büyük bir sorumluluk. Bir asırlık bir partinin büyük ve şanlı tarihini geleceğe taşımak, bugünkü komünistlerin omuzlarında ağır bir sorumluluk. Ama aynı zamanda bizlere büyük bir güç kaynağı. O açıdan her zaman ifade ettiğimiz gibi “geleneğimiz geleceğimiz”. Bugün Türkiye Komünist Hareketi olarak, gelenekten aldığımız güçle, ülkenin komünist partisinin mayasını çalmaya çalışıyoruz. Şunu ifade etmek isterim. Ülkenin içinden geçtiği kesit, düzenin ve rejimin yaşadığı krizden ayrı olarak aynı zamanda komünist siyasetin ileriye sıçrayacağı bir zemine işaret ediyor. Emekçi sınıfların talep ve özlemleri ile sosyalistlerin programının yakınlaştığı bir dönemden geçiyoruz. Böylesi bir dönemde geri çekiliş şöyle dursun, tam tersine ileriye sıçrayacak adımlar atmamız gerektiğini düşünüyoruz.
Bu yaklaşımla, bugün TKH, seçimlere yönelik bir yol haritası oluşturmaya çalışıyor. Sosyalist Güç Birliği kuruldu, bunun bir bileşeni olarak, ülkede devrimci sosyalist odağın oluşturulmasını merkeze koymuş bulunuyoruz. Ancak belirtmem gerekir ki, Sosyalist Güç Birliği tek başına seçimleri merkezine almıyor, tersinden ülkede solun bağımsız bir odağını, bir devrimci kuvveti oluşturmayı da önüne koydu. Bu vesileyle, kendisini solda, sosyalizmde gören bütün yurttaşlarımızı, Sosyalist Güç Birliği’ne destek olmaya, güç vermeye çağırmak isterim. Sosyalist Güç Birliği’nin ülke sathında etkin bir güç haline gelmesi için herkesin katkısına ve desteğine ihtiyacımız bulunuyor.
Bununla birlikte TKH, sağa yatmış siyaset düzleminde devrimci bir siyasal hattı üretmeye çalışıyor. Burjuva düzenin iki kanadına sıkışmış siyaset düzleminde emekçi sınıfların kurtuluşunun ve çıkarlarının yeni bir toplumsal ve siyasal programda yattığını söylüyoruz. Düzen içi hiçbir çözümün emekçilerin kurtuluşuna hizmet etmeyeceğini söylüyor, yeni bir cumhuriyet için mücadele hattı, yolu örmeye çalışıyoruz. Her alanda yürüttüğümüz çalışmalarla TKH yoluna bugün daha güçlü bir şekilde devam ediyor.
TKH’nin kuruluş bildirgesinde kullanılan bir slogan vardı. “Yolumuza devam ediyoruz” diye. Kuruluşundan bugüne TKH’nin hedefleri ve misyonu açısından nasıl bir süreç geride kaldı? Ya da başka bir deyişle TKH’nin misyon ve hedeflerinin neresindesiniz?
Türkiye Komünist Hareketi, kuruluşundan bugüne önemli aşamaları geride bıraktı. En önemlisi örgütsel yeniden kuruluş süreci. TKH, bugün Türkiye solunda moda olan burjuva tipi örgütlenmeye karşı, Leninist ilkeleri bu topraklarda yeniden üreterek Partiyi örgütlüyor. Elbette bunun en önemli ayağı ideolojik sağlamlık ve bütünlük. Şunu açıklıkla ifade etmek gerekir ki, bugün kafaların çok karıştığı bir dönemden geçiyoruz. Her başlıkta. Laiklik konusunda, gericilikle mücadele konusunda, emperyalizme bakış konusunda, burjuva siyasetini analiz etmede, ulusal sorun ya da kadın sorununda… TKH, örgütsel yeniden kuruluşun en önemli ayağı olan ideolojik ve politik hattın örülmesinde, onun yeniden üretilmesinde kendisini tahkim etmiştir. Bir Leninist parti olarak ideolojik bütünlük ve sağlamlık bizim için olmazsa olmaz. Bu süreçleri geride bıraktık.
TKH, yoluna devam ediyor derken, dünden bugüne programatik, ideolojik ve politik ilkelerimizi koruduğumuzu, koruyacağımızı ifade ediyoruz. Bugün Türkiye solunda sağa sola yalpalamaları hatta doğrudan devrimci hattın dışına düşenleri görüyoruz. TKH, komünist siyaseti bu topraklarda yeniden üreten bir parti olarak bugün ülkenin tırnak içinde kullanarak söylemek isterim yeni bir komünist partisinin temellerini atıyor. Bu “yeni” kavramının yerine başka bir kavram bulmak gerekir belki. Ancak muradımızı anlatmak için kullandım. Ülkenin güçlü bir komünist partisine ihtiyacı var. Bu komünist partisinin mutlaka emekçi sınıflara yaslanması, işçi sınıfı içinde örgütlenmesi, sınıfın partisi olarak yükselmesi hedefimiz. Genç kadrolara, genç öncü işçilere, yeni bir kuşağa yaslanmış, genç bir aydın damarını çıkaran, dinamik bir komünist partisinin temellerini atıyoruz.
Birkaç vurgu öne çıkıyor. Birincisi Leninist ilkeler, ikincisi işçi sınıfı vurgusu. Bunları açabilir misiniz? Ülkenin komünist partisi deyişiyle neyi hedefliyorsunuz?
Şöyle söyleyebilirim. Aynı suda iki kere yıkanılmaz. O açıdan geçmiş deneyim ve birikim çok önemli, ancak bugün rol modelimiz ne olacak? Geçmişte yaşanmış pratiklerin, modellerin, tarzların aynısını yeniden hayata geçirmek mi? Türkiye Komünist Hareketi, geleneğimiz geleceğimiz derken, köklerimizi 1920 yılından bugüne, 1980 sonrası Gelenek ve TKP’ye dayandırırken ülkenin bugünkü koşullarında ve geleceğinde bir komünist partisinin örgütlenmesini önüne koymuş durumda. Bu açıdan ne 1980 öncesindeki pratiğin aynısı ne de 2014 yılından önceye dönmek söz konusu. Doğal olarak iki pratikle bugünkü mücadelemiz karşılaştırılıyor. Birincisi 1980 öncesi sosyalist hareketin ve özelde komünist partisinin pratiği ile ikinci olarak 2000-2014 arası dönemle. TKH’nin bugün geldiği noktayı ve aşamayı, bu tür bir karşılaştırma ölçütü ile ele alarak değerlendirmek doğru olmayacak. Şartlar, koşullar, zaman, gündemler artık farklı ve geçmişe öykünerek ya da geçmişe bakarak değil geleceği tasavvur ederek bir inşa faaliyetini önümüze koyduk. Bunun önemli olduğunu düşünüyorum.
Genelleştirebilirim de. Aynı suda iki kere yıkanılmaz. Bugün sosyalist hareket yeni bir yol bulacaksa, yeni bir dinamik yakalayacaksa, yeni bir omurga ve önderlik ortaya çıkaracaksa geçmişin deneyimini, derslerini ve süzülüp gelen temel ilkeleri bugüne taşıyıp üretmek zorunda. Ama mutlaka yeni bir durumla karşı karşıyayız. Türkiye Komünist Hareketi, yeni bir derleniş sürecini başlatmıştır. Bu derleniş, önümüzdeki dönem ülkenin güçlü ve sınıf partisine dönüşerek kendisini ortaya koyacaktır.
Doğaldır ki yeniden inşayı, derlenişi, atılımı gündeme getirdiğimizde bunun taşıyıcı kolonlarını çok kuvvetli tutmak gerekir. Bu kolonlar bizler açısından net. Leninist bir parti modeli, Marksist teoriye güven ve yeniden üretim, sosyalist devrimci bir politik hat, emek ile sermaye arasındaki uzlaşmaz çelişki ilkesinin ortodoksluğu, işçi sınıfı içinde örgütlenme, işçi sınıfını sadece ideolojik değil pratik olarak da devrimci bir sınıf haline getirme.
Ülkenin bir sınıf partisine ihtiyacı var. Ülkenin emekçi sınıfları temsil eden bir partiye ihtiyacı var. Ülkenin sola ihtiyacı var. 150 yıllık komünist hareketin dünya ölçeğindeki büyük mücadele geleneğini Türkiye topraklarında yeniden üreterek, her türden burjuva ideolojisinin karşısına dikilecek, emekçi sınıflara gidecek bir partiyi örgütlemek için yola çıktık. Birinci turu döndük, şimdi yeni hedefler koyma zamanı. Seçimlerden sonra Türkiye Komünist Hareketi, Büyük Kongresi’ni toplayacak ve gelecek mücadelesinin yol haritasını çizecektir.
Sosyalist Güç Birliği içinde yer alıyorsunuz. Sosyalist Güç Birliği’nin politik önemini nedir?
Bugün sağa karşı sağın öne çıkarıldığı bir dönemden geçiyoruz. Burjuvazinin bir kanadı Cumhur İttifakı olarak düzenin katı hali gibi. Diğer tarafta ise bir başka kanat olarak Millet İttifakı düzenin sıvı haline benziyor. Düzenin gaz hali ise liberalizm oluyor ve her yere sızıyor.
Ekonomik krizin bedelinin emekçilere ödetildiği ve derin ekonomik krizle birlikte politik ve ideolojik krizin bizleri beklediği bir dönemde, bir kez daha sermaye düzeninin sınırlarına emekçi halkı hapsedemeyiz. Bunu yapmak istiyorlar. Düzen içi çözümlerle sahte umutlar yaratıyorlar. Bugün düzen karşıtı bir politik odağın şekillenmesi gerekiyor. Burada büyük bir boşluk var. Ülkenin solu zayıfladıkça açıkça bütün politik unsurlar düzenin sağa yatmış eğik düzleminde aşağı doğru kayıyorlar. Ülkenin ve emekçi sınıfların kurtuluşu için düzen karşıtı bir programı ve siyaseti bir alternatif olarak ortaya koymak gerekiyor. Sosyalist Güç Birliği, düzen karşıtı devrimci bir seçenektir. Önemi buradadır.
İkinci olarak Türkiye sosyalist hareketinin bir yerde bir kuvvet biriktirmesi gerekiyor. Devrimci bir odak olarak toplumsal bir politik seçenek, aynı zamanda bir kuvvetin şekillendirilmesi olarak Türkiye’de devrimci güçlerin kendi ayakları üzerine doğrulması için.
Sosyalist Güç Birliği, bugün Türkiye’nin, emekçi halkımızın düzen karşıtı devrimci seçeneği olarak, ülkenin sol gücü olarak büyük bir misyon yüklenmiştir. Hep birlikte hakkını vereceğiz. Hem seçimlere girerken hem toplumsal mücadelenin bütün alanlarında solun artık sözü, siyaseti, programı güçlerini birleştirmiş olarak toplumun karşısını çıkıyor. 40 yıldır solu yok etmek isteyen sermaye sınıfının, sermaye devletinin, gericisiyle faşistiyle düzenin sahiplerinin kurduğu rejim ortada. Sosyalist Güç Birliği, bu tabloya devrimci bir müdahaledir.
Solun bağımsız devrimci ittifakı olan Sosyalist Güç Birliği’ne güç vermeye çağırıyoruz!
Bu haber en son değiştirildi 8 Eylül 2022 17:30 17:30
ABD'de Biden'ın Ukrayna'ya uzun menzilli ATACMS füzelerini kullanma iznini vermesi sonrasında Cumhuriyetçilerden sert tepki geldi.…
15 Temmuz Darbe Girişimi’nin ardından Kızılay’a satışı gerçekleştirilen ve değeri yaklaşık 100 Milyon TL olan…
Eski Almanya Başbakanı Angela Merkel, yeni kitabında Donald Trump’ın baş başa görüşmede Trump’ın kendisine Doğu…
İstifa çağrılarına yanıt veren Sağlık Bakanı Memişoğlu, "Bebeklerimizin ölümüne engel olan bir kişiye niye istifa…
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, yasadışı bahis suçlamasıyla tutuklu olan 5 sosyal medya fenomeni hakkında 1 yıldan…
Sinan Ateş Davası’nda abla Selma Ateş'e yönelik saldırıyı azmettiren Servet Bozkurt'un, Ankara’da iki cinayet işlediği…