TKH'den Newroz açıklaması: Kürt sorununda çözümün yolu yeni bir Cumhuriyet’tir!
TKH tarafından yapılan Newroz açıklamasında "Türk ve Kürt emekçilerinin yeni bir ülkede, sosyalist bir cumhuriyette birliği mümkündür. Ve bunu başardığımız gün ülkemizin dört bir köşesinde en büyük Newroz ateşleri yakılmış olacaktır." denildi.
Türkiye Komünist Hareketi (TKH) Newroz dolayısıyla bir açıklama yayımladı. Açıklamada, Kürt sorununda İslamcı, Amerikancı ve burjuva çözümlerin demokrasi kılıfıyla tekrar gündeme geldiği belirtilirken, Türk ve Kürt emekçilerinin yeni bir ülkede, sosyalist bir cumhuriyette birliğinin mümkün olduğu vurgulandı.
“Kürt sorununda çözümün yolu yeni bir Cumhuriyet’tir!” başlığıyla yayımlanan açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“AKP’nin 20 yıllık iktidarı ve AKP-MHP bloğunun gerici, emek düşmanı, işbirlikçi istibdat rejimi ülkenin ekonomik, toplumsal ve siyasal sorunlarını daha da ağırlaştırmıştır. Ülkenin yaşadığı 20 yıllık süreç, bir yanılsama olarak sunulan demokrasi beklentilerini boşa çıkartmış, tersinden ülkede hukuksuzluk, haksızlık, adaletsizlik, baskı, eşitsizlik, yoksulluk, yağma ve rantçılık bugünkü düzenin temel nitelikleri haline gelmiştir. AKP iktidarı altında yaşanılan 20 yıl ülkede ilerici bütün kazanımların tek tek ortadan kaldırıldığı bir süreç olmuştur. Meclis tasdik kurumuna indirgenmiş, yargı siyasetin sopası olmuş, anayasa rafa kaldırılmış, laiklik tasfiye edilmiş, ülke tarikatlara, mafyaya, emperyalist tekellere ve yağmacı patronlara teslim edilmiştir. AKP eliyle yeni bir rejim kurulmuştur.
Gerici AKP’den vesayet rejimine karşı demokrasi ve bu bağlamda Kürt sorununda çözüm beklenmeyeceği açıktı. 20 yıllık süreç AKP iktidarının Kürt sorununda bütün ikiyüzlü tutumunu göstermeye yeter de artar bile. 20 yıllık süreçte yaşanılan bombalı katliamlardan Suriye’de cihatçı çetelerin desteklenmesine, kayyum siyasetinden Kürt siyasetçilerin hapse atılmasına kadar AKP iktidarı, gerici, milliyetçi, sömürücü ve baskıcı bütün yüzünü göstermiştir. AKP açısından Kürt sorununda çözüm, kendi iktidarlarının bekası dışında bir anlama gelmemektedir.
Dün Çözüm Süreci, Habur Açılımı, Oslo Görüşmeleri, Dolmabahçe Mutabakatı adıyla Kürt sorununda çözüm diye sunulan geçmiş süreçlerin nasıl akamate uğradığı herkesin malumudur. Gerici-faşist iktidar bloğundan Kürt sorununda çözüm beklemek dün büyük bir hata bugün ise yine büyük bir yanılgı olacaktır.
Düzen siyasetinin iki kanadını temsil eden AKP ve MHP tarafından oluşturulan gerici-faşist ittifak ile yine AKP ve MHP’nin geçmiş paydaşlarından oluşan Millet İttifakı’nın bir kez daha Kürt sorunu üzerinden rantçı bir anlayış geliştirdikleri ortadadır. Seçim siyasetiyle doğrudan ilgili olan bu durum Kürt emekçileri açısından yeni bir kandırmacadır. Kürt sorununun çözümü gerici ve faşist AKP ve MHP iktidarından beklenemeyeceği gibi yine AKP-MHP’nin geçmiş paydaşlarıyla da mümkün değildir.
Dün olduğu gibi mevcut düzende Kürt sorununda çözüm, ilerleme ya da kısmi demokrasi beklentisi çözümsüzlüğün sürdürülme siyasetinin başka adıdır. Geçmiş dönemde çözüm süreci adı verilen süreç verili sermaye düzenine ya da AKP eliyle kurulan 2. Cumhuriyet rejimine başarısız entegrasyon projesiydi. Bugün de yine benzer süreçler bir kez daha seçim siyasetine meze edilerek Kürt emekçilerinin karşısına çıkarılmaktadır.
Kürt sorununda İslamcı, Amerikancı ve burjuva çözümler demokrasi kılıfıyla tekrar gündeme gelirken Kürt emekçilerinin oy pastasından herkes pay almaya çalışmaktadır. İslamcı ya da muhafazakâr çözüm diye gündeme getirilen proje, siyasal İslamcılığın Ortadoğu’da yaşattığı felaket ve başarısızlığı karşısında yeniden ısıtılırken özünde gerici ve emek düşmanı düzene bağlanma siyasetinden başka bir şey değildir. Bugün bir başka proje ise doğrudan sermaye sınıfının bir projesi ve burjuva çözüm olarak liberal bir yaklaşımla ele alınmaktadır. Bu projenin yoksul Kürt emekçilerinin eşitliğini değil, Türkiye sermaye sınıfına göbekten bağlı bölge patronlarının çıkarlarını ve sömürü güvencesini ifade etmektedir. Ortadoğu’da ABD ve AB emperyalizminin emperyal çıkarlarıyla planlanmış Amerikancı çözümün, dünyada emperyalizmin halklar arası düşmanlığı körüklemek dışında bir işe yaramadığı tarihsel örnekleriyle karşımızda dururken emperyalizme bağımlılığın adı ve Ortadoğu’da yeni sorunlara yol açacak durum çözüm diye sunulmaktadır. Kürt emekçilerinin çıkarları ile patronların ve emperyalizmin çıkarlarının uyuşmazlığı somut bir gerçeklik iken din kardeşliği üzerinden gerici siyasetten halklara özgürlük getirdiği de görülmemiştir.
21 Mart Newroz vesilesiyle bugün tartışılması gereken Kürt emekçilerinin ulusal, siyasal, ekonomik, demokratik ve kültürel hakları ve eşitliğinin nasıl sağlanacağıdır. Açıktır ki Kürt sorununda çözümü sadece muhataplık üzerinden görmek, Kürt sorununda çözümün temel siyasi, toplumsal ve ekonomik çerçevesini hasır altı edebilmektedir. Gerici, Amerikancı, burjuva çözümleri, demokrasi ve kısmi ilerleme adıyla masaya getirerek meseleyi sadece muhataplık üzerinden ele almak dar ve çözümsüzlüğe mahkûm bir çerçevedir.
Kürt sorununda çözümün yolu, AKP eliyle kurulan emek düşmanı, gerici ve işbirlikçi rejime karşı emekçilerin laik, kamucu ve bağımsız bir Cumhuriyet’ten geçer. Kaderleri ortak olan Türk ve Kürt emekçilerinin ortak mücadelesi ve iradesi ortaya konduğunda gerçek bir mücadelenin yolu da açılacaktır. Yoksa düzen siyasetinin sahte çözüm umutlarıyla seçim siyasetine bağlanmış süreçler bir kez daha Kürt emekçilerinin hayal kırıklığına neden olacaktır.
21 Mart Newroz, bütün ezilen halklar ve Kürt emekçileri için kutlu olsun! Baskıya ve zulme karşı özgürlük anlamına gelen 21 Mart Newroz, bugün birinci sıraya baskının ve esaretin adı olan gericiliğe, sermayeye ve emperyalizme karşı mücadele yazılarak kutlanmalıdır. Türk ve Kürt emekçilerinin yeni bir ülkede, sosyalist bir cumhuriyette birliği mümkündür.
Ve bunu başardığımız gün ülkemizin dört bir köşesinde en büyük Newroz ateşleri yakılmış olacaktır.
Yaşasın halkların kardeşliği!
Yaşasın Newroz!”