Türkiye’de gelir adaletsizliği

Türkiye’nin toplam ürettiği değerin eşit bir şekilde dağıtıldığı bir nesnellik kamucu ve planlı bir ekonomi anlayışı dışında imkansızdır.

Türkiye’de gelir adaletsizliği

Seyhun Sarıtaş

Gelir dağılımı, fonksiyonel, bireysel, sektörel, bölgesel gibi çeşitli kavramlarla açıklanmaktadır. Ülkenin, bir zaman dilimi içerisinde (genelde 1 yıldır) ürettiği gelirin dağılımını göstermektedir. Bireysel gelir dağılımı ise birey veya hane halklarının toplam gelirden aldığı payları ortaya koymaktadır.[1]

Gelir dağılımı üzerine ortaya konan veriler bir yıllık süreçleri kapsadığından, toplam değerin tümünün dağılımını yansıtmaz. Üretilen değer buharlaşmadığından piyasa içerisinde yatırıma, tasarrufa veya tüketime dönüşmektedir. Ek olarak üretilen değerin kümülatif olarak biriktiğini de not etmemiz gerekir çünkü aşağıda vereceğimiz tüm veriler bir yıllık zaman dilimi içerisinde elde edilen toplam gelirin dağılımını ortaya koyacaktır.

Aşağıdaki tabloda toplumun en fazla fert gelirine sahip kesinden en düşük fert gelirine sahip kesimlerin toplam gelirden aldığı paylar %20’lik gruplara ayrılarak verilmiştir.

Tablo 1: %20’lik gruplar halinde toplam gelirden alınan pay

Gruplar/Yıl/% 2012 2013 2014 2015 2016 2017 2018 2019 2020 2021
En Zengin %20 46,6 46,6 45,9 46,5 47,2 47,4 47,6 46,3 47,5 46,7
İkinci %20 21,7 21,4 21,7 21,5 21,1 20,9 20,9 21,4 21,1 21,3
Üçüncü %20 15,3 15,2 15,3 15,2 15 14,8 14,8 15,2 14,9 15,1
Dördüncü %20 10,6 10,7 10,9 10,7 10,6 10,7 10,6 10,9 10,6 10,8
En Yoksul %20 5,9 6,1 6,2 6,1 6,2 6,3 6,1 6,2 5,9 6,1

Kaynak: TÜİK, Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması, 2021

Tablo 1’den görüldüğü üzere Türkiye’de en yüksek fert gelirine ve en düşük fert gelirine sahip kesimin toplam gelirden aldığı pay belirli bir oranda sabit tutulmaktadır.

Gelir türlerine göre hesaplanan toplam gelir dağılımında ise maaş ve ücretler %47,1 gibi en yüksek payı almış durumda. İkinci sırada ise %23,9 oranında bir paya sahip sosyal transferler dikkat çekmektedir. Üçüncü sırada ise %17,5 oranında paya sahip müteşebbis gelirleri yer almaktadır. [2]

13 milyon 536 bin ücretli çalışan ödemelerinin toplam gelirden en büyük payı almaktadır.

TÜİK verilerine -her ne kadar gerçekçiliği tartışılsa da dayanarak- üretilen değerin birikimi Tablo 1 üzerinden incelenmelidir.

Türkiye’de elde ettiği büyümenin, yani bir önceki yıla göre daha fazla üretirken toplumun belirli kesimleri sürekli aynı payı almaktadır. Bu durum ise gelir adaletsizliğini düzenli bir biçimde arttırmaktadır.

1987 yılında 0,42 oranında olan GİNİ katsayısı 2021 yılında 0,402 olarak tahmin edilmektedir.[3]

Türkiye’de ekonomik olarak süregelen bir eşitsizlik ortamı ortadadır. Asgari ücrette aynı şekilde belirli bir reel değerde tutulmaktadır. Bu paylar ise yeniden üretim açısından kaçınılmaz sınırlardır.

Fakat bugün dünyada yaşanan gelişmeler ve Türkiye’deki ekonomik ve siyasi kriz gelir adaletsizliğini arttırmaktadır. Önümüzdeki yıl 2022 yılı verileri açıklandığında daha net bir şekilde gözlemlenecektir.

AKP’nin kur-enflasyon-faiz sarmalında attığı adımların tümü bütçeye ve hazineye negatif olarak yansımaktadır. Bu durum ise bir vadede kamu iç borçlanmasını arttıracaktır.

Yapılan araştırmalar bütçe açığı ve kamu borcu tarafından gelir eşitsizliğine doğru tek yönlü bir nedensellik ortaya koymaktadır.[4]

Kur korumalı mevduat sistemi belirli bir süre işlerken kurdaki ufak bir hareket bile hazine yükünü katlamaktadır. 1,5 ay önce 35 milyar TL olan tahmini KKM maliyet bugün 100 milyar TL’yi geçmiştir. Bu yapılacak ödemeler ise hazineden elde edilecektir.

KKM politikası, bütçe açığı artışı, iç borçlanma artışı uzun vadede vergi gelirlerinin arttırılmasını ortaya koyabilir. Türkiye’deki vergi sistemi tüm kesimlere eşit şekilde etki ettiğinden gelir eşitsizliği yükselecektir.

AKP’den de öte, gelir eşitsizliği sistemsel bir sorundur. Ekonomik krizin bu kadar hissedilmediği dönemlerde bile gelir dağılımındaki bu eşitsizlik aynı şekilde devam etmiştir.

Türkiye’nin toplam ürettiği değerin eşit bir şekilde dağıtıldığı bir nesnellik kamucu ve planlı bir ekonomi anlayışı dışında imkansızdır. 2021 yılı için, sadece 1 yılda üretilen toplam gelirin, kişi başına düşen kısmından yola çıkılarak yapılacak, çok kaba bir hesapla bile 4 kişilik bir aileye 2021 yılı asgari ücretinin tam 10 katı değerinde aylık gelir sağlanabilmektedir.

[1] Şadan Çalışkan, Türkiye’de Gelir Eşitsizliği ve Yoksulluk Sosyal Siyaset Konferansları Dergisi, Sayı 59, s.89-132

[2] TÜİK Kurumsal (tuik.gov.tr)

[3] TÜİK Kurumsal (tuik.gov.tr)

[4] Seher Gülşah Topuz, Optimum Journal of Economics and Management Sciens, 2021, 8(1), 75-90