TKH Gençliği: Üniversiteye ve memlekete sahip çıkıyoruz
"YÖK’ün kuruluşunun 41. yılında bilimsel, eşit, parasız bir eğitim, gelecek kaygısının olmadığı yaşanılabilir bir ülke, gericiliğin karanlığının defedileceği laik bir ülke için yeni bir ülke, yeni bir üniversite mücadelesini yükseltmeye çağırıyoruz!"
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) bundan tam 41 yıl önce kuruldu. 12 Eylül askeri-faşist darbesinin ürünü olarak kurulan YÖK geçmişten bugüne devrimci, ilerici, yurtsever gençliğin mücadelesiyle karşılaştı. Eğitimin piyasaya açılmasının ve sektörleşmesinin, sol sosyalist düşüncenin üniversiteli gençlikle buluşmasını engellemenin, akademinin ilerici ve aydın akademisyenlerden temizlenmesinin aracı olarak YÖK zihniyeti bugün de AKP iktidarıyla devam ediyor.
“41 yıl önce YÖK ile başlayan gerici-piyasacı kuşatmaysa 21 yıldır AKP eliyle devam ettirildi. Bugün gelinen noktada ise boynuz kulağı geçti, YÖK’ün ötesinde AKP tarafından üniversitelerde yeni bir dönem açıldı. Atanmış rektörler eliyle, baskıcı ve öğrenci düşmanı yönetmeliklerle, gerici ve faşist örgütlenmelerle üniversitelere ve gençliğe saldıran AKP, toplumun en önemli unsurlarından biri olan üniversiteyi ve gençliği etkisiz kılmayı ve yaratmış olduğu haramiler düzenine karşı çıkacak sesi sindirmeyi amaçlıyor.” vurgusunun yapıldığı açıklamada Türkiye Komünist Hareketi Gençliği tüm gençliği örgütlenmeye ve mücadeleyi yükseltmeye çağırıyor.
Açıklamanın tamamı şu şekilde:
“Üniversiteye ve memlekete sahip çıkıyoruz!
Yeni bir ülke, yeni bir üniversite için mücadeleye!
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tam 41 yıl önce bugün kuruldu. Üniversitelere, akademiye, gençliğe yönelik en büyük saldırılardan biri anlamına gelen bu hamlenin önü ise 12 Eylül Amerikancı-faşist darbesiyle birlikte açıldı. Sol siyasetin önünün kesilmesini, üniversitelerin ve eğitimin piyasaya açılmasını, gençliğin tepkilerinin baskı ve zor yoluyla sindirilmesini, ilerici ve aydın akademisyenlerin kürsülerden uzaklaştırılmasını amaçlayan zihniyet, bugün üniversitelerde gerçekleşen tahribatın ve yıkımın zeminini oluşturdu. YÖK’ün 41 yıllık tarihi, emekçi çocuklarının eğitim hakkını gasp eden piyasacı dönüşümün, bilimi tasfiye etme çabasının, aydınlığın karanlıkla boğulmasının ve daha nice saldırının tarihi oldu.
Eğitim, temel bir insani hak olmaktan çıkartılarak piyasaya açıldı ve sermayenin egemenliği altına girdi. Özel okulların açılmasıyla birlikte sektörleştirilen eğitim sistemi ile emekçi halkın cebine göz dikildi; okumak için çalışmak ve hatta borçlanmak zorunda bırakılan bir gençlik yaratıldı.
Üniversiteler, bilimsel üretimden koparıldı ve sermayenin ihtiyaçlarına yanıt üreten merkezler haline getirildi. YÖK’le birlikte gençlik düşünsel olarak teslim alınmaya çalışıldı, üniversitelerdeki tartışma, sorgulama ve yeni arayışlar ortadan kaldırılmaya çalışıldı.
Üniversite ile toplum arasındaki bağ kopartılarak, üniversitelerin ve üniversiteli gençliğin memleket gündemlerine yabancılaştırılması hedeflendi. “Okumuş insan emekçi halka karşı sorumludur” şiarının yerine bireysel kurtuluş masalları üniversitelere yerleştirildi. Hak aramak suç unsuru haline getirildi, gençliğin mücadelesine ket vurulmaya çalışıldı.
41 yıl önce YÖK ile başlayan gerici-piyasacı kuşatmaysa 21 yıldır AKP eliyle devam ettirildi. Bugün gelinen noktada ise boynuz kulağı geçti, YÖK’ün ötesinde AKP tarafından üniversitelerde yeni bir dönem açıldı.
Atanmış rektörler eliyle, baskıcı ve öğrenci düşmanı yönetmeliklerle, gerici ve faşist örgütlenmelerle üniversitelere ve gençliğe saldıran AKP, toplumun en önemli unsurlarından biri olan üniversiteyi ve gençliği etkisiz kılmayı ve yaratmış olduğu haramiler düzenine karşı çıkacak sesi sindirmeyi amaçlıyor.
Ekonomik krizin faturası gençliğe kesiliyor, barınmadan beslenmeye kadar en temel insani haklar ulaşılamaz hale geliyor ve gençliğin üniversite ile bağı kopuyor, geleceksizlik ve işsizlik çemberi genişliyor.
AKP’nin attığı adımlar gençliği geleceksizliğe; üniversiteleri sermayenin, akademiyi ve bilimi ise gericiliğin eline itiyor. Tüm bu adımların benzerliği ise aynı sınıfa hizmet etmekten ve aynı düzenin bekçisi olmaktan ileri geliyor. Artık üniversitelere saldırılar, hukuksuz atamalar doğrudan, bir aracıya ihtiyaç duyulmaksızın AKP eliyle tescilleniyor!
Tüm bunlara rağmen gençlik, YÖK’ün adımlarına karşı geçmişte nasıl sessiz kalmadıysa, bugün de gençlik, sömürü düzenine ve AKP iktidarının adımlarına karşı mücadelesini yükseltiyor ve bu mücadele sindirilemiyor! ODTÜ Ayakta eylemleri, İstanbul Üniversitesi yemekhane eylemleri, Boğaziçi Direnişi, özel üniversitelerdeki fahiş zamlara karşı yükselen mücadele, KYK borçlarına, geleceksizliğe, işsizliğe karşı gençliğin yükselen sesi AKP iktidarına boyun eğilmediğini gösteriyor.
Bugün gençliğin karşısında büyük bir görev, bir yol ayrımı bulunuyor. Yaşanılabilir, eşit ve özgür bir ülke için AKP iktidarının yarattığı harami düzenine karşı mücadeleyi yükseltirken, düzen partilerinin sahte söylemlerine ve düzenin restorasyon programına sırt dönmek gerekiyor.
YÖK’ün kuruluşunun 41. yılında bilimsel, eşit, parasız bir eğitim, gelecek kaygısının olmadığı yaşanılabilir bir ülke, gericiliğin karanlığının defedileceği laik bir ülke için yeni bir ülke, yeni bir üniversite mücadelesini yükseltmeye çağırıyoruz!
Tüm üniversiteli gençliği, hakları için ayağa kalkmaya, eşitsizlik, yoksulluk, işsizlik, borçlanma, umutsuzluk ve geleceksizlik yaratan sömürü düzenine karşı sosyalist Türkiye mücadelesine güç vermeye, örgütlenmeye ve aydınlık yarınlar için harekete geçmeye çağırıyoruz!