Barış Terkoğlu: Cumhuriyeti yıkmak isteyenler laikliği hedef alıyor
"Laiklik Mücadelesi son dönemde maalesef muhalefetin bir bölümü tarafından önemsizleştirildi. İktidarla iktidarın sınırları içinde yarışırken iktidara benzemek seçildi. Oysa laiklik olmadan ilerici mücadeleye eşlik eden herhangi bir hak savunusu olmaz."
Geçtiğimiz haftalarda yüze yakın aydının imzası ile kurulan Laiklik Meclisi’nin imzacılarından olan Gazeteci Barış Terkoğlu ile Laiklik Meclisi’nin kuruluşlunu ve misyonu, Türkiye’de laikliğe yönelik saldırıların boyutunu konuştuk.
Terkoğlu, Yurtsever’e yaptığı açıklamada “ Cumhuriyet bir eşitlik projesiyle, yurttaşlar arasında bütün ayrımları yok etmeye dayanıyorsa, laikliği yok ettiğinizde bu proje de anlamını yitiriyor. Üstelik bu saldırı Türkiye’ye özgü değil. Bu da bize çok şey söylüyor.” ifadelerini kullandı.
Barış Terkoğlu ile geçekleştirdiğimiz röportaj şu şekilde:
Türkiye önemli bir dönemden geçiyor. Bu dönemin öne çıkan başlıklarından bir tanesi ise laiklik. Laikliği büyük bir saldırı ve tehlike altında olduğu bir dönemden bunun yeni bir şekle bürüneceği bir döneme doğru yol alıyoruz. İçinden geçtiğimiz bu süreci nasıl tanımlamak istersiniz?
Laiklik Cumhuriyet devriminin en önemli kazanımı. Cumhuriyeti yıkmak isteyenler laikliği hedef alıyor. Zira laikliği ortadan kaldırırsanız Cumhuriyetin de temelini yok edersiniz. Laiklik, uzun süren din ve mezhep savaşlarının sonunda ortaya çıktı. Milletleri bölünmekten kurtarmak, iç çatışmalardan korumak için başka bir yol kalmamıştı. Düşünün, Avrupa’da bir gecede binlerce insanın kesildiği savaşlardan söz ediyoruz. Sonuçta din adamları kiliseye kapatıldı. Gelgelelim, din bu haliyle toplumların aleyhinde bir silah olmaktan çıktı. İşte ben bu dönemde o silahı kullanabilmek için laikliğin ortadan kaldırıldığını düşünüyorum. Cumhuriyet bir eşitlik projesiyle, yurttaşlar arasında bütün ayrımları yok etmeye dayanıyorsa, laikliği yok ettiğinizde bu proje de anlamını yitiriyor. Üstelik bu saldırı Türkiye’ye özgü değil. Bu da bize çok şey söylüyor.
AKP iktidarı laikliğin tam anlamıyla tasfiyesi için gerek yasal ve Anayasal düzlemde gerekse toplumsal alanda daha fazla adım atacak. Özellikle Anayasa ve Medeni Kanun’a dönük ne gibi adımlar atılıyor ya da atılması bekleniyor? Türkiye’nin geleceğinde bir din devleti oluşma ihtimalinden söz edebilir miyiz?
Elbette böyle bir tehlike var. Siyasal İslamcı kökten gelen iktidarın ve ortaklarının hayali de bu. Bugüne kadar bu gerçekleşmediyse bunun temel nedeni oluşan toplumsal direnç ve elbette iktidarın uluslararası sistemden kopma konusundaki endişesi. Sistem yasal alanda da laikliğin kazanımlarını yok edecek adımları zaten atıyor. Bunu görmek güç değil. Bakın İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin bununla ilgisi var. Son dönemde iktidar ortaklarının çocuk evlilikleri meşrulaştırmak için yasal düzenleme teklif etmesi sebepsiz değil. Eğitimde, sosyal yaşamda hatta hukukta bunun adımlarını ya da uygulamalarını görmek mümkün. Bakın eğitim sisteminde seçmeli dersler adıyla bir sizi laiklik karşıtı dersler koydular, çocukları zorunlu bir şekilde laiklik karşıtı okullara yönlendirdiler. Bir inanış şekli bir inanma biçimi dayatılıyor ki bunu sadece yasaya bakarak değil sopaya yani devlet gücünün kullanımına bakarak daha iyi görebilirsiniz.
Türkiye’nin gerici dönüşümüne karşı bir barikat oluşturmak amacıyla kurulan Laiklik Meclisi’ne siz de katıldınız. Laiklik Meclisi ve ilericilik mücadelesi ile ilgili neler söylemek istersiniz?
Laiklik Mücadelesi son dönemde maalesef muhalefetin bir bölümü tarafından önemsizleştirildi. İktidarla iktidarın sınırları içinde yarışırken iktidara benzemek seçildi. Oysa laiklik olmadan ilerici mücadeleye eşlik eden herhangi bir hak savunusu olmaz. Toplumsal alanda dinsel çizgilerin olmamasını, dinin vicdani bir mesele olması gerektiğini söylemeden nasıl sınıf mücadelesi vereceksiniz? Yoksulların inanç çizgileriyle bölünmesini nasıl engelleyeceksiniz? İşçi sınıfının şükür diyerek itaate mecbur bırakılmasını nasıl önleyeceksiniz? Bu açıdan laiklik mücadelesi toplumsal mücadelede bugün en önemli mevziyi işaret ediyor. Laiklik Meclisi’nin de kendisini böyle bir perspektifle geleceğe taşıyacağını düşünüyorum.