Dar deneycilikten çıkmak
Ancak dar deneyciliğe ve pozitivizme karşı çıkmak, deneyciliği bütünüyle yadsımak anlamına gelmemeli. Dinci gericilerin yaptığı ise tam olarak budur. Pozitivizme karşı çıkmak ancak pozitivizmi aşmakla olasıdır.
Bilimsel devrimde Francis Bacon’ın ortaya koyduğu deney ilkelerinin önemini yadsımak olanaksız. O güne dek deneylerle değil de ‘anlamayla’ giden bilimsel süreç ciddi bir değişim geçirmiş oluyordu. Artık denenemeyen her türlü bilgi bilimin dışına çıkartılıyordu. Bu skolastiğe ve dinsel düşünceye vurulan, belki de en büyük darbeydi. Bacon’ın bilimsel yöntem olarak öne sürdüğü tümevarım, gözlem ve olguların toplanması ve bunlar üzerinden sonuçlara gidilmesi yaklaşımını içerdiğinden, ampirik felsefenin temel yöntemsel yaklaşımına da denk düşer. Elbette, deneyin alt başlıkları da var:
1- Deney koşullarını çeşitlendirme. Örneğin, belirli bir ısıda reaksiyon gösteren deneyi farklı ısı koşularında tekrar ederek ısı sınırını saptamak.
2- Üretim. Aynı deneyi farklı durumlarda tekrarlamak. Bu ilke birinciye benzese de burada kastedilen koşulların tümüyle değiştirilmesidir. Örneğin, dişilerde yapılmış bir deneyi erillerde tekrarlamak gibi.
3- Yer değiştirme. Bir olguyu açıklamak için geliştirilmiş bir uygulamayı başka bir olgu için kullanmak.
4-Ters çevirme. Zıtların etkilerini deneme. Soğutarak üremesi durdurulan bir hücreyi, ısıtarak sonuçlarını görmek.
5- Zor kullanma. Bir deneye, denenen madde yok oluncaya veya bütünlüğünü yitirinceye dek devam etme.
6- Uygulama. Bir deneyin sonuçlarını başka bir deneyde kullanmak.
7- Birleştirme. Bir deney zincirinde sınanan parametreleri aynı anda uygulayarak sonuçlarını görmek. Örneğin, herhangi bir madde üzerinde ayrı ayrı ısı ve basıncın etkileri bilinmesine karşın, ısı ve basıncı aynı anda uygulayarak ne olacağını gözlemlemek. (1,2)
Dikkat edilirse, Bacon’ın deney ilkeleri aslında diyalektik yöntemin deneylere uygulanmasından daha öte bir şey değil. (2) Şunu özellikle söylemeliyim ki, Bacon’ın yazdıkları hala çağdaş deney kuralları olarak yerini korumaktadır. Zaten bunu anlatabilmek için ayrıntılı yazdım.
Buraya kadar her şey güzel. Hatta bunun üzerine felsefi bir akım da gelişmiş: pozitivizm yani olguculuk. Auguste Comte’un başını çektiği, doğru bilginin yalnızca bilimsel bilgi olduğu, doğru bilgiye ise yalnızca ampirizm (deneycilik) ile ulaşılabileceğini savunan düşünce akımıdır pozitivizm.
Elbette pozitivizm çok çeşitli yönlerden eleştirilebilir. Öncelikle düşünce sistemi içerisinde ciddi boşluklar bulunur ve tümüyle ampirik bilgi üzerine kurulmuştur. Tümevarımla yapılan genellemeler süreçleri açıklayıcı değil, tanımlayıcı özelliğe sahiptir. Tam da bu nedenle belirli bir eşikten sonra ilerlemenin önüne engel olarak çıkar. (3)
İşte burası kritik bir nokta. Söylediğim gibi, deneyciliğin alt başlıklarına bakılacak olursa, deneyin diyalektik açıklaması olduğu görülür. Ancak pozitivizm ve/veya deneycilik, diyalektiği burada terk edip insanlığın binlerce yıllık felsefi birikimiyle bağlantı kurmadığı gibi, akıl yürütmeyle ötesine de geçmemekte, değiştirme yolunda adım atmamaktadır. Engels şöyle diyor: “Doğa bilimcileri felsefeyi önemsemeyerek veya felsefeye söverek ondan kurtulacağına inanıyor. Oysa düşünce olmaksızın ilerleyemezler, düşünce için de düşünce belirlenimine gerek duyarlar.” (4) Bu eksiklik, deneyciliği dar deneycilik haline getirir.
Ancak dar deneyciliğe ve pozitivizme karşı çıkmak, deneyciliği bütünüyle yadsımak anlamına gelmemeli. Dinci gericilerin yaptığı ise tam olarak budur. Pozitivizme karşı çıkmak ancak pozitivizmi aşmakla olasıdır.
Deney sonrası diyalektik yaklaşım, deneyin sonuçlarıyla insanlığın birikimi arasında bağ kurup nasıl daha ileri götürülebileceği üzerine fikir yürütmektir. Böyle bir yaklaşım bilim insanını, bilim teknisyeninden ayıracağı gibi, doğa bilimleri- insan bilimleri birlikteliğinde de önemli bir aşamadır.
(1) Ball P. Merak. Bilim nasıl her şeyle ilgilenir oldu? Kolektif, 2014.
(2) https://haber.sol.org.tr/blog/bilimin-izleri/izge-gunal/baconin-yontemi-125697
(3) Günal İ. Bilimde pozitivizm ve Francis Bacon. soL Gazete 361: 15, 2013 (26.09.2013).
(4) Aktaran, Bernal JD. Marksizm ve Bilim, Evrensel 2. baskı, 2011.