Eğitimci Özkan Rona: Laiklik mücadelesi günümüzün en geçerli ve başat mücadelesidir, sürecin temel başlığı laiklik kavgası olacaktır

" Eğitimde yaygınlaşan gerici uygulamalar; çocuklardan başlayıp toplumu akıl ve bilimden uzaklaştırarak dogmatik düşünceyi yaygınlaştırıyor. Okul ve tarikat kavramları iç içe geçmiş durumda. Her okulun sorumlusu gibi faaliyet gösteren imamları, tarikat ve cemaat elemanları bulunuyor. Çocuktan okula, okuldan aileye ve topluma yayılan gericilik toplumu dönüştürmenin yanı sıra çocukların güvenliği için de tehdit oluşturuyor."

Eğitimci Özkan Rona: Laiklik mücadelesi günümüzün en geçerli ve başat mücadelesidir, sürecin temel başlığı laiklik kavgası olacaktır

Geçtiğimiz haftalarda yüze yakın aydının imzası ile kurulan Laiklik Meclisi’nin imzacılarından olan Eğitimci Özkan Rona  ile Laiklik Meclisi’nin kuruluşlunu ve misyonu, Türkiye’de laikliğe yönelik saldırıların boyutunu konuştuk.

Özkan Rona, Yurtsever’e yaptığı açıklamada “ Toplumsal düzenin ve kamusal işleyişin dinsel unsurlara göre şekillendirildiği gerileşme süreci, kamunun kaynakları ve olanaklarıyla, tarikat ve cemaatlerin iş birliği ile gerçekleştiriliyor. Bu yapılar eğitimden sağlığa kadar bütün kamu hizmetlerinde çeşitli protokoller ve projeler yoluyla yer alarak toplumu kontrol altında tutmaya çalışıyorlar”  ifadelerini kullandı. 

Türkiye önemli bir dönemden geçiyor. Bu dönemin öne çıkan başlıklarından bir tanesi ise laiklik. Laikliğin büyük bir saldırı ve tehlike altında olduğu bir dönemden bunun yeni bir şekle bürüneceği bir döneme doğru yol alıyoruz. İçinden geçtiğimiz bu süreci nasıl tanımlamak istersiniz?

Türkiye, Avrupa’nın Karanlık Çağ’ına doğru hızla sürükleniyor. Ancak bu sürüklenme sürecin getirdiği bir kontrolsüzlük ya da plansızlık nedeniyle gerçekleşmiyor, aksine planlı ve sistematik bir dönüşüm sürecini yaşıyoruz. Toplumsal düzenin ve kamusal işleyişin dinsel unsurlara göre şekillendirildiği gerileşme süreci, kamunun kaynakları ve olanaklarıyla, tarikat ve cemaatlerin iş birliği ile gerçekleştiriliyor. Bu yapılar eğitimden sağlığa kadar bütün kamu hizmetlerinde çeşitli protokoller ve projeler yoluyla yer alarak toplumu kontrol altında tutmaya çalışıyorlar. Örgütlü gericilik, devlet aygıtını elinde bulunduranların bu olanaklarla laikliğe saldırılarını arttırdığı, özgürlükleri sınırladığı, toplumsal baskıyı artırarak emek sömürüsünü büyüttüğü karanlık bir sürece doğru gitmeye çalışırken, Türkiye’nin ilerici kesimlerinin gericiliğe karşı yeni örgütlenme modelleriyle kurdukları mücadele hattı, laiklik mücadelesini karşılarına önemli bir engel olarak koyacaktır. Laiklik mücadelesi günümüzün en geçerli ve başat mücadelesidir, sürecin temel başlığı laiklik kavgası olacaktır.

 AKP iktidarı laikliğin tam anlamıyla tasfiyesi için gerek yasal ve Anayasal düzlemde gerekse toplumsal alanda daha fazla adım atacak. Eğitim alanında yaşanan gerici dönüşümde oldukça yol alındı. Bundan sonra bizleri ne gibi tehlikeler bekliyor? Türkiye’nin geleceğinde bir din devleti oluşma ihtimalinden bahsedebilir miyiz?

Eğitimde yaygınlaşan gerici uygulamalar; çocuklardan başlayıp toplumu akıl ve bilimden uzaklaştırarak dogmatik düşünceyi yaygınlaştırıyor. Okul ve tarikat kavramları iç içe geçmiş durumda. Her okulun sorumlusu gibi faaliyet gösteren imamları, tarikat ve cemaat elemanları bulunuyor. Çocuktan okula, okuldan aileye ve topluma yayılan gericilik toplumu dönüştürmenin yanı sıra çocukların güvenliği için de tehdit oluşturuyor. Medreselerde, kuran kurslarında, cemaat ev ve yurtlarında ibadet baskısı, psikolojik baskı ve şiddetle karşı karşıya kalan çocuk sayısı yüz binlerle ifade edilebilir. Tarikat yurtlarında tacize ve tecavüze uğrayan çocuk haberlerinin ardı ardına gelmesi de çocukların karşı karşıya geldiği tehdidin boyutunu açıkça gösteriyor. Eğitim alanındaki tarikat ve cemaatler çocukları okulun dışına, korumasız bir alana doğru götürmeye çalışıyor. Bu alan psikolojik ve fiziksel şiddet, cinsel istismar, çocuk işçilik gibi istismar alanları yaratıyor. MEB’in yeni dönemdeki adımları da yeni müfredat tartışmalarındaki amacını açık etmektedir. Okul öncesinde mescit açma, kız okulları tartışmaları, ÇEDES’in okul öncesinden başlayarak tüm okul türlerinde uygulanması, din dersinin zorunlu seçmeli ders olması, 5.sınıfta Arapça ağırlıklı sınıfların yaygınlaştırılması yeni müfredatın medrese anlayışında bilim dışı bir müfredat olacağını gösteriyor.

Egemen anlayış toplumu dinselleştirerek sömürüyü büyüttüğü bir düzen kurmayı hedefliyor ancak yükselen mücadele laikliğe sahip çıkan cepheyi güçlendiriyor. Aydınlıkla karanlığın kavgası gelecekte daha da büyüyecektir fakat zamanın dişlileri geriye doğru işlemeyecektir.

Türkiye’nin gerici dönüşümüne karşı bir barikat oluşturmak amacıyla kurulan Laiklik Meclisi’ne siz de katıldınız. Laiklik Meclisi ve ilericilik mücadelesi ile ilgili neler söylemek istersiniz?

Laikliğe yapılan saldırılar günümüzün en temel mücadele alanını da belirliyor. Toplumu çağın gerisine sürüklemek isteyen gericilikle laiklik eksenli, geniş tabanlı örgütlülükler oluşturarak mücadele yürütmek akılcı bir mücadele yöntemidir. Türkiye’de toplumun geniş bir kesiminin politik farklılıklarına rağmen bir araya gelebileceği en geniş örgütlülük zemini laiklik mücadelesidir. Siyasi partilerin, demokratik kitle örgütlerinin laiklik mücadelesinin önemini kavramakta güçlük çektiği bir dönemde oluşan Laiklik Meclisi, gerici saldırılar nedeniyle toplumda öne çıkan laiklik kaygılarını derleyip toparlayacak ve mücadele kararlılığına dönüştürecektir.

Modern toplumların geçmişinde karanlığa karşı verilmiş aydınlanma mücadeleleri vardır. Bu mücadele çoğu zaman ağır bedeller ödenerek kazanılmıştır. Aydınlanma devrimi gerici kuşatmaya rağmen önemli bir dirence sahiptir. Türkiye’nin ilericileri bu uzun erimli mücadelede çokça bedeller ödemiş ve kavgayı yüksekte tutmayı başarmışlardır.