Röportaj: Alperen Kandemir
14 Mayıs seçimleri geride kaldı. Son yılların en sağcı Meclis’i oluşurken, siyasal İslamcı partiler de gerek Cumhur gerekse Millet İttifakı listelerinden Meclis’e milletvekili gönderdiler. Biz de kadın mücadelesi açısından bu tabloyu Cumhuriyet gazetesi yazarı Zülal Kalkandelen ile konuştuk. Kalkandelen, “Türkiye Cumhuriyeti’nin dayandığı sacayaklarından birisi laikliktir. Laik ve bilimsel eğitimden uzaklaşılarak, tarikat ve cemaatlerin eğitim alanında öne çıkarılması, medrese sisteminin hortlatılması, anayasaya aykırıdır. Türkiye, özellikle son 21 yıldır siyasal İslam’ın etkisiyle ağır bir dincileşmeye maruz kaldı, bu yüzden kadınlar üzerindeki baskı çok arttı. Görülüyor ki buna karşı kadınların mücadelesi sertleşerek sürecek.” diyerek şunları kaydetti:
14 Mayıs seçimlerinin ardından HÜDA-PAR, Yeniden Refah Partisi gibi unsurlar mecliste temsiliyet kazandı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu partiler, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kaldırılsın diyorlar. Buna neden olarak kullandıkları gerekçeleri şöyle sıralıyorlar:
“Sapıklığın propagandasının suç kapsamına alınarak yeni nesillerin zararlı akımlardan korunması”…
“Süresiz nafaka uygulamasına son verilmesi”…
“Kadının fıtratına uygun çalışması”…
“Evlilik dışı ilişkilerin ve nikâhsız birlikteliklerin suç olması”…
Bununla birlikte karma eğitimin zorunlu olmamasını istiyorlar. Ona gerekçe olarak da “gençlerin inançlı, ahlaklı yetiştirilmesini” gösteriyorlar. Doğrudan şeriat gelsin demekten farkı olmayan bu vaatlere seçim beyannamesinde açıkça yer veren siyasal parti, Cumhur İttifakı’na katılan HÜDA-PAR!
Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Doğan Aydal ise, Cumhur İttifakı’na katılım için içerisinde ‘6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un kaldırılmasını da öngören şartlarını AKP’ye ilettiklerini ve kendilerine “Hiçbir problem yok” yanıtı verildiğini söylemişti.
HÜDA PAR ile Yeniden Refah Partisi’nin vaat ve talepleri, Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasasına ve devrim kanunlarına aykırıdır. Anlaşılıyor ki kendisi de sürekli anayasayı ve devrim kanunlarını çiğneyerek iktidarını sürdüren AKP, gelecek dönemde şeriatçı çıkışları yapacak yeni ortaklar buldu!
“Laiklik karşıtı eylemlerin odağı” olduğu Anayasa Mahkemesi tarafından tespit edilen AKP, 21 yıldır bu topluma verdiği zarar yetmezmiş gibi şimdi de yanına aldığı ırkçı ve dinci partilerle, tarihin en tehlikeli ittifakını kurdu. Ben bu ittifakı “Karşıdevrimcilere tarikatı” olarak nitelendiriyorum.
AKP iktidarında kadınların kazanılmış hakları en fazla tartışma konusu olan başlıklar arasında yer aldı. Yeni Meclis bileşimine bakıldığında kadınları ne bekliyor?
Kadınları ve laikliği seçim pazarlıklarına malzeme eden bu kirli ittifak, Cumhuriyetin 100. yılında, hem etnik köken hem de mezhep üzerine kurulu siyaset ile dini yönetimin planlarını kuruyor ve ülkenin tam olarak ortaçağ karanlığına itilmesine hazırlık yapıyor. Kadınları “sahiplenilmesi” gereken birey olarak gören bu anlayış, toplumsal cinsiyet eşitliği düşüncesine temelden karşıdır. HÜDA PAR’ın kadın yetkilileri bile kadının öncelikli görevinin evde olduğu görüşünü dile getiriyor. Bu radikal İslamcı kesimler, artık TBMM’de olduğundan kadınları son 21 yıldır AKP dönemindekinden daha da zorlu bir mücadele bekliyor.
Önümüzdeki süreçte kadınların mücadelesi açısından neler söylemek istersiniz?
Geçmişi beton çivisi ve domuz bağıyla işlediği cinayetlerle dolu olan, Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan’ı, İslamcı feminist yazar Konca Kuriş’i katleden Türkiye’deki en vahşi radikal İslamcı Hizbullah’ı “terör örgütü olarak görmeyen” HÜDA PAR’ın Gazi Meclis’te temsil edilme olasılığının bulunması, hem laik Cumhuriyete hem de ülkedeki tüm kadınlara büyük bir saldırıdır.
Çünkü Cumhuriyet Devrimi, bu ülkede tam bağımsızlık için olduğu kadar, kadınların özgürlüğünü ve eşitliğini sağlayan devrimdir!
Türkiye Cumhuriyeti’nin dayandığı sacayaklarından birisi laikliktir. Laik ve bilimsel eğitimden uzaklaşılarak, tarikat ve cemaatlerin eğitim alanında öne çıkarılması, medrese sisteminin hortlatılması, anayasaya aykırıdır. Türkiye, özellikle son 21 yıldır siyasal İslam’ın etkisiyle ağır bir dincileşmeye maruz kaldı, bu yüzden kadınlar üzerindeki baskı çok arttı. Görülüyor ki buna karşı kadınların mücadelesi sertleşerek sürecek.