GÖRÜŞ | Ser verip sır vermeyen Deniz yoldaşın ardından: Bu inançlı ve direngen tavrı gelecek kuşaklara taşımalıyız

Türkiye'de komünist mücadelenin önemli isimlerinden, 12 Eylül faşizmine karşı direngenliğiyle tarih sayfalarına yazılan Mustafa Hayrullahoğlu'nu o dönemi yaşayan komünistlerle konuştuk.

GÖRÜŞ | Ser verip sır vermeyen Deniz yoldaşın ardından: Bu inançlı ve direngen tavrı gelecek kuşaklara taşımalıyız

1980 darbesinin işkenceci sorgulamalarında Parti sırlarını vermeyen ve bunun sonucunda işkencede katledilen TKP İstanbul İl Sekreteri ve Merkez Komitesi üyesi Mustafa Asım Hayrullahoğlu’nun öldürülmesinin 41. yıldönümünde anısı önünde saygıyla eğiliyoruz. Mustafa Hayrullahoğlu (Deniz yoldaş), mücadeleye inancı ve dik duruşu ile yolumuza rehber olmaya devam ediyor.

Mustafa Hayrullahoğlu, 1948’de Diyarbakır’da doğdu. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde okudu. Dönemin Fikir Kulüpleri Federasyonu ve Devrimci Doğu Kültür Ocakları’nda mücadele yürüttü. 1969 Sungurlar grevi gibi dönemin güçlü direnişlerinde yer aldı. O yıllarda Türkiye İşçi Partisi üyesi oldu. 15-16 Haziran Büyük İşçi Yürüyüşü’nün örgütleyicilerindendi. Tekel Gerçek isimli fabrika gazetesinin çıkmasına destek oldu.

1975’te Türkiye Komünist Partisi’ne üye oldu. İl düzeyinde çalışmalarda yer aldı, sendikal alanda faaliyet yürüttü ve sonrasında Merkez Komite üyesi olarak görev yaptı.

SER VERİP SIR VERMEYEN BİR KOMÜNİST

12 Eylül şiddeti etkisinin devam ettiği Kasım 1982’de polisler tarafından yakalanıp sorguya alındı. İşkencenin son saatlerine tanık olan Namık Kemal Cibaroğlu o anları şöyle anlatıyor;

“Bir süre sonra (polisin) TKP timi geldi, Mustafa’nın o tim tarafından işkence gördüğü belliydi. Kollarımın açık olduğunu görünce bana da saldırmaya başladılar. Niye yardım ediyorum diye kızdılar. ‘Mustafa konuşacak mısın, seni gebertiriz’ diye bağırıyorlardı. ‘Seni biliyoruz Merkez Komite üyesisin, kabul et, isim ver, kendine eziyet etme, hasta değilsin, rol yapıyorsun’ gibi sözlerle bağırıp dövüyorlardı. Mustafa’yla ilgili her şeyi polislerden öğrendim, adını, kim olduğunu. Tekmelediler, vurdular, yumrukladılar hiç sesi çıkmadı…”

Kendisinden partisini deşifre etmesini isteyen polislere tek kelime etmedi Mustafa Hayrullahoğlu… İşkencede öldürüldü.

Mustafa Hayrullahoğlu’nun annesinin şikayeti ile 1984’te Sıkıyönetim 2 Numaralı Askeri Mahkemeye dava açıldı. İşkencede öldürülen oğlu için sorumlu 5 polis yargılandı. Yargılama sonucunda polis Ümit Baybek, Mehmet Yetiş ve Orhan Yaman 10 yıl 8 ay ceza aldı. Diğer polislerden Ali Can Özgenler ve Engin Devren ise beraat etti. Bu karar Askeri Yargıtay 3. Dairesi’nce “eksik soruşturma yapıldığı” gerekçesiyle bozuldu. Yargılamaların devam ettiği sırada başkomiser olan Ümit Baybek, Kadıköy Emniyet Amirliği görevine getirildi.

HAYRULLAHOĞLU’NUN MÜCADELE BAYRAĞI

İşkencede katledilmesinin 41. yılında Mustafa Hayrullahoğlu’nu ve mücadelesini o dönem devrimci mücadelede ve TKP saflarında yer alan komünistlere sorduk.

AHMET SARICAN: BU İNANÇLI VE DİRENGEN TAVIR GELECEK KUŞAKLARA TAŞINMALI

Türkiye devrimcilerinin geçmişinde inancıyla, direnciyle, özverileri ile örnek alınacak komünistler vardır. Bunlardan biri de Mustafa Hayrullahoğlu’dur. Hayrullahoğlu 12 Eylül faşizminin iskencehanelerinde can vermiş ama faşizme boyun etmemiştir. Doğrudan Deniz yoldaşın sorumluluğunda örgütsel çalışma yürütüp deşifre olmadan o dönemde faaliyetlerini devam ettiren işçi temsilcisi arkadaşlar tanıyorum. Bu Deniz yoldaşın sayesindedir. Sağ kalanlara düşen görev, bu inançlı ve direngen tavrın gelecek kuşaklara taşınmasıdır.

Hayrullahoğlu TKP’li olmadan önceki yıllarda da devrimci mücadelede önemli çalışmaların içindeydi. 1970 yılında benim de Maltepe tekel fabrikasında çalıştığım dönemde, Mustafa ve arkadaşlarının organizasyonunda “TEKEL GERÇEK” isimli bir gazete çıkartıldı. Bu gazetenin dağıtımını işçi sınıfı içindeki çalışmayı temel alan Hayrullahoğlu ve arkadaşları ile beraber dağıtıyorduk. Mustafalar buna benzer başka büyük fabrikalarda da benzer gazeteler çıkardılar. Buna “İskra modeli” diyorlardı.

(Tekel Gerçek işçi gazetesi 3. sayısı. Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Mustafa Hayrullahoğlu. Kaynak: https://www.tustav.org/sureli-yayinlar-arsivi/partizan-1970/)

Yani büyük fabrikalarda “Gerçek” adıyla gazeteler organize edilecek ve bu gazeteler vasıtasıyla sınıf örgütlenmesi ve öncü işçilerin eğitimi sağlanacak, aynı zamanda sınıf içi haberleşme ve dayanışma sağlanacaktı. Bu çalışma sonuç vermeye başlamıştı ve bunu farkeden güvenlik güçleri takibe başlamışlar ve müdahale etmeye yönelmişlerdi. Mesela Tekel fabrikası önünde gazete dağıtımı ve kartalda direnişteki bir fabrika ile dayanışma çalışmaları esnasında polis baskını yapılmış, ateş açılmıştı.

(Ahmet Sarıcan ilk olarak Maltepe Tekel Fabrikası’nda çalışmaya başladı. 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi’nin içinde yer aldı ve sonrasında direnişe Tekel işçilerinin katılımını teşvik ettiği gerekçesiye 17 Haziran sabahı gözaltına alınarak işten çıkarıldı. Sonrasında Tuzla beton fabrikasında çalışırken DİSK Keramik İş Sendikası’nın örgütlenme faaliyetlerinde yer aldı. 1972 yılında THKP-C üyesi olma suçlamasıyla tutuklandı, 1974 yılında afla serbest kaldı. 1976 yılında Bursa’da Mako fabrikasında çalışmaya başlayarak baş temsilci seçildi. Maden-İş Sendikası GYK üyesiyken ve Bursa sanayi bölgesinde grev yönetirken 12 Eylül sabahı Karsan fabrikasında gözaltına alındı. TKP Bursa İl Komitesi üyeliğinden 10 yıl 8 ay ceza aldı ve cezasını kaçak olarak tamamladı. 141. maddenin kalkmasıyla cezası düştü.)

İBRAHİM ÖZYÜREK: ÖRGÜTLÜ MÜCADELEYİ BÜTÜN YOLDAŞLARINA ÖĞRETEN İL SEKRETERİYDİ

Mustafa Hayrullahoğlu Parti adıyla Deniz yoldaş12 Eylül faşist döneminde yakalandığı güne kadar örgütlü mücadeleye inanan ve bunu bütün yoldaşlarına öğreten il sekreteriydi. Fabrikalardaki işten atılan yoldaşlarımızın yerini doldurmak için çaba sarf eden, mücadelenin fabrikalardan kopuk hiçbir mücadelenin başarılı olamayacağını bizlere öğretti. Erken yaşlarından itibaren devrimci mücadele içerisinde yer alan Deniz yoldaş, Parti’nin örgütlenmesinde büyük görevler almış ve layıkıyla bunları yerine getirmiştir.

Daha 34 yaşında aramızdan ayrılırkenki duruşunun da her devrimciye ve komüniste örnek olması gerekmektedir.

(İbrahim Özyürek 1967 yılından itibaren Çayırova Arçelik fabrikasında çalışmaya başladı. 1968 yılında Türkiye Komünist Partisi’ne üye oldu. 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi’nde, 12 Mart MESS grevlerinin örgütlenmesinde yer aldı, DİSK ve Türkiye Maden-İş Sendikası’nda çalıştı. 12 Eylül sonrasında Parti birleşme için kendini feshettikten sonra TBKP kurucu üyesi oldu. TBKP likidasyonu sonrasında 2000’li yıllarda TKP saflarında yer aldı. Bugün Türkiye Komünist Hareketi’nin üyesi olarak örgütlü mücadelesine devam ediyor.)